Roboski Anneleri Adalet Bekliyor
Onların hayalleri vardı. Öğretmen, mühendis olacaklardı. Okul harçlığı için yola çıkmışlardı. Ama bombalar altında can verdiler. Geriye kalan acılı anneleri ise adalet için haykırdı; "Bizler de insanız, anayız! Para değil faillerin hesap vermesini istiyoruz”
Abit Dündar / Şırnak
İş, okul, fabrikanın olmadığı Türkiye’nin en ücra köşelerinden Şırnak. Yokluğun, yoksulluğun ve kimsesizliğin merkezlerinden. Ve ekmeğini canlarını ortaya koyarak kazanmaya çalışan bir halk.
Ekmek mücadelesiyle kış aylarının en çetin günlerinde kilometrelerce yol yürüdükten sonra 50 veya 70 liralık bir kazanç elde edebiliyorlardı. 28 Aralık günü yine böylesine zorlu bir yolculuğa çıkmışlardı. Türkiye sınırını geçmiş ve Kürdistan’dan katır sırtlarından mazot getiriyorlardı. Ve her zamanki gibi bölgedeki karakol onların gidişlerinden de gelişlerinden de haberdardı. Çünkü bölgede sınır ticareti yapanlar sınır dışına çıkacakları zaman en yakın karakola sayılarını ve gidiş-geliş saatlerini bildiriyorlardı. Dönüş yolunda az bir yolları kalmıştı. Bir anda askerler tarafından yolları kesildi. Kendilerini ifade etmeye dahi zaman tanınmadan F16’larla bombalar yağdırıldı. Tam 34 kişi atılan bombalardan parçalanarak ve yanarak feci şekilde hayatını kaybetti. Ve Roboski’de tam anlamıyla bir katliam yapıldı. Yaşları 14 ile 30 arasında değişen 34 kişi hayatını kaybetti.
Acı olaydan sonra açıklamalar birbirini kovaladı. Ama geçen 115 güne rağmen failleri ile ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Olayın ortaya çıkması için komisyon kuruldu. Katliamın görüntüleri dahi alındı ama sonuç yok. En son Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yaptı. 34 canını kaybetmiş annelere bir darbe de Genelkurmay vurdu. “Katliam usulüne uygun yapıldı.” Evet, Türk Silahlı Kuvvetleri 34 çocuğu usulüne uygun öldürmüştü. Aileler son bir umutla Ankara’da siyasilerle görüşmek üzere yola koyuldu. Bu girişimden bir sonuç çıkar mı bilinmez ama olayın failleri cezalandırılmadığı takdirde Roboski’de yüreklerine acı düşenler evlerini de yakarak Türkiye’den göç edecek.
İKİ ELİMİZ YAKALARINDA OLACAK
Yaşadıkları acıyı ve kendilerine büyük acı yaşatan devletin kendilerine yönelik haksızlıklarını Doğruhaber’e anlatan Roboski Anneleri adalet bekliyor. Faillerin bulunmaması durumunda göç edeceklerini belirten Roboski Anneleri “Ahirette iki elimiz yakalarında olacak” dedi.
İŞTE ANNELERİN DİLİNDEN ROBOSKİ KATLİAMİ VE TERK EDİLMİŞLİKLERİ
Serhat Encü’nün Annesi Halime Encü: Bu öyle sıradan bir olay değil. 4 ay geçti gözlerimizden yaşlar eksik olmadı. Ne gündüzümüz kaldı ne de gecemiz. Bu çocukların günahı neydi. Burada ne fabrika var ne de çalışabilecekleri bir iş. Bizim atalarımız da sınır ticareti yapıyorlardı. Bu ilk bizim yaptığımız bir iş değil. Bunu herkes de biliyor. Onların üzerimizde ne hakları vardı ki üzerimize bomba yağdırdılar. Eğer bu işi yapanları ortaya çıkarmazlarsa bizler de başka devletlere gideriz. Bize bir zulüm yapıldı ve üstünü örtmeye çalışıyorlar. Benim çocuğum 2 saat orada yaralı kaldı sonra hayatını kaybetti. Meclisten komisyon geldi yine sonuç çıkmadı. Bizim akrabalarımızın bir bölümü Irak’ta yaşıyor. Bir sonuç çıkmazsa bizler de göç edeceğiz.
