2005: Lübnan`ın 60 yaşındaki eski Başbakanı Refik Hariri, başkent Beyrut'ta düzenlenen saldırıda öldürüldü. 28 Şubat'ta Lübnan'ın Suriye yanlısı Başbakanı Ömer Karame, hükümetinin istifasını sundu. Hariri suikastını araştıran BM Soruşturma Komisyonu Başkanı Detlev Mehlis, 20 Ekim'de hazırladığı raporu, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a sundu. Raporda, Hariri'nin Suriye ve Lübnan istihbarat servislerinin dikkatlice hazırladıkları bir terörist eylem neticesinde suikasta kurban gittiği belirtildi. Mehlis, 12 Aralık'ta konuya ilişkin ikinci raporunda, suikastın arkasında Suriye istihbarat servislerinin olduğunu kaydetti. Özellikle Amerika tarafından suikast özellikle Hizbullah'a mal edilmek istenmiş ama Hizbullah bunu kesin bir dille reddetmişti.
2009: Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, cami avlusuna yaşlıların da bırakılmaya başlandığını belirterek, “Eskiden bebek bırakılırdı, şimdi dedelerini getirip bırakıyorlar” dedi. Vali Alaaddin Yüksel, “Her gün Muratpaşa Camii'nin önünde bir dede buluyor arkadaşlar. Köyden getirip bırakıyorlar. Çocukları, torunları bırakıyor cami önüne. Yağmurda bekliyor. Köyden getirip bırakmışlar. Aile bağlarıyla ve gelenekleriyle övünen millettik, dedelerimizi cami önlerine bırakıp kaçar hale geldik” diye konuştu. Türkiye'nin genel yapısında yeni istikametler belirlenmek zorunda olduğunu belirten Alaaddin Yüksel, “20 sene önce dedelerin cami bahçesine bırakılacağını söyleseler inanır mıydınız? Eskiden dedeler sofrada kaşığı çalmadan hiç kimse yemeğe başlamazdı. Bu nasıl bir sosyal doku? Sorumlu bir yönetici olarak bunları analiz ettim. Türk toplumunu koruyacak yeni projelerin ortaya çıkması lazım” dedi. İslam ile terbiye edilmeyen nesiller, Kur'an ahlakından mahrum bırakılan gençlik ve Peygamberini tanımayan kuşaklar durun daha ne yapacak? Bu gibi felaketlerin ve sosyal yıkımların önüne geçilmek isteniyorsa: İLLA İSLAM.. İLLA İSLAM.. Başka çözümü yok...
2012 : Suriye`de Olayların Başladığı Günden Bu Yana Ölenlerin Sayısı 7 Bine Yükseldi.
Halkın Operasyonlar Nedeniyle Temel İhtiyaçlarını Karşılayamadığı Ülkede, Gıda Sıkıntısı Yaşandığı Ve Halkın Güvenlik Nedeniyle Evlerin Bodrum Katlarında Kalmak Zorunda Kaldığını Bildirildi.
MERCEK
14 ŞUBAT 496: Milattan sonra 270 yılında Aziz Valentinus adlı rahibin, Roma İmparatoru II. Cladius (Kıladyus) tarafından kafası uçuruldu. 226 yıl sonra 496'da ise Papa Gelasius, (Celasyus) 14 Şubat'ı Aziz Valentinus Günü ilan etti. Aziz Valentinus Yortusu, 19. yüzyıla gelindiğinde; Amerikalı Esther Howland'ın (Ester Havlend) ilk Sevgililer Günü kartını göndermesinden bu yana farklı biçimde kutlanmaya başlandı.
