Beyrut tarihinin tanığı: Büyük Ömer Camisi
Lübnan`ın başkenti Beyrut`un merkezindeki Büyük Ömer Camisi, asırlardır kentin tarihine tanıklık ediyor. Büyük Ömer Camisi ülkedeki iç savaşa kadar Osmanlı padişahları tarafından Müslüman halka hediye edilen `kutsal emanete` ev sahipliği yaptı.
BEYRUT - (AA) Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta, adını ikinci İslam halifesi Hazreti Ömer'den alan Büyük Ömer Camisi, asırlardır kentin tarihine tanıklık ediyor.
Beyrut'ta milattan önce 3. yüzyılda inşa edilen pagan tapınağı, yıllar içinde meydana gelen depremler sonucu yıkılıyor. Beyrut, Müslümanlar tarafından fethedildiğinde ise tapınağın bulunduğu alandaki enkazın üzerine cami inşa ediliyor.
Kentin Hazreti Ömer'in halifeliği döneminde fethedilmesinden dolayı "Büyük Ömer" adını taşıyan cami, farklı dönemlerde çeşitli isimlerle de anılıyor.
Cami, Memlükler döneminde Haçlıların bölgeden çıkarılması nedeniyle "İslam Fetihleri Camisi" olarak, Osmanlı döneminde ise Hazreti Yahya peygambere ait olduğu iddia edilen makam ve kutsal emanetten dolayı "Yahya Camisi" olarak adlandırılıyor.
Beyrut'un merkezindeki en büyük camilerden biri olan ibadethane, çarşı ve pazarların yer aldığı canlı ve hareketli bir çevrenin ortasında tarihe tanıklığını sürdürüyor.
Memlükler döneminden bu yana cami olarak hizmet veriyor
Caminin tarihine ilişkin değerlendirmelerde bulunan öğretim görevlisi ve Beydun Camisi İmamı İbrahim el-Hut, Haçlılar döneminde kiliseye dönüştürülen ibadethanenin, Selahaddin Eyyubi tarafından 1188'de cami haline getirildiğini ancak Haçlıların kısa süre sonra kenti alarak camiyi 1199'da yeniden katedrale çevirdiğini söyledi.
Yapının Memlük Sultanı El-Eşref Halil'in görevlendirdiği Emir Sucai tarafından 1291'de yeniden cami haline getirildiğini ve o günden bu yana da cami olarak kullanıldığını kaydeden Hut, bu dönemde geliştirilen camiye minare de eklendiğini belirtti.
Osmanlı döneminde de caminin unutulmadığına dikkati çeken Hut, caminin dış avlusunun ünlü Osmanlı veziri Cezzar Ahmet Paşa döneminde (1770) inşa edildiğini, 2. Abdülhamit'in ise 1888'de Hazreti Yahya türbesine demir kafes yaptırdığını ifade etti.
Camide 1949-1952 yıllarında restorasyon yapıldığını ve batı tarzında bir ana giriş inşa edildiğini aktaran Hut, caminin süslemelerini Ali el-Aris isimli sanatçının yaptığını, kıble duvarında etrafı süslenmiş beyaz mermerin üzerine bir hat levhası bulunduğunu kaydetti.
Cami "kutsal emanete" ev sahipliği yaptı
Hut, caminin bir dönem "kutsal emanete" de ev sahipliği yaptığı bilgisini verdi. Osmanlının son dönemlerinde padişahlar tarafından iki kez Beyrut'taki Müslümanlara hediye edilen Hazreti Muhammed'in saç tellerinin, 1975'teki iç savaşa dek bir sandık içinde camide muhafaza edildiğini belirten Lübnanlı imam, kutsal emanetin o yıllarda her ramazan ayının 26'sında ziyarete açıldığını, ancak söz konusu sandığın iç savaşta kaybolduğunu dile getirdi.
Lübnan'daki iç savaştan caminin de payını aldığını ifade eden Hut, bu dönemde büyük hasar gören, hırsızlıklar yaşanan ve duvarlarındaki sahabe isimleri kazınan camide o dönem namaz kılınamadığını söyledi.
İç savaşın ardından Kuveyt'in camiyi İslami karakterini koruyarak genişlettiğini ve restore ettiğini söyleyen Hut, restorasyon sırasında caminin altında Eyyubiler ve Memlükler dönemine ait bir alanın keşfedilerek, camiye bağlı bir tesis haline getirildiğini sözlerine ekledi.