• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
HÜDA PAR Batman İl Teşkilatı 2`nci Olağan Kongresi yapıldı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

"Dürüst Siyaset, Gerçek Adalet" sloganıyla 2012 yılının Aralık ayında siyaset sahnesine çıkan HÜDA PAR Batman İl Teşkilatı'nın 2'nci Olağan Kongresi Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu'nun katılımıyla gerçekleştirildi.

Atatürk Kapalı Spor Salonunda düzenlenen kongre, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından yoklama yapılıp divan kurulunun oluşturulduğu kongrede, mali rapor ve faaliyet raporu üyelere sunarak ibra edildi. Tek listeyle girilen kongrede oy kullanan delegelerin tüm oyunu alan mevcut başkan Davut Şahin güven tazeleyerek yeniden HÜDA PAR İl Başkanı olarak seçildi.

Yoğun katılımla gerçekleşen HÜDA PAR Batman 2'nci Olağan Kongresinde bir konuşma yapan HÜDA PAR İl Başkanı Davut Şahin, kendisini yeniden İl Başkanı olarak seçtiklerinden dolayı herkese teşekkürlerini iletti.

HÜDA PAR olarak her zaman "Önce İnsan Öncelik Adalet" şiarıyla yollarına devam ettiklerini söyleyen Şahin, en önceliklerinin insan ve adalet olduğunu belirtti.

Şahin, konuşmasına şöyle devam etti: "Kuruluşundan bu yana HÜDA PAR kadroları inşa hareketi başlatmışlardır. Bu kadrolar İslam düşmanlarının kalede açtıkları gedikleri kapatmışlardır. Bu kadrolar Allah'ın nuruyla bakıp sünnet çerçevesinde istişareye dayalı şekilde sorun ve sıkıntılara yönelik çözüm üretmektedirler. Bu nedenle HÜDA PAR haklı bir teveccüh kazanmaktadır."

Her fırsatta Batman'da var olan sorun ve sıkıntıları dile getirip çözüm yollarını aradıklarını ve halkın yanında olduklarını vurgulayan Şahin, "Batman teşkilatı olarak halkın maddi ve manevi sorunları karşısında ilgililerle görüşüp, çözüm üretmeye çalıştık. Gençliğin sorunları, işsizlik, esnafın sorunlarını bire bir takip edip çözüm yollarını aradık, aramaya devam ediyoruz. Siyasetimizin temeli insandır ve insan için de adalettir. 'Önce İnsan Öncelik Adalet' ilkesiyle kongremizi yaptık." ifadelerini kullandı.

Daha sonra kürsüye gelerek bir konuşma yapan Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu, kongrenin hayırlar getirmesi temennisinde bulundu.

"Adaleti yeniden tesis etmek için yola çıktık"

Birinci önceliklerinin insan ve adalet olduğuna dikkat çeken Yapıcıoğlu, "Önce insan, öncelik adalet şiarıyla yola çıktığımız gün henüz parti kurmadan önce parti programımızı ve tüzüğümüzü kaleme alırken de birinci önceliğimizin adaleti yeniden tesis etmek olduğunu ve adaletin hiçbir şeye feda edilemeyeceğini yazdık. Yola çıkış gayemiz bozulan teraziyi yeniden düzetmeye çalışmak, adaleti yeniden tesis etmeye çalışmak, adaletsizliklerinden dolayı bizah olmuş milletin sesi olmak, onların adalet talepleri başta olmak üzere diğer taleplerini siyaset sahnesine taşımaktı. İdare makamında olanların görmek duymak istemediği sorunları, özellikle adaletsizliğe uğramış ve bundan dolayı feryat eden insanların sesini onlara ulaştırmayı ve eğer bir gün Rabbim lütfeder de o makamlara gelebilirsek adalet ile hüküm edebilmeyi, adaleti cari kılmayı hedef edindik." diye konuştu.

"Bütün insanlar adaleti arıyor"

Türkiye'de adalette bir eksikliğin olduğuna işaret eden Yapıcıoğlu, "Bugün memlekette yaşanan tablo, insanlığın içinde bulunduğu durum, ya da insanlığın içine düşürüldüğü durum bizim teşhisimizin isabetli olduğunu ve adalet için adaletin yeniden tesis edilmesi için çok daha yoğun bir çaba içerisinde olması gerektiğini sanırım herkese göstermiştir. Buna itiraz edebilecek yoktur. Çünkü gerçekten hangi inanca mensup olursa olsun, hangi ideolojinin peşinde koşuyor olursa olsun, bütün insanlar, en azından iddia olarak adaleti arıyorlar. Adalete meftun olmayan yoktur. Adalet adına zulmedenler de buna dâhildir. Zulmederken bile pek çok kişi zulüm üreten ideolojilere kendilerini kurban ederken veya o ideolojileri hâkim kılmaya çalışırken adaletin orada olduğunu zan ediyorlar. Zalimler müstesna, bazı zalimler belki o adalet söylemini kendilerine bir perde olarak kullandılar. 'Biz adalet tesis edeceğiz' diye adalet adına insanlara zulmediyorlar. Çarpık adalet anlayışından adaletin doğması elbette ki beklenemez. Batıl ideolojiler kulları başka kullara kul etmek üzere bina edilmiş, inşa edilmiş düşünceler adaletin tesisi için elbette elverişli değildir." dedi.

