Kıyam önderleri mezarları başında anıldı
İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından idam edilen kıyam önderleri Şeyh Şahabettin ve arkadaşları, şehadetlerinin sene-i devriyesinde mezarları başında anıldı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından idam edilen kıyam önderleri Şeyh Şahabettin, Seyyit Ali ve Muhammed Şirin için, şehadetlerinin sene-i devriyesinde, Seyitava'da bulunan mezarları başında anma programı düzenlendi. Bitlis Eğitim Sağlık, Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Best-Der) tarafından düzenlenen kıyam önderlerini anma programına HÜDA PAR İstişare Kurulu Üyesi İsmail Kocakaplan, İl Başkanı Celal Gül, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Hüseyin Elban'ın Yasin-i Şerif okumasıyla başlayan program, dua ve konuşmalarla devam etti. İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından idam edilen Şeyh Şahabettin, Seyyit Ali ve Molla Selim'in mücadelelerinden kesitler sunan Suphullah Uysal, kıyam önderlerinin davasının, hakkın ve adaletin hâkim olması olduğuna dikkat çekti.
"Küfre karşı her zaman Türklerin, Kürdlerin, Arapların içinden mücadele eden âlimler çıkmıştır"
Küfre karşı her zaman hakkı savunan âlimlerin var olduğunu dile getiren Uysal, "Bu kıyam önderleri İslam'ın emirleri doğrultusunda, İslam'ın koyduğu kurallar doğrultusunda, küfre karşı mücadele ettiler. Molla Selim önderliğinde İslam'ı irşad için gayret ettiler. Halkı bilgilendirmek için memleket memleket elçiler gönderdiler. Bundan haberdar olan zamanın İstanbul hükümeti, bu işten rahatsız oldu. Bunların tekrar İslam'ın hak ve hakikatine dönecekleri endişesiyle bunun önüne geçmeye çalıştılar. 1913 yılında komplolarla Molla Selim'i Hizan'dan Bitlis'e kadar atın arkasında bağlayarak getirdiler. Bu durumu kabullenmeyen bölge halkı, Mola Selim'i onların elinden aldı. Fakat onların komploları devam etti." dedi.
"Kıyam önderlerinin amacı kan akıtmak değildi"
Kıyam önderlerinin amacının kan akıtmak olmadığını hatırlatan Uysal, şunları söyledi: "Mecbur olarak Molla Selim önderliğinde, Şeyh Şahabettin, Seyyit Ali ve Muhammed Şirin birlikte kan akıtma niyetiyle değil İslam ahkâmının oturması için Bitlis'teki valiye, valinin aracılığıyla İstanbul'a bu işten vazgeçmeleri için çağrıda bulunmak adına Bitlis'e geldiler. İstemedikleri bir komployla mücadeleye başlamak zorunda bırakıldılar. Bunlar bir müddet sonra işin ters döndüğünü görünce, mücadeleyi devam ettirmek için hicret etmek zorunda kaldılar. Bitlis merkezde bulunan Gökmeydan'da 11 yareniyle birlikte idam edildiler. Buraya defnedilen kıyam önderleri 1965 yıllarında buradan naaşları alınarak, Seyitava bölgesine getirildi."
"Molla Selim, Şeyh Şahabettin, Seyyit Ali ve Muhammed Şirin'in davası; hakkın ve adaletin hâkim olmasıydı"
1965 yılında naaşları çıkarılan bu kıyam önderlerinin kefenlerinın, defnedildikleri gün gibi tertemiz kaldığını belirten Uysal, naaşlarını mezardan çıkararak taşıyan üç yaşlıdan bizatihi kendisinin dinlediğini, o gün tabutu taşıyanların ölene dek kendilerinde omurga eğriliğinin olmadığını dile getirerek, buna kendisinin şahit olduğunu ifade etti.
"Molla Selim, Şeyh Şahabettin, Seyyit Ali ve Muhammed Şirin'in davası; hakkın ve adaletin hâkim olmasıydı. Kula kulluk etme değil, kulun Allah'a kulluk davasıydı." diyen Uysal, "İslam'ın bütün düzenlerden üstün olduğunun göstergesiydi. Allah, onlara ihanet edenleri rezil ve perişan etti. Ama her yıl binlerce Müslüman gelip burayı ziyaret ediyor. Rabbim böyle kutlu bir günde, bu şehitlerimize sahip çıkmayı nasip etti. Onlar görevlerini yerine getirdiler. Onlar Allah'ın dinine sahip çıktılar. İslam'ın bayrağının yere düşmeyeceğini herkese gösterdiler. Bizlerde şu an onlara sahip çıkıyoruz. Allah'ın izniyle tevhid bayrağının yere düşmeyeceğini buradaki imanlı kardeşlerimiz haykırıyor. Ahlaklarıyla, dualarıyla, kültürleriyle bunu ispat ediyorlar. Rabbim bizleri, onların davasını sürdüren, onların yolundan giden kullarından eylesin." diye konuştu. Program yapılan duayla sona erdi. (Şükrü Tontaş-İLKHA)