Tekeli gözaltında uğradığı insanlık dışı zulmü anlattı
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tekeli, "Her hakkımı istediğimde, büyükelçi ve avukatla görüşmek istediğimde daha kötü şartlara koydular. Çırılçıplak soydular, kelepçeli bir şekilde buz gibi bir odada beklettiler." dedi.
İSTANBUL - İşgalci İsrail'de 15 Ocak'tan beri askeri cezaevinde tutulan ve bugün serbest bırakılan Tekeli, gözaltında yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
İstanbul'dan hukukçulardan oluşan bir heyetle Filistin'e gittiklerini belirten Tekeli, Filistin hakim ve savcılarıyla beraber atölye çalışmaları yaptıklarını söyledi. Çalışmanın ardından birkaç gün daha orada kaldıklarını ve Kudüs'te Mescid-i Aksa ve diğer yerleri ziyaret ettiklerini ifade eden Tekeli, dönüş yolunda, Telaviv'de uçağa binmek üzereyken gözaltına alındığını anlattı.
Tekeli, işgalci İsrail polisinin kendisini gözaltına aldıktan sonra 2,5 saat sorguladığını ifada ederek, "Sizi göndermeyeceğiz. Siz burada bizimle beraber kalacaksınız' dediler. Sorguladılar, sonrasında günü, ayı, tarihi, hatırlamıyorum." diye konuştu.
"Binlerce soru sordular"
Yaklaşık bir aydır sorgusunun devam ettiğine dikkati çeken Tekeli, "Binlerce soru sordular. İlk 2 gün 'bildiklerini anlat' dediler. Ben hiçbir şey anlatmadım. Daha sonra resimlerden, Whatsapptan, bir Facebook`tan ve daha başka yerlerden, hayatımda görmediğim, bilmediğim benimle ilgili, başkalarıyla ilgili resimler getirdiler ve 'anlat' demeye başladılar. En başta Cumhurbaşkanımızla ilgili fotoğraflar, ondan sonra devlet yetkilileriyle ilgili, sonra üyesi olduğum Uluslararası Hukukçular Birliği ile ilgi fotoğraflar ve benim seyahatlerimle ilgili iş seferlerimle ilgili ve Türkiye Cumhuriyeti adına bazı ülkelere görevlendirmeye gitmiştim, orada yaptığım görüşmelerle ilgili fotoğraflar koydular." diye konuştu.
Kendisi için en büyük işkencenin gözaltında tutulduğu odalar olduğuna vurgu yapan Tekeli, şunları anlattı:
"Odalarda sırtınızı dayayamıyorsunuz, çünkü berbat sıvalanmış. Elinizden ve ayaklarınızdan kelepçelisiniz, doğrulamıyorsunuz. 'Kelepçe ayağımı sıkıyor' diyorum adama, 'gevşeteyim' diyor, daha basıp sıkıyor. Çıtçıtı daha da daraltıyor ve beni yürütüyor. Ellerim ayaklarım birbirine bağlı. 'Doğrulamıyorum' diyorum daha da küçültüyor, iki büklüm şekle getiriyor. Verdikleri yemeklerin ne yemeği olduğunu bilmiyorum. 16-17 tane insan sürekli gelerek aynı soruları tekrar tekrar soruyor. Gözlerim kapalıydı ve sürekli oradan oraya götürüyorlar. Yanımda bağırtılar, çağırtılar, hayvan sesleri, işkence ediliyormuş sesleri vardı. Geçmişime, tarihimize, Türkiye'deki insanlara küfrediyorlar."
