Hekimler örgütü TTB'nin siyasallaşma adımları
Hekimlik mesleği ve üyelerinin haklarını korumak adına çalıştığını iddia eden Türk Tabipleri Birliğinin son zamanlardaki açıklamaları, "TTB, PKK/HDP ile aynı çizgide." yorumlarını beraberinde getiriyor.
1953 yılında İstanbul'da kurulan Türk Tabipleri Birliği (TTB), TSK'nın 20 Ocak'ta Suriye'nin Halep iline bağlı Afrin ilçesinde PKK/PYD'ye yönelik başlattığı harekâtla ilgili yaptığı skandal açıklamayla gündeme geldi.
Geçmiş zamanlarda da yaptığı açıklamalarda adeta PKK/HDP propagandacılığına soyunan TTB, 24 Ocak'ta "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" başlığıyla internet sitesinde yayımladığı açıklama nedeniyle tepkileri üzerine çekmeyi başardı.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 26 Ocak'ta yaptığı konuşmada, TTB için "Bu beyefendiler bugüne kadar hiçbir zaman yerli ve milli olmadılar." demişti.
"Bu terörist sevicilerin bugüne kadar barışa evet dediklerini duymadık"
TTB'ye "terörist seviciler" nitelemesi yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söylemişti: "Bazı kesimler bunu iyi duysunlar. Sözde Türk Tabipleri Birliği gibi bir kesim 'Savaşa hayır' diye kampanya yürütmek istiyor. Bu terörist sevicilerin bugüne kadar barışa evet dediklerini duymadık. Bunlar bugüne kadar güneydoğuda, doğuda, vatandaşlarım şehit edildi. İçeride olan terör uygulayıcılarına yönelik en ufak açıklama duyduk mu? Duymadık. Bunlar bu işin içindeler. Kandil'e kadar gidip, ondan sonra yazdıkları kitaplarla kendilerine kaynak temin etmeye çalışanların teröristlerin karşısında dikildiklerini duymadık."
Birlik hakkında suç duyurusunda bulunan İçişleri Bakanlığı, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, TTB'nin açıklamasında Afrin operasyonuyla ilgili "savaş" değerlendirmesi yapmasının, Türkiye'ye saldırılarda bulunanlar dışında kimseye yararının olmadığını belirtti.
"TTB, terör örgütünün faaliyetlerini meşru gösteren açıklama yaptı"
Söz konusu açıklamanın karşılık bulamadığının bildirildiği açıklamada, kamu kurumu niteliğindeki TTB'nin merkez konseyi üyesi şüphelilerin, görevlerini kötüye kullanarak, PKK/PYD'nin faaliyetlerini meşru gösteren, halkı kin ve düşmanlığa sevk eden bir açıklama yaptıkları kaydedildi.
65 ilde yerel örgütlenmesi olan TTB'yi bu eleştirilerin hedefine koyan sadece Afrin harekâtıyla ilgili skandal açıklaması değil.
TTB, hekimlik mesleği ve üyelerinin maddi ve manevi haklarını korumak amacıyla kurulduğunu iddia ediyor. Suçu işleyen kişilere göre açıklama yapan Birlik'in, söz konusu sol kesim ya da PKK/HDP olunca ağzını bıçak açmıyor.
Türkiye'de Gezi olayları, Kobani bahaneli 6-8 Ekim katliamı ve FETÖ'nün 15 Temmuz işgal girişimi gibi önemli birçok hadise yaşandı.
Bunlarla ilgili açıklama yapmayan ya da yapsa bile savaş çığırtkanlığı yapanları savunan TTB, çocukları dağa kaçırıldığı için Diyarbakır'da günlerce oturma eylemi yapan anneleri görmezden geldi. Sağlık çalışanları, öğretmenler ve iş adamları dağa kaçırılırken sessizliğini muhafaza etti.
Hatırlanacağı üzere, 2015'te Kulp ilçesinden Diyarbakır'a giderken yol kesen PKK'lileri görünce kaçmaya çalışan Doktor Abdullah Biroğlu, örgüt mensuplarının açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmişti.
Konuyla ilgili açıklama yapan TTB, "Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde görevli meslektaşımız Doktor Abdullah Biroğul, kendi aracıyla seyir halinde iken uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir." dedi ancak PKK'ye tek laf etmedi, örgütün ismini dahi anmadı.
Bunun gibi örnekleri saymak mümkün. Van'da özel bir hastanenin ortaklarından olan ve aynı hastanede görev yapan Doktor N. Ö, PKK tarafından kaçırıldıktan sonra 12 Ağustos 2014'te serbest bırakılmıştı.
10 Temmuz 2011 tarihinde yol kesen PKK'liler tarafından 2 askerle birlikte kaçırılan Bingöl'ün Genç ilçesindeki devlet hastanesinde görevli sağlık memuru Aytekin Turhan Uz (32) serbest bırakılmıştı.
24 Temmuz 2015'te Erzurum'un Tekman ilçesi kırsalında PKK'liler, asılsız ihbarda bulunup, olay yerine sevk edilen ambulansın yolunu kesti. Ambulansla birlikte 3 sağlık görevlisini kaçıran PKK, sağlık çalışanlarını serbest bırakmıştı.
12 Temmuz 2017 tarihinde Tunceli-Pülümür Karayolu'nun 25'inci kilometresinde Pülümür Çayı kenarında bir erkeğe ait olduğu anlaşılan ceset bulunmuştu. Yapılan incelemelerde cesedin, 16 Haziran 2017 tarihinde PKK tarafından kaçırılan Öğretmen Necmettin Yılmaz'a ait olduğu kesinlik kazanmıştı. Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde görev yaparken memleketi Gümüşhane'ye gitmek üzere yola çıkan ve PKK tarafından aracı yakıldıktan sonra kaçırılan Yılmaz'ın, olaydan birkaç saat sonra başından silahla vurularak katledildiği ortaya çıkmıştı.
Her platformda hekimlik mesleğinin çıkarını dile getirmek ve mesleğin, üyelerinin maddi, manevi haklarını korumak için kurulduğunu ileri süren Türkiye Tabipleri Birliği, söz konusu PKK/HDP olunca bu hakları korumak adına harekete geçmedi.
Bu durumdan rahatsız olan birçok doktor, TTB'den istifa ediyor ve istifa edenlerin sayısı günden güne artıyor.
İstifaların ardında yatan sebebi, TTB'nin son zamanlarda siyasallaşarak HDP çizgisine kayması ve PKK savunuculuğu yapması oluşturuyor.
"TTB, PKK/HDP ile aynı çizgide. Yaptıkları açıklamalar örgütü savunmaktan öteye geçmiyor. Doktorları, sağlık çalışanlarını savunmayan TTB, mesele örgütün menfaati olunca sonuna kadar sesini yükseltiyor." yorumları artık daha net duyuluyor.
TTB'nin eylemlerine sadece DİSK ve KESK'in destek vermesi ise üzerinde düşünülmesi gereken başka bir konu olarak karşımıza çıkıyor. (Hamza Adiyaman - İLKHA)