"Ramazan`da tüm bedene oruç tutturulmalı"
Ramazan`ın Müslümanlara verilmiş fırsat dolu güzel bir ay olduğunu belirten Bingöl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Olgun, orucun sadece ağızla değil bedenin tüm azalarıyla tutulması gerektiğini vurguladı.
Bingöl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Olgun, Ramazan ayının önemi ve bu mübarek ayda yapılması gerekenler hakkında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Ramazan ayının dini kültürümüzde on bir ayın sultanı olarak bilindiğini, manevi, vicdani ve zihinsel olarak, günahlardan mağfiret dilenen kutlu mukaddes mübarek bir zaman dilimini ifade ettiğini belirten Olgun, bu mübarek ayın iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Olgun, "Ramazan; bize bir takım zorluklara, güçlüklere, açlığa, susuzluğa, güneşin hararetine, nefsin diğer isteklerine karşı koyma noktasında sabrı telkin eden bir anlamı vardır. Aynı zamanda Ramazan kelimesinin yakıcı olmasının, günahları yakarak yok etme anlamı da vardır. Ramazan-ı Şerif, Cenabı Hakk'ın çokça tövbeleri kabul eden, mağfiret eden anlamını karşılamak üzere Müslümanlara verilmiş güzel bir fırsattır. Bu fırsatı bütün Müminler olarak değerlendirmeyi Cenab-ı Hakk nasip etsin. Ramazan ayı mağfiret, ortası bağışlanma ve sonu cehennem azabından kurtuluş olarak ifade edilen yönüyle Cenab-ı Allah'ın çokça rahmetinin, bereketinin, bağışlamasının yeryüzüne indiği, yayıldığı bir zaman dilimini ifade ediyor. Resul-ü Ekrem Efendimiz Ramazan ayında diğer aylara göre daha fazla ibadet eder, daha fazla tasaddukta bulunur, daha fazla Kur'an okurdu, daha fazla namaz kılar, daha fazla Cenabı Hakkı zikrederdi. Ramazan ayındaki ibadetlerimizi diğer 11 ayda yaptığımız ibadetlerden daha fazla hem nicelik olarak, sayısal olarak da artırmamız hem de yoğunlaşma niyet ve yönelme olarak da daha büyük şuur, huşu içerisinde ibadetlerimizi idrak etmemiz. yerine getirmemiz gerekiyor." dedi.
Bu ayda inzal olduğu için Ramazan'a Kur'an ayı da denildiğine işaret eden Olgun, "Allah Resulü, Kur'an ayı Ramazan'da, Cebrail ile daha fazla görüşerek, Kur'an'ı karşılıklı okuma yoluna gitmişlerdir. Biz buna, mukabele ediyoruz. Peygamber Efendimiz okur, Cebrail dinler; Cebrail okur, Peygamber Efendimiz dinler ve karşılıklı olarak Kur'an'ı birbirlerine okuyarak baştan sona kadar hatim ederek bu ayın idraki söz konusu olmuştur. Böylece bizde bir mukabele geleneği başlamıştır. " ifadelerini kullandı.
Bu ayda mukabelenin yanı sıra tefsir okunmasını da tavsiyen eden Olgun, bu ayda Kur'an'la daha fazla vakit geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
"Teravih namazı Ramazan ayının bir eğlencesi değildir"
Ramazan ayının en önemli ibadetlerinden birinin de teravih namazı olduğuna dikkat çeken Olgun, bu konuda önemli hususlara temas ederek şunları söyledi:
"Ramazan ayında teravih namazları vardır. Ne yazık ki bizim ülkede teravih namazı çok doğru anlaşılan bir ibadet değil. Maalesef üzülerek bunu görüyoruz. Toplumda ne kadar hızlı kılınıyorsa, ne kadar daha hızlı kıldıran imam varsa insanlar o imamın peşinden namaz kılar, bir an önce teravih namazını kılıp bir kenara koyma gibi bir enteresan bir eğilim var. İslam şekilsel bir din değildir. İslam şekillere değer veren bir dindir. Hele hele ibadetin şekli olmaz. 'Ameller niyetlere göredir' buyuruyor Allah Resulü. Bağışlanma duygusuyla huşu içerisinde kıldığın namazı dakika ile sınırlaman çok doğru değildir. Teravih namazı Ramazan ayının bir eğlencesi değildir. Teravih namazı, hatta şu saatler arasında kılınır diye bir yorumlama yapmamız doğru değil. Teravih kelime olarak rahatlamak demektir. Dolayısıyla uzun ağır yaz günlerine denk geldiği günümüzde Ramazan ayının orucunun akşamında, iftardan sonra Müslümanlar hem bedensel olarak rahatlayacakları bir ibadet hem de aynı zamanda uzun uzun rahat rahat pek çok yerde hatimle de kılınması söz konusudur. Bu namazı kılmak suretiyle daha fazla Cenab-ı Hakk'ın mağfiretine yaklaşma gibi bir vesile olarak düşünmeleri lazım. Bunu cemaatle kılmak şart değildir. Mutlaka bir imamın arkasında kılarak da bunu icra etmek de gerekmiyor. Bunu insanlar evinde kılabilir, tek başına da kılabilir, ailece olarak kılabilir; eşiyle, çocuklarıyla birlikte. Her baba evin aynı zamanda imamıdır. Alır arkasına çocuklarını hem çocuklarının ezberini tekrarlamış olur hem de namazlarını kılmış olurlar. Yoksa gün boyu tuttuğumuz orucun arkasından teravihin değerini bilmezsek bazı şeyleri eksik bırakmış oluruz. Bu hususen önemli."
