Maliye Bakanlığı Mavi Marmara mağdurlarıyla neden uzlaşmıyor?
Siyonistlerin Mavi Marmara düzenlediği ve 10 Müslüman`ın şehit olduğu saldırıda yaralananların Maliye Bakanlığına açtığı tazminat davasında, Bakanlığın "uzlaşı" yerine "mahkemeye devam edilmesi" yönündeki kararı tepki çekti.
Karar gazetesi bugünkü manşetinde Siyonistlerin Mavi Marmara düzenlediği ve 10 Müslüman'ın şehit olduğu saldırıda yarananlardan Zeki Kaya'nın Maliye Bakanlığının açtığı davanın ardından yaşanan skandallar ve bakanlığın tepki çeken yaklaşımını ele aldı.
Gazze'ye giderken siyonist askerlerin saldırdığı Mavi Marmara gemisinde yaralanan Zeki Kaya'nın, dövüldüğü, 3 gün gözaltında kaldığı ve parasına el konulduğu hatırlatılan haberde, yapılan anlaşma nedeniyle Kaya'nın işgal rejimi yerine Maliye Bakanlığı'na 260 bin TL'lik tazminat davası açtığına ifade edildi.
Haberde, Kaya'nın, ilk duruşmada Mavi Marmara ruhunun yıpranmaması için sulh önerdiği ancak Bakanlığın uzlaşma yerine 'davaya devam' kararı aldığına dikkat çekildi.
Karar gazetesinin haberi şöyle:
Denizli'de yaşayan Mavi Marmara mağduru Zeki Kaya'nın açtığı davanın ardından yaşanan skandallar ve Bakanlığın yaklaşımı tepkilere neden olmuştu. Önce Maliye Bakanlığı'nın bir avukatının tazminat talibine 'fahiş' ve 'saldırı göze alınarak gidildi' gibi ifadeler kullandığı 'ruhsuz' dilekçesi ortaya çıktı. Bakanlık ise tepkiler üzerine Mavi Marmara davalarında hassas olunması için avukatlara uyarı yaptı. KARAR'ın manşete taşıdığı dilekçe skandalından sonra ise davda bu kez Hazine avukatının akıl almaz bir talepte bulunduğu ortaya çıktı. Mahkemeye sunulan dilekçede Kaya'nın 10 yıl önce gerçekleşmiş bir olay için Adli Tıp'a sevk edilerek 'majör deprasyon' yaşayıp yaşamadığının tespiti istendi. BM İnsan Hakları Konseyi Uluslararası Vaka İnceleme Heyeti'nin "Kabul edilemeyecek ölçüde gaddarca, inanılmayacak ölçüde şiddet içeren, insan hakları hukukunu ciddi şekilde ihlal eden..." tespitlerinde bulunduğu katliam için Adli Tıp incelemesi isteyen avukat, tazminat talebinin zaman aşımına uğradığını da ileri sürdü.
"Uzlaşma" çözümünün üretilmesi gerekir
Mavi Marmara mağdurları ve şehit yakınlarının vicdanlarını yaralayan bu yaklaşım, tazminat davalarına karşı izlenen yolun yeniden ele alınması gerektiğini ortaya koymasına rağmen ciddi bir adım atılmadı. Filistin sorunun yakından takip edenler, şehit yakınları, mağdurlar ve hukukçular tazminat davalarında 'uzlaşma' çözümünün üretilmesi gerektiğini dile getirdi.
İlk adımı da Mavi Marmara mağduru Zeki Kaya attı. Kaya, Mavi Marmara ruhunu mahkemeden kurtarmak için duruşmada sulh önerdi. Kaya'nın avukatı Abdullah Sığınç, Maliye Bakanlığı'na gönderdiği dilekçede gerek hükümetin gerekse de Mavi Marmara saldırısında yaralanan kişilerin daha fazla acı ve ıstırap yaşamaması ve yıpranmaması için sulh olma istediklerini belirtti. Sığınç dilekçesinde "Bizler devlet hazinesine yük olmanın derdinde değiliz. Bu nedenle Bakanlığınız sulh olduğu taktirde bizler yasal faiz olan yaklaşık 180 bin TL'den feragat edeceğimizi bildiriyoruz. Ayrıca istemiş olduğumuz meblağ tamamen emsal kararlar ile müvekkilim ve ailesinin yaşamış olduğu acı ve ıstıraplar göz önüne alınarak belirlenmiştir." dedi.
Maliye'nin Bakanlığı "uzlaşı" yerine "davayı" tercih etti
Kaya'nın sulh önerisinin ardından Maliye Bakanlığı'nın tazminat davaları için komisyon kuracağı bilgisi ise tarafları umutlandırdı. Ancak katliamın 8'inci yıl dönümüne günler kala Bakanlık avukatlarının uzlaşma teklifini geri çevirerek mahkemeye davanın devam etmesi yönünde dilekçe sunduğu ortaya çıktı. Mahkemeye sunulan dilekçe ile uzlaşı önerisi reddedilirken, bundan sonra açılacak tazminat davaları için de tercihini belirlemiş oldu. Açılacak tazminat davalarında Maliye Bakanlığı'nın Mavi Marmara ruhunu zedelemeyecek 'uzlaşı' yerine mahkeme yolunu tercih edeceği belirtildi.
"Hükümet sözünü tutmadı ve yaralananları yalnızlıklarıyla baş başa bıraktı"
Zeki Kaya, "Mavi Marmara ruhu bugün tüm insanlığın sahip olması gereken erdemlerden bir tanesidir. Bu ruh insanlığın tecessüm etmiş hali olarak zulüm ve gözyaşının kol gezdiği Filistin coğrafyasına doğru 8 yıl önce yola koyuldu. Dünyanın 37 farklı ülkesinden aktiviteler, tüm dünyanın 3 maymunu oynadığı bir zamanda Filistin halkının yanında oldu. Ancak 'vahşi israil' sloganlarıyla yeri göğü inlettiğimiz İsrail, yine vahşiliğini göstererek Mavi Marmara gemisinde 10 vatandaşımızı şehit etti ve onlarca kişiyi de yaraladı. Dönemin hükümeti daha sonra 6 maddelik bir anlaşma yaparak şehit ailelerine, 'israil olarak sen tazminat ver, yaralanan kim varsa ona da Türkiye olarak ben tazminat veririm' diyerek tazminata ilişkin usul anlaşmasını imzaladı. Fakat yaralananlara, hükümet sözünü tutmadı ve yaralananları yalnızlıklarıyla baş başa bıraktı. Biz de bunun üzerine dava açtık ve davalı tarafa da anlaşma gereğince kendi ülke Bakanlığımızı yazdık. Kısaca bizi ne yazık ki dava yoluyla devletimizle karşı karşıya bıraktılar; oysaki biz israili karşımıza alacakken... Mahkemenin ilk celsesinde, 'Biz devletimizle karşı karşıya kalmayalım, bu hoş olmuyor' diyerek Maliye Bakanlığına sulh teklif ettik. Yaklaşık 2 ay önce Maliye yetkilileri, 'Komisyon kurulacak ve bu şekilde bir çözüm yolu geliştireceğiz hem diğer mağdurlara da emsal olur' dediler. Biz de talebimizi Maliye Bakanlığına iletmemize rağmen Maliye Bakanlığı'nın "dava yoluyla sürünsünler" dercesine sulh teklifimizi kabul etmediklerini öğrendik. Cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyorum, Mavi Marmara ruhuna sahip çıkın" çağrısı yaptı. (İLKHA)