Allah`a karşı Hüsn-ü Zan Beslemek
Bazıları şu kudsî hadisi yanlış anlarlar:
“Ben kulumun bana karşı beslediği zanna göre davranırım. Artık o hakkımda dilediği zanda bulunsun.”
Yani: Zannında ne varsa ben ona onu yaparım. Şüphe yok ki, hüsnü zannı ancak iyilik yapan kişi besler. Hüsnü zanlı kimse Rabbinin onun iyiliğinin ödülünü vereceği, vaadinden dönmeyeceği ve tevbesini kabul edeceği inancında olur.
Büyük günahlarda, zulümde ve emirlere aykırılıkta ısrar eden kişiye gelince günahların, zulmün ve haramın onunla Rabbi arasında oluşturduğu soğukluk ve uzaklık, Rabbine karşı hüsnü zan beslemesine engel olur. Bu insanlar arasında da böyledir:
Firar eden ve efendisine itaatten çıkan kişi efendisine hüsnü zan besleyemez. Hiçbir zaman kötülük yapmanın peyda ettiği soğuklukla hüsnü zan bir arada bulunamaz. Çünkü kötülük yapan kişi karşısındakine, ona yaptığı kötülük oranında yabancılaşır. İnsanlardan Rabblerine en çok hüsnü zan besleyenler O`na (c.c.) en çok itaat edenlerdir.
Hasan-ı Basrî`nin söylediği gibi:
“Mü`min Rabbine iyi zan besleyip güzel amel yapmıştır. Günahkâr ise O`na (c.c.) kötü zan besleyip kötü amel yapmıştır.”
Allah`tan kaçıp gazab ve öfkesini celbeden şeyleri yapan kişi, Rabbine nasıl hüsnü zan besleyebilir?
Rabbinin hak-hukukunu ve emrini önemsemeyip zayi eden, nehyini hafife alıp işleyen ve onda ısrar eden kimse O`na nasıl hüsnü zan besleyebilir?
Allah`a savaş açan, dostlarına düşmanlık, düşmanlarına dostluk besleyen, sıfatlarını inkar eden, Allah`ın ve Rasûlünün beyan ettiği vasıf ve özelliklerine kötü zanda bulunan, kişi O`na nasıl hüsnü zan besleyebilir?
Allah`ın konuşma, emretme, razı olma, gazab etme gibi özelliklerini kabul etmeyen O`na nasıl hüsnü zan besleyebilir?