Doğum hastanesinde müfettiş skandalı
Diyarbakır`da kürtaj sonrası rahminde parça kalan hastanın durumuyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında müfettiş olarak görevlendirilen doktorun, olayı tam olarak incelemediği belirlendi.
Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinde ikamet eden bir buçuk aylık gebe Leyla Kaplan, Aralık 2016'da sağlık sorunları nedeniyle doktorların verdiği karar sonrası kürtaj için Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesine başvurdu.
Eşiyle birlikte hastaneye giden bir çocuk annesi Kaplan'a narkoz verilerek, kürtaj işlemi gerçekleştirildi. İşlemin ardından Kaplan'ın, ultrason yapılmadan eve gönderildiği iddia edildi.
Eve gidince kanamaları başlayan hasta, gece yarısı apar topar tekrar hastaneye gitti. Doktorlar, söz konusu kanamanın normal olduğunu ve endişelenmemesi gerektiğini söylediler.
25 gün boyunca kanaması devam eden Leyla Kaplan, gittiği hastanede baygınlık geçirince acil bölümüne kaldırıldı. Burada yapılan ultrasona göre, hastanın rahminde birçok parça olduğu belirlendi.
İkinci defa kürtaj olan ve narkoz verilmediği için nabzı duran Kaplan, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yoğun bakım servisine sevk edilerek tedavi altına alındı. Yaklaşık bir hafta sonra taburcu edilen hasta, evine gönderildi.
İlk kürtajında kendisine narkoz verildiğini ancak ikinci işlemin narkozsuz gerçekleştirildiğini belirten Kaplan, ihmaller nedeniyle sağlık personellerinden şikâyetçi oldu.
Konuyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında müfettiş olarak görevlendirilen ve aynı hastanede çalışan Uzman Doktor Mehmet Ubut'un hazırladığı rapor, valiliğe gönderildi. Valilik soruşturmanın devamına gerek olmadığı kanaatine varınca hasta yakınları, duruma itiraz ettiler.
İtirazları haklı bulan Gaziantep İdare Mahkemesi Birinci İdari Dava Dairesi, müfettişin soruşturmayı tam olarak incelemediğini ve gerekli özeni göstermediğini belirledi.
Yaşadıkları hakkında İLKHA'ya açıklamalarda bulunan Leyla Kaplan, "Birinci kürtajın ardından ultrason çekilmeden beni eve gönderdiler. Eve geldiğimde kanlar içinde kaldım. Apar topar acile gittik. Acildeki doktorlar bu kanamanın normal olduğunu söylediler. 25 gün boyunca aşırı kanamadan artık gözlerim kararıyordu. 6 defa acile gitmemize rağmen hiçbir şeyimin olmadığını söylediler. Son olarak, aşırı kanama nedeniyle hastanede baygınlık geçirdim ve acile kaldırıldım. Orada ultrasona girdim, kan tahlili aldılar. Ana rahmimde birçok parçanın olduğunu, ikinci bir kürtaja alınmam gerektiğini söylediler. İkinci kürtaja gelen hemşire, birinci kürtajıma da gelmişti. Sağlık problemim nedeniyle bana sorular soruyordu. Ona, 'Bana birinci kürtajda narkoz verdiler. İkinci kürtajda da verin.' deyince, bana bağırdı. 'Sana hiçbir şey olmaz. Siz, nazlı hareketleriniz yüzünden rahatlığa alışmışsınız.' dedi." ifadelerini kullandı.
"Benim başıma gelen başkalarının başına gelmesin"
Kürtajın yarısı gerçekleşmeden fenalaştığını anlatan Kaplan, şunları söyledi: "Kürtajın yarısı gerçekleşmeden fenalaştım, kalp çarpıntım oldu ve ağzımdan köpükler geldi. Daha sonra kendime geldiğimde 6 gün boyunca yoğun bakımda olduğum söylendi. Durumum normale yaklaşınca tekrar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin yoğun bakım ünitesine gönderdiler. Bir gece kaldıktan sonra normal odaya alındım. Kanamam durduktan sonra beni taburcu ettiler. Başıma gelenler nedeniyle bütün doktor ve hemşirelerden şikâyetçiyim. Ben bir anneyim ve can taşıyorum. Bana bir şey olsaydı 6 aylık bebeğim ve eşim vardı. Hiç kimse onların hesabını yapmadı. Benim başıma gelen başkalarının başına gelmesin. Lütfen, doktorlar doktorluğunu bilsin, işlerini yapsınlar."
"Şikâyetçi olduğumuz hemşirenin adı soruşturmada geçmemektedir"
Leyla Kaplan'ın eşi Üsameddin Kaplan ise "İlk kürtajın ardından biz, 6 sefer aynı hastanenin acil bölümüne başvurduğumuz halde hastanın rahminde doku parçalarının kaldığını ve bu sebeple kanama olduğunu neden ortaya çıkarmadılar? Panikatak bir hastaya narkoz verilmeden ve bizim bu yönde talebimiz olduğu halde hangi gerekçeyle eşime narkoz verilmeden kürtaj edildi? Bunlar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Daha sonra BİMER ve Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü, kimin hatası varsa bunlar hakkında işlem yapılacağını ve soruşturma açılacağını bildirdi. Soruşturma açıldı. Biz, soruşturmayı yapan Uzman Doktor Mehmet Ubut'un aynı hastanede çalıştığını öğrendik. Bu kişi sağlıklı bir soruşturma yapmamıştır. Kendi hastanesinde çalışan doktorları koruyup kollamıştır. Soruşturma kapsamında valiliğe verilen raporlar düzgün bir şekilde düzenlenmemiştir. Valiye eksik bilgi verilmiş, patolojik raporlar gizlenmiştir. Biz hemşire hakkında şikâyetçi olduğumuz halde soruşturmada hemşirenin adı geçmemektedir. Geçmemesinin ve doktorların soruşturulmamasının sebebi nedir acaba?" dedi.
