Suriye Rusya İçin Neden Önemli?
Dağılan Sovyetler Birliği sonrası yeniden toparlanan Rusya, Batı`nın İran ve Suriye karşıtı tutumunun aksine büyük bir destek sağlayarak bölgedeki varlığını daha da güçlendirmek için büyük bir çaba sarfediyor. Ancak Rusya`nın İran ve Suriye`ye verdiği bu destek karşılıksız değil…
Riyad Makaev / Analiz
Arap baharı hepimizi meşgul etti. Libya diktatörü Kaddafi’nin öldürülüşünü ve bazı diktatörlerin ülkelerini terk edişini hep birlikte duyduk ve televizyonlardan takip ettik. Tüm bu gelişmeler yaşanırken alkışladık. “Müslümanlar ayaklandı, ülkelerine sahip çıkıyorlar”, diye yorumlar yaptık. Sonuçta pek değişen bir şey olmadı. Aynı rejimler sadece isimler değişerek ve eskilerden daha çok Amerika’ya yakın isimler “demokrasi çiçeğiyle” eskilerin yerlerine oturdular. “İslamcılar” şu ana kadar beklenen etkinliği gösteremediler.
Gelelim Suriye meselesine. Neden Suriye başkanı o kadar direniyor ve hiç bir çözüme yanaşmıyor? Acaba bu, Suriye diktatöründen mi kaynaklanıyor, yoksa başka güçler mi buna gitme izni vermiyorlar? İyi baktığımızda veya dünyada olan bitene göz gezdirdiğimizde Suriye konusunda bir araya gelip konuşanlar “Arapça” dahi bilmiyorlar. Yani Amerika, Rusya, Avrupa ülkeleri, Türkiye, hatta uzak doğu ülkeleri… Suriye’de ne yapacağız? Kim müdahaleyi yapacak? Ne zaman yapacak? sorularına cevap arıyorlar. Sanki Suriye’nin sahipleri onlarmış gibi Suriye’nin kaderiyle oynuyorlar.
RUSYA BÖLGEDEKİ VARLIĞINI KORUMAYA ÇALIŞIYOR
Rusya olaylara hassas yaklaşarak bölgedeki varlığını korumaya çalışıyor. Rusya “mim”den sonra “nun”un geleceğini gayet iyi bilen oyuncu. “Nun” ise İran. Suriye, İran yüzünden o kadar önem kazandı. Senelerce, İran petrollerine göz diken Batı ülkeleri yavaş yavaş “Arap baharı” havasıyla İran’ın etrafındaki çemberi daraltıyorlar. Rusya ise bunu bildiği için İran’a karşı yapılacak herhangi olası saldırıya karşı çıkıyor. Bölgedeki hem ticari, askeri, hem de nükleer alanda Rusya’nın en büyük müttefik ülkesi olan İran, Rusya için çok önemli. Suriye de bu açıdan bakıldığı zaman Rusya için çok önemli. Eğer Esad’ın “Baas” rejimi düşerse, ikinci hamle Rusya için “ŞAH ve MAT” olacaktır. Daha derin olaylara baktığımızda tüm bu müdahaleler Rusya’yı etkisiz hale getirmek adınadır. Çünkü Rusya dev enerji imkânlarıyla Avrupa’yı rehin almış durumda, Türkiye de gaz konusunda Avrupalı ülkelerle aynı kaderi paylaşıyor.
LİBYA’YI KAYBEDEN RUSYA İRAN VE SURİYE’Yİ KAYBETMEK İSTEMİYOR
Başkanlık seçimlerini yeniden kazanan Vladimir Putin, 2010’da Ukrayna ile yaşanan doğalgaz krizine müdahale etmek isteyen Avrupa’ya “susmazsanız, musluklarımı kapatırım, donarsınız” diye tehdit etmişti. O günlerde Avrupa bu tehdidi görmezden gelmişse de bugün gelişen olaylarda açıkça görünüyor ki Avrupa, Rusya’ya, “artık biz senin doğal gazına muhtaç olmayacağız” demeye getirdiler. Çünkü Batı, Libya’da doğalgaz ve petrolün kontrolünü ele geçirdi. Dolayısıyla Rusya, Libya’da kaybetti! Sırada Suriye ve İran var. Suriye’de ve İran’da petrol ve doğalgaz çalışmalarında halen Rus uzmanlar görev yapmaktalar. Askeri alanda yine Rus silahları ve teknolojileri kullanılıyor. İnce bir hesap yapıldığında tüm bu işler için korkunç paralardan söz ediliyor. Ve bu paralar birkaç şirket arasında paylaşılıyor. Bundan dolayıdır ki Esad gidemiyor. Gitmek istese de gidemez. İzin vermezler. Kaddafi gitmek istemiyor muydu? Bu insanlar ülke hayranları veya kahramanları değil. Ülkeyi seven, kültürünü seven, halkını seven insan gidip İngiliz’le evlenir mi? Memlekette “namuslu, güzel” kız kalmadı mı?!
