Doğruhaber / Haber Merkezi

Bu beş haftalık program akışı şu şekilde olacaktır: 25 Şubat/ Mevlana Halid-i Bağdadî / Eğitimci yazar Abdülkadir Turan

4 Mart/ Hadis İnkarcılığının Tarihi ve Temel Sebepleri/ Araştırmacı Yazar Hasan Sabaz

11 Mart/ Said Nursi ve Düşünce Yapısı/ Yazar Özkan Yaman

18 Mart/ İslam Coğrafyasına Bakış

25 Mart/ İslam Edebiyatının Doğuşu ve Gelişimi/ Eğitimci  Yazar Abdulkadir Turan

İlk program 25 şubat Pazar günü eğitimci yazar Abdülkadir Turan Hoca tarafından yapıldı. Seminerin konusu birçok  ihya hareketini fikri yönden etkilemiş olan dönemim büyük alimlerinden Şeyh Halid-i Bağdadî`nin hayatı ve mücadelesi konu edinildi.

Abdulkadir Hoca konuşmasına şöyle başladı: Şeyh Halid-i Bağdadî (D.1777) bugün ki Kuzey Irakta Süleymaniye denilen yerde eski adıyla Şehrezor da doğmuştur. Birçok alim bu bölgede yetişmiştir. Bediüzzaman`ın dedesinin ve şeyh Şamil`in şeyhidir. Aynı zamanda Filistin de Şeyh İzzettin el Kassam da Ondan etkilenmiştir.

 Abdulkadir Hoca konuşmasını şöyle sürdürdü:  Bu şahsiyetlerden bahsetmek niye önemlidir? Bizde amelle söz arasında ilişki vardır. Kişinin sözü onun amelinin tanığı olmak durumundadır.  Menkıbe ve tabakat dediğimiz türdeki eserler önemli şahsiyetlerin hayat hikâyelerini konu alır. Son iki yüz yılda çok şey kaybettiğimiz gibi böyle şahsiyetlerin hayatlarınıda merek etme isteğimizi kaybettik ne yazık ki. Oysaki hayatlarımız örnek kişilerin yaşamı üzerine yaşanır. Zira bu din pratiğe döküldüğü zaman kıymeti anlaşılıyor. Bu dinin tadına varmanın yolu onu hakkıyla yaşamaktır. İnsan yaşadıkça seviyor.  

Şeyh Halid-i Bağdadî devasa bir alim ve medrese hocasıdır. Hindistan`a gidiyor ve Şahi Dehlev denen Abdullah el Dehleviyle tanışıyor. Ve orda bir sene kalıyor. Tekke için odun taşıyor, Ondan ders alıyor.

Zaman zaman yenilenmek lazım çünkü “İnsan nisyanla malüldür.”  Bundan dolayı tecdid önemlidir. Şeyh Halid-i Bağdadî o dönemi çok iyi tahlil ediyor ve ona göre bir şeyler üretiyor. Şöyle ki ilimle amel daima beraber olmak zorundadır ; zira ilmi çok olan amelde bulunmazsa etkili olmaz, ameli çok olan ilmi yoksa yanlış yapar, millette İslam adına yapıyor sanacak. İşte şeyh Hâlid bunu çok iyi çözüyor . Tekke ile medreseyi birleştiriyor. Yani ilimle ameli birleştiriyor.  Şeyh olmak için alim olmak lazım, alim olmayana şeyhlik yok diyor. Ve mollaları halkın içine gönderiyor. Şeyh Halid-i Bağdadî halkla alimi bir araya getirip aralarındaki münasebeti artırıyor.

Turan Hoca Şeyh Halid-i Bağdadî`nin teşkilâtını oluştururken üç esas üzerine olduğunu söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti: Şeyh Halid-i Bağdadî teşkilatının üç esasını şu şekilde sıralar; “Niyette ihlâs yani ameliniz de mutlak ihlâs ve ALLAH rızası olacak, Teşkilâtta edep ve Halkla münasebette muhabbet. 

Ve şeyh Halid-i Bağdadî irşadına başlıyor daha sonra Süleymaniye`den Bağdat`a geçiyor. Şeyh Halid-i Bağdadî aynı zamanda şunu da ifade ediyor; “Tamamına ulaşamadığınız şeyin hepsi de terk edilmez.” Diyerek insanları ıslah ederken mutlak ıslah edemiyorsanız bile ıslah ettiğiniz kadar uğraşın, yani maslahata dikkat edin diyor.

Abdulkadir Hoca sözlerini şeyh Halid-i Bağdadî'nin birkaç tavsiyesiyle nihayete erdiriyor.

Tavsiyeler: “ Sizlere Sünnet-i Seniyye ye yapışmayı, cahiliyye adetlerinden ve çirkin bidatlerden yüz çevirmenizi sıkı bir şekilde tavsiye ediyorum. 

Edeplerin en mühimleri şeriatı Garraye yapışmak, zorluklarda ve darlıklarda sabırlı olmak için kendini hazırlamak, Sünnet-i Seniyye ye yapışıp çirkin bidatlerden sakınmak, kırıp kalple ALLAH ‘a yalvarmak.

Gücünüzün yettiği kadar âzimetleri tutunuz, ruhsatlardan uzak durunuz, bir şeyin hepsine ulaşamadığınız vakit hepsini de bırakmayınız orta yolu bulunuz. Zor işleri komutan görüşlerinizle kolaylaştırınız.  Dağınık olan beldeleri isabetli fikirlerinizle düzeltiniz. Halkı birleştiriniz buluşturunuz.