Washington`da "Kudüs" paneli
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Washington Ofisi (SETA DC) Direktörü Kadir Üstün, "Gelecekte ABD, tarafsız bir ara bulucu ya da barış yapıcı rol iddia edemeyecek, bütünüyle İsrail`in tarafında bir aktör olarak görülecektir." dedi.
WASHINGTON (AA) - ABD'nin başkenti Washington'da SETA DC tarafından düzenlenen "ABD'nin Büyükelçiliğini Kudüs'e Taşımasının Sonuçları" başlıklı panele Mortons Group Başkanı Geoffrey Aronson, Ortadoğu Barışı Vakfı Başkanı Lara Friedman, Washington Enstitüsü Kıdemli Uzmanı Ghaith al-Omari ve SETA DC Direktörü Kadir Üstün konuşmacı olarak katıldı. Panelin oturum başkanlığını ise SETA DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat yaptı.
Ortadoğu'da özellikle ABD-İran kapışması nedeniyle son derece dinamik bir dönemden geçildiğine işaret eden Üstün, ABD'nin adımının bölgedeki istikrarsızlığa katkıda bulunacağını söyledi.
Üstün, "İran karşıtı koali syonun dışında kalan mesela Türkiye gibi ülkeler, Kudüs kararına karşı daha ciddi şekilde endişelerini dile getirmenin yollarını arıyor." değerlendirmesini yaptı.
"Filistin, Türkiye için her zaman önemliydi"
Filistin meselesinin Türkiye için her zaman çok önemli olduğunu vurgulayan Üstün, "Türkiye-İsrail ilişkilerine bakın, bu ilişkilerin Filistin meselesindeki duruma göre şekillendiğini görürsünüz. Gelecekte ABD, tarafsız bir arabulucu ya da barış yapıcı bir rol iddia edemeyecek, bütünüyle İsrail'in tarafında bir aktör olarak görülecektir." diye konuştu.
ABD'nin elçilik adımının kısa ve orta vadede birçok yeni gelişmeye kapı aralayacağını kaydeden Geoffrey Aronson ise Balfour Deklarasyonu'ndan sonra İsrail'e verilmiş en büyük desteklerden birinin, Donald Trump yönetiminin elçilik adımı olduğunu belirtti.
"Oslo süreci sona erdi"
Lara Friedman da ABD'nin Ortadoğu ile ilgili eylemleri kadar söylemlerinin de daha yakından takip edilmesi gerektiğini anlattı.
Trump'ın bazı konularda vaatlerini yerine getirmeye önem verdiğini söyleyen Friedman, "Oslo sürecinin sona erdiğini gösteren daha güçlü bir sinyal olamazdı. Elçilik adımı bunu ortaya koydu." değerlendirmesinde bulundu.
Ortadoğu barış süreciyle ilgili ümitvar olmayı gerektirecek çok fazla neden bulunmadığını dile getiren Friedman, "Ortadoğu Barışı konseptini yeniden tanımlamak adına bilinçli bir şekilde bölgeye kaos enjekte edilen bir dönemden geçiyoruz. Bu durumun istikrar getireceğine inanmıyorum." görüşünü aktardı.
Arap ülkelerinin tavrı
Ghaith al-Omari ise ABD ile Filistin yönetimi arasındaki ilişkilere temas ederek, Kudüs kararının bir Arap koalisyonu oluşmasını da engellediğini ve birçok Arap ülkesinin bu karara pek sesini çıkarmadığını ifade etti.
ABD'nin Kudüs adımının, Ürdün gibi ABD'nin bölgedeki bazı müttefiklerinin aleyhine işlediğini savunan Omari, bu kararın ardından bölgede istikrarlı bir sürecin sağlanmasının oldukça zor olacağına dikkati çekti.
Filistinliler, ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşımasını ve İsrail'in kuruluş yıl dönümü olan Nekbe'nin (Büyük Felaket) 70. yılını protesto etmek için 14 Mayıs'ta abluka altındaki Gazze sınırında gösteriler düzenlemişti.
Barışçıl gösterilere müdahale eden İsrail askerlerinin saldırılarında 65 Filistinli şehit olmuş, 3 binden fazlası yaralanmıştı.