"Aynı hastanede çalışan müfettiş, bu görevinden alındı"
Gaziantep İdare Mahkemesi Birinci İdari Dava Dairesinin, valilik kararını ikinci defa bozduğunu bildiren Kaplan, "Olayda ihmal, kusur ve eksik olduğu belirtilmiştir. Bütün resmi evraklar elimizdedir. Bu müfettiş, arkadaşlarını koruyup kollamak adına vatandaşın hakkını gasbetmiş, bizi mağdur duruma düşürmüştür. İki yıldır bizi oyalamıştır. Biz bu müfettiş hakkında da inceleme yapılmasını istiyoruz. Zaten mahkemenin oy birliğiyle aldığı karar buradadır. Müfettişin eksik inceleme yaptığı, aynı hastanede çalıştığından dolayı düzgün bir soruşturma yapmadığı, belgeleri validen sakladığı, valiliğe eksik belge gönderdiği belirlenmiştir. Valiliğin bundan dolayı soruşturma izni açmadığına kanaat getirilmiştir. Aynı hastanede çalışan müfettiş, soruşturma görevinden alınmıştır. Yani bu dosyayı bu müfettiş yürütmeyecek. Bağımsız, olayı hakkıyla araştıracak, aynı hastanede çalışmayan bir müfettiş görevlendirildi." şeklinde konuştu.
"Doktorların görevlerini hakkıyla yerine getirmeleri lazım"
Başkalarının canı yanmasın diye sorumlulardan davacı olduklarını dile getiren Kaplan, sözlerini şöyle tamamladı: "Bizim canımız yandığı için başkasının canı yanmasın diye bu davayı açtık. Sonuna kadar bu konunun takipçisi olacağız. Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın. Bütün vatandaşların bu gibi durumlarda haklarını aramalarını istiyoruz. Doktorlara yönelik darp olduğu zaman çok üzülüyoruz ama doktorlar da insanları tedavi ettikleri zaman onları insan yerine koysunlar. Biz, tıbbi zorunluluk nedeniyle kürtaj kararı aldık. Keyfimiz öyle istediği için kürtaj yapmadık. 15 dakikalık bir işlem 7 gün yoğun bakımda bitiyorsa demek ki burada bir hata var. Bunda bir suiistimal, özensizlik var. Doktorların, görevlerini hakkıyla yerine getirmeleri lazım."
Mahkeme: Hemşirenin ihmali var
Gaziantep İdare Mahkemesi Birinci İdari Dava Dairesinin kararında, "Öncelikle hasta genel anestezi uygulamasını talep ettiği halde bu bilgiyi doktorla paylaşmayan hemşireden şikâyetçi olmasına rağmen ikinci kürtaja iştirak eden bu hemşire hakkında ön inceleme yapılmaması nedeniyle ön incelemenin eksik olduğu görülmektedir. Ayrıca, mağdur hastanın, hamileliğinin nöroloji ve kadın doğum uzmanı önerisi ile sonlandırıldığı ve ilk kürtajı yapan doktorun da kabul ettiği üzere hastanın genel anestezi ile kürtaj edilmesi esnasında tonik-klonik geçirmediği açıkça görüldüğü halde ikinci kürtajda hastanın talebi olmasına rağmen bu hususun göz ardı edilmesinde doktora durumu bildirmeyen görevli hemşirenin ihmali olduğu anlaşılmaktadır." denildi.
Müfettişin, hastanın ilk kürtajı sonrasında içinde parça unutulup unutulmadığını incelemediğinin kaydedildiği kararda, ilk ön incelemenin eksik olduğu ve eksiksiz bir inceleme yapılmadığı ifade edildi.
Müfettiş, olayın araştırılmasında gerekli özeni göstermedi
Aynı hastanede çalışan kadın doğum uzmanı müfettişin, olayın araştırılmasında gerekli özeni göstermediğinin vurgulandığı kararda, şunlar aktarıldı:
"Ön incelemeyi yapan ve aynı hastanede görevli olan kadın doğum uzmanının olayın araştırılmasında gerekli özeni göstermediği ve belirtilen hususlar incelenmeksizin bir rapor hazırladığı görüldüğünden; şüpheliler ile aynı hastanede çalışmayan, tarafsız ve konuyu her yönüyle inceleyecek bir kadın doğum uzmanının ön incelemeci olarak belirlenmesi ve ikinci kürtaj olayına iştirak eden hemşirenin de ön incelemeye dâhil edilmesi suretiyle yeniden yapılacak ön inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır." (Hamza Adiyaman - İLKHA)