Rusya, Suriye’de muhalif güçleri Esad ile masaya oturtup barışçıl bir çözüm arayışında. Sebebi ise bu şekilde reformlara imza atarak Esad’ı yine başkanlık koltuğunda bırakmak ve İran’a karşı ve kendi ticari müşterisini kaybedecek olacak olası saldırıyı önlemek. Rusya bu konuda geç kalmış olsa da olabilecek her şeyi deniyor. Batı, Suriye’deki muhalefeti Suriye’nin resmi halkın temsilcileri olarak kabul etti. Eğer muhalefet kazanırsa, demek ki bölgeye “Amerikan demokrasisi” gelecek. Amerika ve Batı ülkeleri, dikkat edersek Yemen’i hiç gündeme getirmiyor. Aslında orada da yine aynı şeyler yaşanmaktadır. İnsan hakları hiçe sayılıyor. Hayır, orası önemli değil, bölge zaten onların elinde.
RUSYA ORTAK ORDU OLUŞTURUYOR
Rusya, Başkanlık seçimleriyle uğraşırken geç kaldı. Şimdi ise atağa geçmeye hazırlanıyor. Bölgeye gemileri getirdi ve ‘ben buradayım Esad’ın arkasındayım’ diyor.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, BM İnsan Hakları Konseyi tarafından kabul edilen, Suriye üzerinde çözünürlüğü denenen kararı “tek taraflı ve yetersiz” olarak görmektedir. Bu belge, BM Güvenlik Konseyi tarafından yapılan son açıklamalara aykırıdır, diyor.
Son yapılan Pasifik Havzası ülkelerin 18. nükleer konferansı sırasında Dmitriy Medvedev Barak Obama ile görüştü ve Putin’den mesajlar getirdi. Medvedev; Çin, Hindistan, Kore ve diğer müttefiklerle son olarak görüşerek yoklama yaptı. Önümüzdeki dönemde Putin, resmen başkanlık koltuğuna geçtiği zaman hamleyi yapacaktır. Rusya şimdiden yeni silahları görücüye çıkarıyor ve denemeleri poligonlarda değil,“direk savaşta yapacağız” diye açıklamalar yapmaktadır. Yine geçtiğimiz haftalarda Evroaysa Bloğunu oluşturarak bir birliğe imza atan Rusya, yakın zamanda ortak ordu oluşturacağını açıklamaya hazırlanıyor.
Öte yandan, Rusya İran’ı kaybederse Hazar denizindeki halen bölünmemiş olan petrol rezervlerini yeniden masaya yatırmak zorunda kalacak ve yeni aktörler ise eskilere benzemez. Bölgede zaten Çeçenistan, Dağıstan patlamaya hazır bomba gibi dururken böyle bir görüşmeden Rusya’nın galip olarak çıkması zayıf bir ihtimal olarak gözüküyor. Rusya tüm bu olası sonuçları masaya yatırmış, problemleri kendi lehine çevirmek ve bölgedeki varlığını koruyarak çıkmak adına her türlü girişimi başlatabilir.
SURİYE’DE “İSLAMİ” BİR REJİMİ BEKLEYENLER YANILIYOR
Şimdilik Suriye adına siyasi görüşmeler yapan ve önderlik eden Rusya olarak gözüküyor. Rusya arkasına İran’ı da aldı. İkisi de nükleer silahlara sahip ülke. Bunlarla pazarlık ve anlaşma diğer bölgelerdeki gibi “NATO’nun bir kararı” ile olmayacak. Ondan dolayıdır ki, Suriye meselesi uzadı. Suriye’de “İslami” bir geleceği bekleyenler yanılıyorlar. Diğer Arap ülkelerindeki gibi eğer rejim değişirse İslam değil, “Demokrasi” gelecek. Şimdilik İslamcılar batı planlarına destek oluyorlar. Büyük şirketlerin yönettiği dünya, yine bu şirketlerin planlarıyla değişiyor! Obama, Putin, Kofi Annan ve diğer başkanlar, o şirketlerin resmi temsilcileri... Hiç kimse Suriye halkı için bir adım atmıyor. Suriye halkı için adım atacak bir oluşum daha doğmadı. Müslümanlar Batı sistemiyle yaşadıkça, bu oluşum oluşmayacak...
Amerika yine istediğine kavuşacak gibi gözüküyor. Ancak 6 yıl için Rusya Başkanlığına seçilen Vladimir Putin kolay lokma değil, Amerikan’ın başı ağrıyacak. Bakalım bu sefer Amerika’ya ağrıkesici taşıyan taşeron ülkeler kim olacak?