"2-3 defa bayıldım"
Tekeli, her hakkını istediğinde daha kötü şartlarla karşılaştığını belirterek, şöyle devam etti:
"Her hakkımı istediğimde, büyükelçi ve avukatla görüşmek istediğimde daha kötü ve daha kötü şartlara koydular. En son koydukları odada çırılçıplak soydular beni, kelepçeli bir şekilde buz gibi bir odada beklettiler. Son 3-5 günde Kur'an-ı Kerim verdiler. Ancak beni başka odalara aldıklarında Kur'an-ı Kerim'i getirmiyorlardı. Tekrar getirip başka odaya naklediyorlar. VIP dedikleri bir oda varmış, 'seni VIP'e alacağız' dediler. VIP denince güzel bir oda sandım. VIP odası buzdolabı gibi. Oradaki esirler buraya 'buzdolabı, sellace' diyorlar. Affedersiniz idrarınızı tutmanız mümkün değil. Karnınız, idrar yollarınız ağrıyor. Boğazımdan 4-5 balgam geldi. 2-3 defa bayıldım. Bir gün yorulmuştum, saatlerce sorgulama yapmışlardı. Yaklaşık 16-17 tane iyi polis-kötü polis. En son bana iğne yaparlarken gördüm. Ne yapıyorsunuz demeye kalmadı iğne yaptılar, ağzımın içinde kalktığımda iki tane hap vardı. Ondan sonra hiçbir meseleye odaklanamadım. Hangi gün olduğunu bilmiyorum ama yine iğne yaptılar. 'Yok' dedim, 'yapmamız lazım' dediler iğne yaptılar. Ağzımda 4 tane daha hap vardı. Yutmak istemedim ama bayağı hırpaladılar. 'Hastasın, iyi olasın diye bunları veriyoruz' dediler."
Tekeli, gözaltına alındıktan sonra çıkabileceğini hiç düşünmediğini ve işgalci İsrail polisinin her geçen gün üstündeki baskıyı arttırdığını, casuslukla suçlandığı söyledi.
İki gün önce üzerindeki baskının daha da arttığını vurgulayan Tekeli, "Dün değil önceki gün baskıyı iyice arttırdılar. Bir odaya koydular. Gözlerimi açtığımda burası kabir dedim. Yanımda Filistinli olduğunu söyleyen bir adam vardı. 'Bura artık son. Bundan sonra ya müebbet ya da ağırlaştırılmış müebbet, bundan sonra çıkış yok' dedi. Allah affetsin 'Yarabbi ben niye buradayım' diye birkaç sefer söyledim. Sonra Rabb'imin bir yardımı oldu, Allah bir esenlik verdi." ifadelerini kullandı.
Gözaltında kaldığı süre boyunca sürekli farklı yerlere nakledildiğini dile getiren Tekeli, "Bir gün gözlerimi bağlayıp bir yere götürdüler. Sen artık buradan çıkamazsın dediler. 'Meccube' dedikleri bir yermiş. Oraya gittim. Yüzleri, elleri acayip adamlar vardı. 'Filistinli' diyorlardı ama benim kalbimde Filistinli olduklarına dair bir şüphe vardı. Her biri ikişer paket sigara içti yanımda. Yanında sigara içilmesine dahi dayanamayan bir adamım ama bunlar yanımda bir günde 12 paket sigara içtiler. Bir tanesi gelip, 'eğer benim sorularıma cevap verip, dediklerimi yaparsan, buranın çavuşuyum seni sigara içilmeyen bölüme alacağım.' diyordu." şeklinde konuştu.
"Uyanık olalım"
Tekeli, sözlerini şöyle tamamladı:
"Anlatılamayacak şeyler yaptılar. Allah-u Teala onları dünyada da ahirette de muvaffak etmesin. Müslümanlar olarak biz hala oyundayız. Herkes kendi cemaatini, grubunu kurtarmaya çalışıyor. Ama bu alçaklar, bizi tek bir millet ve tek bir ümmet olarak görüyor. Bizi asla sevmiyorlar. Allah, Müslümanlara tevhidi nasip etsin. Müslümanları kendi rızasına uygun yaşamayı nasip etsin. Müslümanlardan duasını istiyorum. Uyanık olalım, adamlar bizim batmamızı ve yok olmamızı istiyor. Devlet ve millet olarak Kudüs duruşumuzdan dolayı çok muzdaripler. Whatsapplarımız, dijital ortama girmiş olduğumuz hiçbir şeyimiz gizli değil."