• DOLAR 34.64
  • EURO 36.49
  • ALTIN 2929.458
  • ...
Yakınlarının dilinden Şehit Selami Yurdan
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

1966 yılında Ağrının Patnos ilçesinde doğan Şehit Selami Yurdan, Aslen Bitlis'in Yako köyünden. 6 kardeşin 3'üncüsü olarak dünyaya gelir

İlkokulu Patnos'ta okuyan Selami 1978 yılında ailesiyle beraber İstanbul'a taşınırlar. Önce Küçükçekmece Kanarya semtinde ardından 1980 yılında Fatih ilçesine yerleşirler. Fatih'e yerleşmelerinin hemen ardından 12 Eylül darbesi gerçekleşir.

"Nerede bir Müslümanın sorun ve sıkıntı varsa Selami oraya koşardı"

Şehidi anlatan ağabeyi Recai Yurdan 20'ye yakın şehit arkadaşı olduğunu,  bunlardan birisinin de kendi kardeşi ve dava arkadaşı olan şehit Selami Yurdan olduğunu söyledi.

Kardeşi Selami'nin 1985 yılından sonra tevhidi bir bilince sahip olduğunu söyleyen Recai Yurdan, "Selami, iş hayatında da başarılı bir insandı. Kendisine ait ev ve arabası vardı. Nerede bir Müslümanın sorun ve sıkıntı varsa Selami oraya koşardı. Hastaları ziyaret eder, ihtiyacı olana ilaç alır ve onların ihtiyaçlarını giderirdi." ifadelerini kullandı.

Şehidin en önemli özelliğinin söz ve eylemin bütünlüğünün hayatında esas alması olduğunu söyleyen ağabey Recai Yurdan, bu vasfın bir mümin için çok önemli olduğunu söyledi.

"Dünya kelamını konuşmayı bırakır ve sadece 'İnna lillahi ve inna ileyhi raciun' demeye başlar"

Şehid Selami'nin kendisi için özel bir elbise diktirdikten sonra Bosna'ya gitmeye karar verdiğini ve giderken de diktirdiği elbisenin kefeni olması için kendilerinden dua talep ettiğini belirten Yurdan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bosna'da komutanlar, Selami ve arkadaşlarının karargâhta nöbet tutmalarını ister ama Selami ısrarla cephede savaşmak istediğini söyler. Israrlara dayanamayan komutan kabul eder. Selami vasiyet yapar ve 'şayet şehit olursam Osmanlıdan kalan Hacı Ali Begoviç camisinin bahçesine defnedin beni' der. Sonra da Beyazıt'ta kendisi için gıyabi cenaze namazı kılınmasını ve özel eşyalarının ailesine teslim edilmesini ister. Cephede, dünya kelamını konuşmayı bırakır ve sadece " İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" demeye başlar. Görgü tanıklarından dinledik. Yaylım ateşine maruz kalırlar. O anda Selami'den Allah-u Ekber sesi duyulur. 6 kez tekrarlar bunu ve son sözü bu olur. Allah duasını kabul etti ve o elbise şehidin kefeni oldu."

"Biz Müslümanız ve ümmetin kurtuluşu ve vahdeti için savaşıyoruz "

Türkiye'de Şehadet haberini ilk kendisinin aldığını ve sonrasında birkaç arkadaşı ile birlikte babasına giderek Selami'nin şehadet haberini kendisine verdiğini söyleyen Yurdan şöyle konuştu:

"Babam şehadetini duyduğunda şükür secdesine kapandı. Annem de çok metanetli durdu. Şehadetinin ardından PKk'li olan akrabalarımız, "Bizim davamız dururken siz nelerle uğraşıyorsunuz" diyerek bizleri kınamışlardı. Babam ise onların bu tavrına karşı çok net ve sert bir şekilde tepki göstermiş, Müslümana yakışan bir tavırla, 'Biz Müslümanız. Ne Kürtlük için ne milliyetçilik için ne de Boşnaklar için savaşırız. Bizim davamız Allah'ın davası, biz ümmetin kurtuluşu ve vahdeti için savaşıyoruz "diye cevap vermişti. Babam, Beyazıt Meydanında kılınan gıyabi cenaze namazında tarihi bir konuşma yaptı ve şöyle demişti: 'Değil 5 oğlum 500 başım olsa Allah için vermeye hazırım."

" Bu durum aslında Selami'nin insanlara verdiği değeri ortaya koyuyordu"

1987 yılından Fatih sohbet kıraathanesinde Şehid Selami ile tanıştıklarını söyleyen Hakan Ece, Şehid Selami'nin çok iyi bir arkadaş olduğunu söyleyerek, "Selami, haftada bir kez beni iş yerimde görmese mutlaka evime gelirdi. Acaba bir şey mi oldu, hastamı diye merak ederdi. Ayağımda ki aksamadan dolayı Şehid çok üzülürdü. Kendisi ayakkabı işiyle uğraşıyordu ve bir gece bana özel bir ayakkabı yaparak sürpriz yapmıştı. Bu Hareketi beni çok etkilemişti. Bu durum aslında Selami'nin insanlara verdiği değeri ortaya koyuyordu." ifadeleri kullandı.

"İçimde öyle bir his var ki sanki bu sefer geri dönmeyeceksin"

Şehid Selami'nin Bosna'ya gideceği zaman kendisiyle görüşüp helalleştiğini söyleyen Ece, Şehid Selami ile olan son görüşmesini şöyle anlattı:

"Bu sefer Selami'ye ben sürpriz yapacaktım. Sarayburnu'nda görüşüp helalleştik. Eczaneden biriken ve satmadığımız bazı gerekli ilaçlar vardı. Bu ilaçları çantaya doldurup kendisine götürdüm. Kendisine, 'Selami, içimde öyle bir his var ki sanki bu sefer geri dönmeyeceksin.' dedim. O da bana sarıldı ve 'inşallah gelmem' demişti. Birkaç ay sonra, eczanede otururken şehadet haberini aldım. Çok üzülmüş ve ağlamıştım. Selami, ümmet bilincine sahip iyi bir dost idi. Allah ona rahmet etsin, mekânını cennet olsun. Bizi de onun şefaatine nail eylesin." (Nizamettin Aşkin- İLKHA)










 

Bu haberler de ilginizi çekebilir