"Sahurun feyzinden mahrum kalmamak için kalkmak lazım"
Ramazan ayının diğer bir güzel tarafının sahur olduğunu söyleyen Olgun, "Sahurdan iftara kadar, yemeden içmeden her türlü bedensel isteklerine uzak durmayı emrediyor, ilgili ayeti kerimeler. Sahur ibadeti ne yazık ki bizim modern kültürümüzde geç bir saatte yemeği yiyip, sahura da kalkmamak gibi algılanıyor. Bu da doğru bir durum değildir. Ramazan'ın feyzinden, bereketinden istifade konusunda ciddi bir fırsatın kaçırıldığını görüyoruz." dedi.
"Peygamberin, öğleye kadar bir uyku uygulaması söz konusu değildir"
İftar sonrasında gece ilerleyen saatlere kadar dışarıda vakit geçirmenin, sahurun yenilip çoğu zaman sabah namazının gözardı edildiğini ve kimi zaman öğlen saatlerine kadar da yatıldığını belirten Olgun, bu durumun oruç ibadetinin özüne aykırı olduğunu vurguladı.
Olgun, "Aslında her Müslüman, Ramazan'da günlük aktivitesini bozmadan sabah namazına bihakkın eda ederek, vakitli ve saatli bir şekilde rızkını aramak için yeryüzüne dağılmak durumdadır. Hazreti Peygamberin, öğleye kadar bir uyku uygulaması söz konusu değildir. Bu çok yaygın yapılan bir hatadır, İslami bir davranış değildir. Ne yazık ki modern çağda insanlar, sahurunu yapıp uykuya dalıyor. Ertesi gün saat 12'ye kadar uyuyor. Ne kadar geç kalkarsam o kadar az ızdırap çekerim, diye düşünüyor ki bu da Ramazan'ın fırsatını kaçırmaktan başka bir şey değildir."
"Ramazan ayı gerçekten Müslümanlar için bir fırsat ayıdır"
Olgun, şu tavsiyelerde bulundu: "Ramazan ayı gerçekten Müslümanlar için bir fırsat ayıdır. Cenab-ı Hakk, karşılıksız affetme iradesine ve kudretine sahiptir. Aynı zamanda Müslümanların zaman zaman bu tür fırsatlar açmak suretiyle onların bağışlanması için bu tür vesileler sağlamaktadır. Ramazan, sadece ağza oruç tutturulması değil; bütün bedene oruç tutturulmasıdır. Orucu ellere, kulağa, göze, dile tüm bedene ve duygulara tutturulması açısından düşündüğümüz zaman, yine pek çok hadis-i şerifte Allah Resulü buyuruyor: Öyle oruç tutanlar var ki akşam olunca en büyük kârları aç ve susuz kalmalarıdır. Bunu idrak etmek gerekiyor. Tabi ki dedikodu yapmamak, yalan söylememek, küfür etmemek, haksızlık yapmamak, zulüm etmemek ve hırsızlık yapmamak gerekiyor. Yani oruçlu olmak sadece midenin, ağzın aç kalması anlamına gelmiyor. İnşallah Ramazan ayını bu duygular içerisinde idrak edip, sonuçta kazançlı çıkmayı Cenab-ı Hakk nasip etsin." (Nihat Kanat-İLKHA)