• DOLAR 35.443
  • EURO 36.354
  • ALTIN 3063.15
  • ...
`Şeyh Said Davası` İleri Bir Tarihe Ertelendi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DİYARBAKIR - 29 Haziran 2011 tarihinde Şeyh Said ve 47 arkadaşının idam edilerek katledilmelerinin 86. Yıldönümü nedeniyle Batıkent Meydanı`nda basın açıklaması düzenledikleri için Mustazaf-Der Diyarbakır Şubesi Başkanı Nuri Güler, Mustazaf-Der Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Vedat Turgut, Kelha Amed Dergisi editörü Avukat Necat Özdemir ile etkinlikte basın açıklamasını okuyan İlahiyatçı Ömer Çelik hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü.
Diyarbakır 6. Asliye Ceza Mahkemesi`nde görülen davaya tüm sanıklar ve avukatları Av. Nesip Yıldırım, Av. Serkan Ramanlı, Av. Hüseyin Yılmaz ve Av. Abdulgani Orhan hazır bulundular.

Aylar Sonra Böyle Bir Davanın Açılması Manidardır
Duruşma, kimlik tespiti ve savcılık iddianamesinin okunmasıyla başladı. Ardından savunmalara geçildi. İlk olarak savunma yapan Mustazaf-Der Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Vedat Turgut, böyle bir davanın açılmasını manidar bulduğunu söyledi. Mustazaf Der olarak Şeyh Said`e iade-i itibarın verilemesi ve mezar yerlerinin açıklanması için önce bir miting yapmaya kadar verdiklerini ifade eden Turgut, bunun içinde dernekler müdürlüğü ve TEM şubesine müracaatta bulunduklarını söyledi. Bu kurumların Batıkent Meydanının miting alanı olmadığını beyan etmeleri üzerine basın açıklaması yapmaya karar verdiklerini belirten Turgut, daha sonra bildirimlerini yaparak basın açıklaması yaptıklarını söyledi. Etkinliğin sorunsuz bir şekilde geçtiği için alanda bulunan emniyet görevlilerin kendilerini tebrik ettiklerine dikkat çeken Turgut, 4-5 ay sonra böyle bir davanın açılmasını kendileri için manidar olduğunu söyledi.

Taleplerimiz Fazla Görülmemesi Lazım
Turgut, "Başbakan`ın Dersim için özür dilediği bir sırada ve yine aynı şekilde İstiklal mahkemelerinin zulmüne maruz kalanlardan birisi olan İslam alimi İskilipli Atıf hocanın adının İskilip Devlet Hastanesine verilmesi söz konusu olduğu bir sırada Şeyh Said için yaptığımız basın açıklaması suç oluşturuyorsa o zaman bunda bir çelişki vardır. Bizler, ismi neden hastaneye verildi demiyoruz, bilakis takdir ediyoruz. Şeyh Said, bölgemizde sayılan bir din alimi olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla İstiklal Mahkemeleri tarafından verilen kararların incelenmesi, arşivlerin teşhir edilmesi ve mezar yerinin bulup torunları ve sevdiklerinin en azından gidip bir Fatiha okunması talebi bence fazla görülmemesi lazımdır" dedi.

Menfi Bir Konuşma Yapmam Mümkün Değildir
Daha sonra söz alan Kelha Amed Dergisi editörü Avukat Necat Özdemir, 12 sayfalık bir savunma ile bazı ekleri mahkemeye sundu. Basın açıklamasında yaptığı konuşmasında Kur`an-ı Kerim`den Hud Suresi 113. Ayeti kerimeyi okuduğunu ifade eden Özdemir, bu ayetin mealini Kürtçe olarak 3 kez tekrar etmesine rağmen iddianamedeki tercümenin yanlış olduğunu söyledi. Bu örneği vererek konuşmasının yanlış tercüme edildiğini, ya da tercüme edenlerin art niyetli olduğunu vurgulayan Özdemir, konuşmasının bilirkişilerce yeniden tercüme edilmesini talep etti.

Özdemir, "4 yıldır Kürtçe olarak yayın yapan İslami Kültür ve Sanat Dergisi Kelha Amed`in editörlüğünü yapmam ve yakın tarihe ilişkin çalışma ve araştırmalarım nedeniyle basın açıklamasına iştirak ettim. 10-15 dakikalık Kürtçe bir konuşma yaptım, bu konuşmamı bilahare doğru tercümeyi bizzat sunacağım. Kendim bir nur talebesi olmam hesabiyle menfi bir konuşma yapmam mümkün değildir. 20 Şubat 2012 tarihinde Başbakan`ın bir konuşması vardı, `Dersim konusunda tarihimizden gurur duyuyor musunuz` diye soruyor. O dönemin sorgulanmasını Başbakan dahi yapıyor. Bilindiği gibi bir hadisenin tarihsel bir nitelik kazanması için üzerinden 50 yıl geçmesi kâfidir. Bu hadisenin üzerinden 87 yıl geçmiştir, dolayısıyla o hadiseyi suç ve suçluyu övmek kapsamında değerlendirilmesi abestir." dedi.

Devlet Özür Dilemeli
Basın açıklamasını okuyan İlahiyatçı Ömer Çelik ise basın açıklamasında geçtiği gibi Şeyh Said`in idam edilmesinin haksız olduğunu, zulme uğradığını söyledi. Çelik, yapılan yargılanmaların neticesinde meydana gelen zulm-ü kebirin devlet tarafından kabul edilip Kürt halkından ve tüm Müslümanlardan özür dilenmesi gerektiğini belirtti.

Basın Açıklaması Sorunsuz Bir Şekilde Sona Ermiştir
Mustazaf-Der Diyarbakır Şubesi Başkanı Nuri Güler, basın açıklaması süreciyle ilgili Vedat Turgut`un gerekli bilgileri verdiğini, eksik kalan kısımları da anlatmak istediğini söyledi. Güler, "Miting yapılmasına izin verilmemesinden 2 saat sonra Asayiş`ten beni arayarak ne yapacağımızı sordular. Ben de basın açıklaması yapmamızda bir sakınca var mı diye sordum. Onlar da herhangi bir sakınca yok dediler. Bunun üzerine basın açıklamasını yaptık ve hatta etkinliğin sorunsuz geçtiği için bizleri tebrik bile ettiler. Alanda her hangi bir uyarı da yapılmadı." diye konuştu.

 

Basın Açıklaması Anayasal Bir Haktır
Av Nesip Yıldırım ise basın açıklamalarını yapmak için her hangi bir izne ihtiyaç olmadığını, sadece mitinglerde bildirimin yapılaması gerektiğini söyledi. Basın açıklamasının Anayasal bir hak olduğunu ifade eden Yıldırım, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmenin söz konusu olmadığını söyledi.

Av. Serkan Ramanlı, Av. Hüseyin Yılmaz ve Av. Abdulgani Orhan da meslektaşlarının yapmış olduğu değerlendirmelere katıldıklarını beyan ettiler.

Yapılan savunmaların ardından Mahkeme hâkimi duruşmayı 24 Mayıs Perşembe gününe erteledi. (M. Salih Keskin - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir