Hizbullah Lideri Gümüş`ten Anlamlı Mesaj
Hizbullah lideri Edip Gümüş, yakın zamanda hayatını kaybeden Abdulkadir Sarıağaç başta olmak üzere Hakk`a yürümüş diğer vefat edenler için anlamlı bir mesaj yayınladı.
İŞTE HABER AJANSLARINA MAİL İLE GÖNDERİLEN HİZBULLAH LİDERİ EDİP GÜMÜŞ`ÜN KALEME ALDIĞI MESAJI
-AHİDLERİNE SADAKAT GÖSTERENLERİN ARDINDAN BİR MUHASEBE-İ NEFİS-
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a (cc) mahsustur. Salat ve selam Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’e, âline, ashabına ve kıyamete kadar O’nun sünnetine ittiba eden Müslümanların üzerine olsun.
“Müminlerden Allah’a verdikleri ahdi yerine getiren erler vardır. Onlardan kimi adağını yerine getirmiş, kimi de beklemektedir. Onlar kesinlikle (sözlerini) değiştirmemişlerdir." (Ahzab: 23)
Mümin olmanın en belirgin özelliği, kuşkusuz sadakattir. İmandan sonra yapılması gereken en önemli şey, son nefese kadar iman çizgisi üzerinde sabit kalmaktır. Bu, Allah (cc)’a verilen ahde bağlılığın bir nişanesidir. İmanla beraber, zorlu imtihanlardan geçileceği muhakkaktır. Bir taraftan İslam düşmanlarıyla mücadele edilirken, diğer taraftan da şeytan ve dostlarının ifsadına karşı güçlü bir mukavemet sergilenmeye çalışılır. Bu imtihanlar, bazen o kadar çetin olur ki, sabretmekte numune-i imtisal olan peygamberler bile zorlanmış, Allah (cc)’ın yardımına sarılmışlardır.
Nice yiğit görünen insan, mücadele süreci içinde mecalsiz kalmış, mücadele saflarının dışına savrulup gitmiştir. Muhacir ve Ensar’dan en seçkin olanların da aralarında bulunduğu bir topluluğun, karşılaşmış oldukları çetin imtihan neticesinde nasıl dağıldıklarını, Al-i İmran Suresi’nde geçen ayetlerden öğrenmiş bulunmaktayız. Dünyaya meyleden bir avuç Müslümanın işlemiş oldukları hatadan dolayı işlerin tersine döndüğüne, Müslümanların zafere doğru ilerlerken birden hezimetin en acı yüzüyle karşılaştıklarına şahit olmaktayız.
Günümüz mücadelesinin de kendisine has zorlukları vardır. Zulmün, haramın ve hayâsızlığın zirvede olduğu bir dünyada, mücadele yolunda sabır ve sebatla ilerlemek, avuçta ateşten bir kor tutmak kadar acı ve sıkıntılıdır. Mücadelenin bütün bu zorluklarıyla beraber, Allah (cc)’a verdikleri söze sadakat gösteren, bu uğurda ruhunu ve evlatlarının pak bedenlerini kurban veren ve vermeye hazır olan nice yiğit erkek ve kadınlar vardır. Her biri, günümüzün birer Yasir’i, Hamza’sı, Ebu Talha’sı, Sümeyye’si ve Nesibe’sidir. “Müminlerden Allah’a verdikleri ahdi yerine getiren erler vardır. Onlardan kimi adağını yerine getirmiş, kimi de beklemektedir. Onlar kesinlikle (sözlerini) değiştirmemişlerdir” ayeti kerimesi, sanki onlar hakkında nazil olmuştur. Çünkü onlar, ayeti kerimede zikri geçen bütün vasıfları üzerlerinde taşımaktadırlar.
Abdulkadir Sarıağaç amca, adağını yerine getirdi ve inşallah alnı ak olarak Rabbinin huzuruna çıktı. İnanıyoruz ki, “Rabbi ondan razı, o da Rabbinden razı olmuştur.” Güzel insan! Sen, mücadele sürecinde sebat ve kararlılığınla seni tanıyan Müslümanların medar–ı iftiharı oldun. Dört tane nazenin gülünü Rabbine kurban sundun. Onların her biri, birer Ali, Hamza, Halit, Musab’tı. Müslümanlar üzerine belaların boşaldığı ve Müslümanların bir bir şehit düştüğü, binlercesinin zindanlara atıldığı ve polisin gözaltı sürecinden geçtiği bir zamanda sen: “Oğullarım! bugün, yiğit önderlerimizin, fedakâr ve ihlaslı kardeşlerinizin davasını omuzlama günüdür. Eğer onların geride bıraktığı davaya sarılmaz ve bu uğurda şehit olmazsanız, hakkımı size helal etmiyorum” diyordun. Şüphesiz, evlatların da senin gibi sadakat sahibi idiler. Onlar, babalarının vasiyetini canlarını vererek yerine getirdiler. Kahraman Sarıağaç ailesi! Sizin sadakatiniz ve fedakârlığınız hep tarafımızdan yâd edilecek ve bizlere olan örnekliğiniz devam edecektir. Her Müslüman babanın, sana imrendiğine inanıyorum. Yavrularınla Firdevslerde buluşup -Rabbimizin lütfuyla- mesrur olmanızı niyaz ediyorum.