24 SAAT TELEVİZYON KARŞISINDAYIZ
Serhat Encü’nün ablası Nahide Encü: 115 gün geçti ama bizim acımız hala taze. 24 saat televizyon karşısında haberleri izliyoruz. Bize yapılan bu katliamla ilgili kim ne söyleyecek diye. Ama kimseden ses çıkmıyor. Emine Erdoğan geldi olayı çözeceklerine söz verdi. Ona inandık ama evine gidince bize sırtını döndü. Evinde rahat rahat oturuyor. Sözünü de unuttu. Benim ailemden 11 kişi hayatını kaybetti. Bilmem hangisi için ağlasam; kardeşim için mi, amcaoğullarım için mi. Hepsi de öğrenciydi. Kardeşim çok güzel Kur’ân-ı Kerim okuyordu. Namaz kılmadan da asla sofraya oturmazdı. Ne hakları vardı ki onlara kıydılar. Kardeşim 50 lira için gidip çalışıyordu. Bunun da bir kısmını karakola vergi diye veriyorlardı. Allah bize bu zulmü yaşatanlardan hakkımızı alsın. Şimdi bahar geldi. Tam da piknik zamanı. Bizim baharımızı zehir ettiler. Eğer bu olayın failleri 20 güne kadar ortaya çıkmazsa hepimiz evlerimizi ateşe verip göç edeceğiz.
Fadıl Encü`nün Annesi Azime Encü: 115 gündür katliam yapıldı ve failleri hala ortaya çıkmadı. Biz anneler, kanımızın son damlasına kadar bu işin peşini bırakmayacağız. Çocuklarımızın katillerini ortaya çıkarın da içimiz biraz olsun rahat etsin. Gece yarılarına kadar televizyon karşısında bir gelişme var mı diye bakıyoruz. Ama maalesef hiçbir gelişme yok. Emine Erdoğan buraya geldi, bize söz verdi ama o da sırtını bize döndü.
Selam Encü’nün Annesi Semire Encü: Yeter artık bu olayın faillerini ortaya çıkarın. Eğer bu katiller ortaya çıkarılmazsa biz burayı terk edeceğiz. 115 gün oldu daha bir yakalama veya gözaltı olmadı. Yetkililer olayı biliyorlar. Peki, neden açıklamıyorlar. Benim çocuğum üniversite okuyordu, mühendis olacaktı, Allah bu zulmü yapanların belasını versin.
ANNE, KANTİNE BORCUM VAR
Cemal Encü’nün annesi Hazal Encü: Benim Cemalim daha 17 yaşındaydı. Biz bu davanın peşini bırakmayacağız. Biz ne para istiyoruz ne de onların vereceği memur kadrosu. Benim çocuğum öğrenciydi, okula gidiyordu. Bazen çocuğumu uykudan uyandıramıyordum. Ama o gün sabah erken geldi, “Anne, benim okulda kantine borcum var. Gitmem gerekiyor. Ben de arkadaşlarımla gideceğim” dedi. Lise son sınıfa gidiyordu. Öğretmen olacağını söylüyordu. Hayalleri vardı. 115 gündür gözlerim yollarda. Katilleri hala çıkmadı. Bazen gece yarıları kalkıp televizyonu açıyorum. Belki bir haber vardır diye ama yok.
Şıvan Encü’nün annesi Hediye Encü: Benim beş çocuğum var ve çocuklarıma Şıvan bakıyordu. Eşim beni 15 yıl önce terk etti. Dul bir bayanım ve evimin direği Şıvan’dı. O hem bize bakıyordu hem de lise öğrencisiydi. Şıvan’ım çocuklarıma bakıyordu onu da benden aldılar. Şıvan’ımın katilini bulsunlar, başka bir şey istemem. Benim çocuğumun ayağında lastik ayakkabısı vardı. Onun parçalarını bile göremedim her bir parçası bir yerlere gitmişti. Geride de kalan çocuklarıma nasıl bakacağım?