"Allah'a kul olmanın gerçek hürriyet olduğunu söyledik"

Yapıcıoğlu, konuşmasının devamında şunları söyledi: "Biz gerçek anlamda hürriyetin de kulları kula kulluktan kurtulmasıyla mümkün olabileceğini, hakiki manada Allah'a kul olmanın gerçek hürriyet olduğunu söyledik ve bu söylemimizi inşallah her tarafa dünyanın dört bir bucağına götüreceğiz, o azimdeyiz. Temamız 'Önce İnsan, Öncelik Adalet' peki bugün memleketin içerisinde bulunduğu tablo nedir? Daha 2-3 hafta önce şubat ayının sonunda memleketteki neredeyse bütün kesimler yıl dönümü münasebetiyle 28 Şubat'ı tekrar konuştular. Hatırlarsınız 1997 yılının Şubat ayının 28'nde bir milli güvenlik kurulu toplantısı yapıldı, orada alınan kararlardan dolayı o sürece 28 Şubat süreci denildi ve nihayet Haziran ayında hükümet istifa etti. Hükümet değişikliği yaşandı. Ama öncesinde belki çok daha öncesinden yıllar öncesinden akıp gelen bir süreç vardı. Bin yıl süreceği iddia ediliyordu."

"Brifing alan yargı mensuplarının yapmış olduğu zulümlerin etkileri halen devam ediyor"

28 Şubat döneminde çok zulümlerin yapıldığını vurgulayan Yapıcıoğlu, "İnsanlar örtülerinden, kılık kıyafetinden dolayı işlerinden, okullarından atıldılar. İnsanlar ticaretle uğraşanlar gerici sermaye, yeşil sermaye diye yaftalındılar. Bazı esnaf ve tüccarlar iflasa sürüklendiler. İnsanlar bazı devlet kurumların kapısından kovuldu. Örtülerinden dolayı bazı bacılarımız bazı doktorlar tarafından tedavi edilmeyerek hastanelerden kovuldular. Şükür o sıkıntıların önemli bir kısmı geçti. Önemli bir kısmı şu anda yaşanmıyor. Şu anda örtüsünden dolayı kimse devlet dairelerinden kovulmuyor. Şu anda örtüsünden dolayı kimse okullardan kovulmuyor. Eğitim haklarından mahrum edilmiyor belki ama devam eden bazı zulümler var. Özellikle brifing alan yargı mensuplarının yapmış olduğu zulümlerin etkileri halen devam ediyor. O dönemde inancından, sakalından, takkesinden, verdiği Kur'an dersinden dolayı veya İslami yaşantısından, dünya görüşünden dolayı çok ağır cezalara çarptırılan pek çok insan oldu. Bunların önemli bir kısmı cezalar alarak cezalarını tamamlayıp çıktılar. Onlar o zulümden kısmen kurtuldular. Halen fişli olarak halen devlet nazarında sakıncalı vatandaşlar olarak görünüyorlar." açıklamasında bulundu.

"28 Şubat, FETÖ yargısı tarafından müebbet hapis cezasına çarptırılanlar içerde ömür tüketmeye devam ediyorlar"

Yapıcıoğlu konuşmasına şöyle devam etti: "Mevcut kanunlardaki en ağır cezaya çarptırılanlar var onların arasında. Müebbet hapis cezasıyla çarptırılan yüzlerce insan var hâlâ cezaevlerinde. Ocak ayında basına düşen bir haber vardı ve haber aynen şöyleydi; Siyonist zindanlarında 20 yılı aşkın bir süredir tutulan Filistinli Müslüman mahkûmların sayısı 48'i buldu. 48 Filistinli 20 yılı aşkın bir süredir Siyonist zindanlarında esir olarak tutuluyorlar. Ama Türkiye'de sadece İslami kimliklerinden dolayı, İslami bazı kesimlere mensup insanlardan 20 yılı aşkın bir süredir cezaevinde olan insanların sayısı Siyonist zindanlarındaki Filistinlilerin 10 katına yakındır. Evet, Siyonist zindanlarındaki Filistinlilerin 10 katı Müslüman Türkiye'deki cezaevlerinde 28 Şubat yargısı veya FETÖ yargısı tarafından müebbet hapis cezasına çarptırıldıkları için içerde ömür tüketmeye devam ediyorlar.

"Yine 28 Şubat sürecine benzer bir direnç mi var bürokrasi ve yargı içerisinde?"

Cumhurbaşkanının cezaevlerinde ömür tüketen insanlarla ilgili sarf ettiği sözleri anımsatan Yapıcıoğlu, "Üstelik memleketin en tepe noktasındaki yönetici Sayın Cumhurbaşkanı '10, 15 yıldır cezaevinde çürümeye terk edilmiş olanlar var. Haksız yere içerde tutuluyorlar. Millet hak, adalet talep ediyor. Adalet talep edenler çığlık atacak duruma gelmişlerse adalet mekanizmasında bir sorun var. FETÖ'ye mensup hâkim ve savcılar Pensilvanya'ya kulak kabartarak insanlara zulüm ettiler' dediği halde bu böyle. Gerçekten Cumhurbaşkanı bile bunu dillendirdiği halde yine 28 Şubat sürecine benzer bir direnç mi var bürokrasi ve yargı içerisinde? Yoksa bir isteksizlik mi var? Eğer isteksizlik ise o zaman FETÖ'nün darbe teşebbüsünden sonra onların kumpasları açığa çıkmasından sonra aslında bütün bütün kumpas olmadığı halde Balyoz ve Ergenekon sanıkları nasıl birkaç gün içerisinde çıkmışlardı?" ifadelerini kullandı. (M. Fatih Akgül-İLKHA)
































 

Bu haberler de ilginizi çekebilir