14 Şubat günü Batı Ülkelerinde Sevgililer Günü olarak kutlanmaktadır. Yunan Şirk Medeniyetine ve Roma Puthanelerine kadar geçmişi olan bu gün ne yazık ki, ahalisi müslüman olan kimi ülkelerde de kutlanmaktadır. özellikle müslümanların evlatları gençler bu safsataya uymakta, Sevgililer Günü denen hurafeyi yaşatmaktadır. Oysa kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır. Valentine ya da Valentinus, Hıristiyan inanışına göre Roma azizlerden biridir. 270 yılında 14 Şubatta öldürülür. Aşıkların Azizi olarak da bilinir. Valentine, her yıl 14 Şubat günü anılması zamanla Sevgililer Günü'ne dönüşmüştür. Tahminlere göre 14 Şubat günü, tüm dünyada 1 milyar civarında kart gönderilmektedir. Bunun yanı sıra hediye alımlarından kaynaklı piyasada satışlar artmaktadır. Ki Sevgililer Günü gibi tayin edilen kimi günlerin altında alışveriş için bahane ortamı hazırlamak ve insanlara para harcatmak gibi bir saik olduğunu kimse inkar edemez.
Aslında 14 Şubat'ın bir Hıristiyan Azize dayanılarak Sevgililer Günü ilan edilmesi deyip tarihi derinliğine inmezsek konuyu da eksik bırakmış oluruz. Zira Şubat ayının Sevgili ve aşk ile ilgisi Aziz Valentinus'dan da önce antik çağlara dayanmaktadır. Öyle ki, Antik Yunan takvimlerinde, Ocak ayı ortası ile Şubat ayı ortasının arasında kalan zaman Gamelyon ayı olarak adlandırılmıştı ve Zeus ile Hera'nın kutsal evliliğine adanmıştı. Antik Roma'da 15 Şubat, bereket tanrısı Lupercus'un onuruna, Lupercalia günü olarak kutlanmaktaydı. Bu günde, Lupercus'un din adamları tanrıya keçi kurban ederlerdi. Daha sonra kafalarının üstüne koydukları bir parça keçi derisi ile Lupercus'u simgeleyerek, Roma sokaklarında koşturup, karşılaştıkları herkese dokunurlardı. Genç kızlar gönüllü olarak ileri atılır ve bereket tanrısının dokunuşundan paylarını almaya çabalarlardı. İnanışa göre bu dokunuş sayesinde doğurganlıkları kolaylaşacaktı. Lupercalia bayramının arifesi olan 14 Şubat'ta genç erkeklerin genç kızların isimleri yazlı kura çekerek bayram boyunca 'çift' olma alışkanlığı vardı. Daha sonraları 469'da Papa bu gayri-Hıristiyan bayramını yasaklayarak sadece kura çekilişine izin verdi.
Ayrıca 14 Şubat Romalılar için de önemli bir gündü. Çünkü bugünde Roma tanrı ve tanrıçalarının kraliçesi olan Juno'ya saygıdan ötürü tatil yapılırdı. Juno ayrıca Roma halkı tarafından kadınlık ve evlilik tanrıçasıydı. Bugünü takip eden günde yani 15 Şubatta ise Lupercalia bayramı başlıyordu. Lupercalia bayramında genç kızlar isimlerini kağıtlara yazıp kavanozlara koyuyordu. genç erkekler de bu kavanozlardan kağıtları çekiyordu. Kim hangi ismi çekmişse o kız bayram boyunca onun partneri oluyor, ardından evlilik geliyordu. Roma İmparatoru II. Cladius (Kıladyus) Romalı erkeklerin aşklarından ötürü askerliği terk ettikleri gerekçesiyle tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı. Ama Aziz Valentinus, gizlice nikah kıymaya devam edip imparatora karşı geldi. II. Cladius (Kıladyus) da onu öldürttü.
Affınıza sığınarak sizlere bu bilgileri aktardık. Amacımız sizlere günümüzde masum gösterilmeye çalışılan Sevgililer Günü'nün Romalı tanrı ve tanrıçalara, sapkın bayramlara ve Hıristiyan Azizlerine kadar giden bir temeli olduğunu göstermeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Zira günümüzde bu gibi gün ve kutlamalardan nehy etmeye çalışılan davetçilere söylenen şey şudur; "Ne var bunda? Birbirini seven insanlar hediyeleşip masum bir kutlama yapıyor. O kadar da bağnaz olmamak gerek!"
Evet aynen böyle ya da bu manaya gelen sözlerle böylesi gün ve kutlamalar meşrulaştırılmak, doğallaştırılmak isteniyor. Ama biz, bizi izleyen, takip eden, kulak veren herkesle kardeş olmamız hesabıyla ihtar etmeyi borç bildik.