GELSİNLER ANNELERİ DE ÖLDÜRSÜNLER
Hamza Encü’nün Annesi Kadriye Encü: Bizim çocuklarımızın katillerini ortaya çıkartmazlarsa biz buralardan gideriz. Yanıbaşımızda bizim topraklarımızda çocuklarımızı öldürdüler. Gelsinler bizleri de öldürsünler. Anaları da öldürsünler. Çocuğum daha yeni askerden gelmişti. Emine Erdoğan’a sesleniyorum; Sen buraya piknik yapmaya mı geldin. Halimizi görmedin mi? Bize söz vermedin mi? Ne oldu şimdi bizden hiç söz etmiyorsunuz.
Yüksel Ürek’nin Annesi Emine Ürek: Oğlum 16 yaşındaydı. Bizler de insanız. Bizler hakkımızı ve bu ölen çocukların hakkını istiyoruz. Benim 6 çocuğum var ve en büyükleri Yüksel’di. Bizim çocuklarımız kaçakçı değildi. Ekmek parası için bu işi yapıyorlardı. Geçim sıkıntısından dolayı başka çaremiz de yok. Bu köyde başka hiçbir gelirimiz yok. Görüyorsunuz ki iki dağın arasındayız. Burada tarım yok, hayvancılık yok, fabrika yok, iş yok aş yok. Peki, ne yapacağız? Mecburen sınır ticareti yapıyoruz. Bu iş bu bölgede yüzyıllardır yapılıyor. Bizim çocuklarımız öldürüldü. Biz hakkımızı istiyoruz. Eğer Türkiye’de adalet, insan hayatının değeri varsa bu olayı aydınlatsınlar. Eğer bu failler ortaya çıkmazsa başka devletlere göç eder ve hakkımızı oralarda ararız. Çocuklarımız silah getirmemiş, patlayıcı taşımamışlar. Onlar bazen bir bidon mazot, bazen çay ve şeker getirip satıyorlardı. 20 tanesi öğrenciydi. Okul masrafları için bu işi yapıyorlardı. Bu saldırıyı yapanları lanetliyorum.
DEVLET KİMİN ELİNDE?
Yüksel Ürek’in babası: Olay 115 gün önce oldu ama şimdiye kadar hiç kimseye soruşturma dahi başlatmadılar. Komisyon geldi. Teselli etti. Ama hepsi yalan çıktı. Biz bu memlekette kaçakçılık yapıyorsak bu devletin ayıbıdır. İş imkânı verildi de biz yapmadık mı? Sonunda da çocuklarımızın başlarına bomba döktüler. Bu devletin ayıbı değil de nedir? Şimdi de Genelkurmay Başkanlığı açıklama yapmış “Kimseye hesap vermiyoruz” diye. Demek ki devlet Genelkurmay Başkanının elindedir. Böyle olmasa bu açıklamayı yapamazdı. Biz bundan utanç duyuyoruz. Genelkurmay çıkıp “Suçlu değiliz gereğini yaptık diyor” ve kimse ses çıkaramıyor. Biz 20 gün daha bekleyeceğiz. Bu olayı yapanlar ortaya çıkarılmaz ve cezalandırılmazlarsa hepimiz göç edeceğiz. Tazminat falan da istemiyoruz, tek isteğimiz failleri ortaya çıkarılsın.
Salih Ürek’in annesi Medine Ürek: Benim oğlum daha 16 yaşındaydı. Katliamın üzerinden aylar geçti. Bu katliam Halepçe katliamı gibi oldu. Bizim tek isteğimiz bu olayı yapanlar ortaya çıkarılsın. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın buna güçleri yetmiyor mu? Aslında isteseler aynı gün ortaya çıkarırlar. Ama Genelkurmay raporları gizliyor. Kim bilgi vermiş, neler olmuş hepsi ortaya çıkarılsın. Biz, günahsız çocuklarımızı kaybettik. Benim çocuğum 4 saat kar içinde yaralı kaldı. Ambulans veya helikopter gelmediği için yolda hayatını kaybetti. Bunun hesabını kim soracak?