Seyda Molla Yakup da, müstakim çizgisinde en küçük bir sapma göstermeden son nefesine kadar dava arkadaşlarına hep moral oldu, destek verdi. Muhterem Seyda! Senin gerçek bir âlim olduğuna, önümüzde hep güneş gibi parladığına şahitlik ederiz. Âlimlik kisvesi altında, insanların saptırıldığı bir toplumda sen, Peygamber (sav)’in gerçek varisi oldun. Müslümanların dertleriyle dertlendin. Mecalsiz kalan insanların elinden tutup, mücadele yolunda yürümelerini sağlamaya çalıştın. Her zaman ve ortamda Kur’an dersi verdin. Hakkı anlattın, hakkı yaptın, hakkı yaptırdın. Son nefesine kadar mücadeleden bir an olsun geri durmadın. Bu hal üzere Rabbinin davetine icabet ettin. Bir alim olarak hayattayken insanlara nasıl örnek ve yol gösterici olduysan, vefatından sonra da bırakmış olduğun mücadele mirası, yeni nesil için bir örnek olacaktır inşaallah.
Sizin, geride bırakmış olduğunuz bu aziz davaya, genç - yaşlı, kadın - erkek bir bütün olarak sarılıp, hedefine doğru götürme konusundaki irade ve kararlığımız tamdır. Peygamberlere komşu olmanızı Rabbimizden niyaz ediyoruz.
Rana teyze, günümüzün Ümmü Seleme’si oldu. Zindanlar, onun hicret yurduydu. O güzel evladını, sadık evladını, ihlaslı evladını bir an olsun yalnız bırakmadı. Amansız hastalığın pençesinde can çekişirken bile, onun hasretiyle hep kıvrandı. Sen, hepimizin annesiydin. Uzun yıllar cezaevinde yatan yavruna hep sabır ve metanet tavsiye ederdin. Bütün zorluklara göğüs gererek en küçük bir gevşeklik emaresi göstermedin. Hep metin durdun ve derken Rabbine, “Radiyeten merdiyyeh” olarak döndün. İnanıyor ve diliyoruz ki, Rabbin seni cennetinde konuk edecektir.
Bu vesileyle bütün yaşlı sağ ve vefat etmiş seydaları, amcaları, dayıları, anneleri, teyzeleri ve şehitlerimizi minnetle anıyor ve yollarından sapmayacağımızı taahhüt ediyoruz. Zindanlarda ve en zor dönemlerimizde bizi dualarından mahrum etmediklerini ve moral verdiklerini hiç unutmuyoruz. Onların yavruları ve aileleri, hep bizlerin en azizleri olacaklardır. Onların miraslarını, en hassas şekilde koruma gayreti içinde olacağız. Evlatlarının, babalarına layık olmaları için, her türlü imkânımızı seferber edeceğiz. Aziz şehitlerimizin evlatlarının, izzetle babalarının yolunda yürüyeceklerine yakinen inanmaktayız.
Tutuklu ve muhacir olan kardeşlerimiz için sabır ve sebat niyaz ediyoruz. Hepsini hasret ve muhabbetle kucaklıyorum. Bizleri dualarından mahrum etmemelerini diliyorum. Şehit ailelerini, tutuklu, muhacir ve ailelerini ihmal etmenin Rabbimizin bizleri ihmal etmesi, onlardan yüz çevirmenin Rabbimizin bizlere yüz çevirmesi anlamına geldiği inancını taşımaktayız. Rabbimden dileğim, onlara karşı sorumluluğumuzu en güzel şekilde yerine getirmek için bizlere imkan hazırlamasıdır. Aile ve çocuklarımızı muhafaza için imkanlarımız dahilinde bütün varlığımızı seferber edeceğiz, onları asla şeytan ve dostlarına terk etmeyeceğiz. Onları hep, başımıza taç edeceğiz inşallah.
Mücadele hayatımız boyunca Rabbimizin rahmet ve inayet elini, hep hissettik ve gördük. İnanıyoruz ki Rabbimiz, bizlerin eliyle birçok güzel ve hayırlı işler gerçekleştirecektir. Abdulkadir amca, Molla Yakup, Rana teyze ve diğer tüm seydalarımızın, amcalarımızın, dayılarımızın, annelerimizin, teyzelerimizin, yiğitlerimizin ve evlatlarımızın davası yerde kalmayacaktır inşallah.
İslami mücadele yolunda izzetle yürüyen, İslam düşmanlarına boyun eğmeyen ve bu duruşunu muhafaza eden Müslümanlara, meleklerin imrendiğine ve onların başarısı için hep dua ettiğine inanıyoruz. Mücadele yolundaki zorluklar karşısında gevşek düşen ve mücadeleyi sürdürme azmini gösteremeyen insanların da, kararlı ve azimli Müslümanların bereketiyle ayağa kalkacaklarını ve içine düştükleri halden bir an önce kurtulacaklarını ümit ediyoruz. “Her insan, öldüğü hal üzere dirilecektir.” Allah (cc)’ın razı olmadığı bir hal üzere ölmemek için, bir bütün olarak hayırlara sarılma konusunda, aceleci olmamız gerekmektedir. Azmimizi daha bir pekiştirip, Allah’ın (cc) dinine ve Müslümanlara en güzel bir şekilde hizmet için aziz davaya sarılma zamanıdır.
Rabbim, kalplerimizi ve ayaklarımızı mücadele yolunda sabit tutsun, bizlere başarılar ve zaferler lütfetsin. İş yapan kardeşlerimizi korusun, gevşeyen kardeşlerimizi gayrete getirsin, uzaklaşmış kardeşlerimizi hizmetin içine soksun. Vefat edenlerimizin kabirlerini cennet bahçelerinden bir bahçe kılsın ve bizleri cennetlerinde yan yana getirsin.
Allah (cc)’a emanet olun. Allah yar ve yardımcımız olsun. Bizi dualarınızdan mahrum etmeyin.
Kardeşiniz, Edip GÜMÜŞ