"Kurban Allah`a yaklaşmanın adıdır"
Kurban Bayramı münasebetiyle kurban hakkında önemli açıklamalarda bulunan İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Kurban kesmedeki asıl amacın Allah`a yaklaşmak olduğunu söyledi.
Hac ve kurban mevsimine girdiğimiz bu günlerde Müslümanların dikkat etmesi gereken bazı konulara değinen İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "Kurban Allah'a yaklaşmak amacıyla yapılan ibadetin ve bayramın adıdır." dedi.
Yılmaz, asıl olan Allah'a yakınlaşma niyetiyle belli türden hayvanların Allah adına kanı akıtılarak kurban edilmesi olduğunu dile getirdi.
İlke Haber Ajansı (İLKHA)'ya açıklamalarda bulunan Yılmaz, "Kurbanın Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde ve Kevser suresinde bize sarahatle emredildiğini belirterek,"Gerçi sarahat konusu tartışılır. Çünkü Kevser suresinde Şafiiler ve bazı fakihler ayette manaya göre burada muhatabın Hazreti peygamber olduğunu ve kurban kesip namaz kılması gerekenin de Kevser sebebiyle peygamberimiz olduğunu ifade ederek sünnet olduğuna kanaat etmişlerdir. Hanefiler ise her ne kadar zikredilen peygamber olsa da muhatabın bütün ümmet olduğunu söyleyerek kurbanın vacip olduğu kanaatindedirler. Dolayısıyla Hanefi mezhebine göre kurban vaciptir. Belli hayvanlardan olmak üzere kurban Zilhiccenin 10,11 ve 12'inci günlerinde kesilir. Bu hayvanlar deve, sığır koyun ve keçiden oluşmaktadır." diye konuştu.
Hacc suresinin 37'inci ayetine atıfta bulunarak kurbandaki asıl amacın niyet olduğunu söyleyen Yılmaz, "Kur'an-ı Kerimde önemli olanın niyet olduğu açıkça ifade ediliyor. Kurbanın asıl amacının kan akıtmaktan öte Allaha yakınlaşma ve takva duygusudur. Aslında bütün ibadetlerde böyle bir manevi taraf vardır. Her ne kadar ibadetlerin görünen tarafı varsa görünmeyen tarafı da var. Mesela namazın 12 farzından 11'i zahiri(açık) 1 tanesi de batıni (gizli)'dir. O da niyettir. Kurbanda da yapılan iş tamamen açık olmakla birlikte niyet ve takva yapılan ibadetin değerini ortaya çıkarır." dedi.
Kurban olarak kesilecek hayvanların yaşlarının önemli olduğunu söyleyen Yılmaz, "Koyun ve Keçi için 1 yaş, Manda ve Sığır için 2 yaş, deve için de 5 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Birde bunların sağlıklı olanları olmalı. Ayağını topal olması, gözünün kör olması gibi özürleri olmamalı. Bununda hikmeti kurbanda bir adanma söz konusudur. Siz size ait olan bir malı Allah için verecekseniz, o zaman verdiğiniz Allaha yakışır olmalıdır."
"Kurban kesilirken hayvana eziyet çektirilmemeli"
Yılmaz, şunları dile getirdi:
"Kurban kesim meselesi üzerinde efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesselam)'in üzerinde çok durduğunu biliyoruz. Hatta kurban edeceği hayvanın önünde bıçağını bileyen sahabeye 'bu hayvanı kaç defa öldüreceksin' diyerek onu uyardığını biliyoruz. Dolayısıyla kurbanların gözlerinin bağlı olması, kurban kesim mahalline hayvanın itilip kakılarak, dayak atılarak değil, yumuşaklıkla taşınması, ayaklarının usulüne göre bağlanması ve ondan sonra keskin bıçakla mümkünse bir defada boğazlanması gerekiyor. Peygamberimiz de bu şekilde tavsiye ediyor. Bizim uygulamalarımızda bu şekildedir. Kurbanı doğrudan kesecek olan kardeşlerimiz kesim işlemini iyi öğrenmiş olması, bıçağının keskin olması ve hayvanın gözlerini mutlaka bağlamış olması, keseceği kurbanı başka hayvanların yanında kesmemesi adaba daha uygun olur."
Yılmaz, "Merhamet ve şefkatimizin ortaya çıktığı bu kurban mevsiminde vahşet görüntüsü verecek şekilde hayvanlara gaddarca davranmak, onları kanlı bıçaklı kovalamak hoş olmuyor. Belediye ve ilgili kurumların bunun tedbirlerini önceden alması, kasapların, insanların bilinçlendirilmesi, kurbanla ilgili bu şekilde hoşumuza gitmeyen görüntülerin zihinlere kazınmaması gerekiyor. Maalesef televizyonlarda hayvanların arkasında koşuşturan, onları uyuşturucu iğnelerin atıldığı tüfeklerle bir şekilde uyuşturup yakalamaya çalıştıkları görüntüler hoş olmuyor. Tabi elde olmayan sebeplerden dolayı bunlar yaşanabilir ama mesele bunu asgariye indirmektir." şeklinde konuştu.
Kesilen kurbanın etlerinin dağıtımı meselesine de değinen Yılmaz, en güzel olanın eti 3 parçaya bölmek olduğunu, bir bölümünün fakirlere, bir bölümünün aile fertlerine, diğerinin de akrabalara verilmesi gerektiğini belirtti.
Yılmaz, teşrik tekbirlerinin de unutulmaması gerektiğini belirterek hem hacıların hem de hacca gitmeyenlerin de arife günü sabah namazından başlayarak bayramın 4'üncü günü ikindi vaktine kadar 'Allahu ekber Allahu ekber lailahe illallah Allahu ekber, Allahu ekber we lillahil hamd" diyerek her farz namazından sonra tekbir getirmek ve bu şekilde Cenabı Hakk'ı tazim etmesi gerektiğini söyledi. (Nizamettin Aşkın- İLKHA)