• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Kuşların Filleri Yeneceğine İman
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

   Habeşistan`ın (bu günkü adı Etiyopya olan ülke) eyaleti mesabesindeki Yemen`in o zamanki  kralı Ebrehe, Kabe`nin dini ve ekonomik gücünü kıskanıp başkent San`a`da Külleys adında bir kilise yaptırdı. İnsanları buraya ibadete çağırdı. Fakat kimse onun yaptırdığı bu mabede teveccüh göstermeyince o da sinirlendi ve Kabe`yi yıkmak için bir ordu hazırlattı. Ordu yola çıktığında Himyer liderlerinden Zu Nefer,  Ebrehe ile savaştı. Fakat yenildi. Biraz daha ilerleyince Hasam kabilesinden Nüfeyl, Ebrehe`nin ordusuyla savaştı. Fakat o da yenildi. Bu iki kabile Kabe`nin mukaddesatı için savaşmış, onun için kan dökmüşlerdi. Ordu Taif`e ulaştığında Taifliler ona itaat ettiler. Ebu Riğal adında azatlı kölelerini,  Kabe`nin yolunu göstermesi için onlarla beraber gönderdiler. Fakat bu adam Kabe`ye varmadan öldü. Yaptığı bu işten dolayı kabri taşlananlar arasına girdi.

    Ebrehe  Harem ahalisinin eşyalarını toplayıp getirmelerini emretti. Getirilen mallar arasında Abdulmuttalib`in iki yüz devesi de vardı. Abdulmuttalib araya aracı koyup Ebrehe ile görüşmeye gitti. Abdulmuttalib iri yapılı ve güzel yüzlüydü. Ebrehe onu görünce tahtından indi ve ona ikramda bulundu. Abdulmuttalib; “ Ey Kral! Sen bana ait malları almışsın onları bana iade et”  deyince Ebrehe: “ Seni gördüğümde beğenmiştim. Fakat böyle deyince gözümden düştün.” Abdulmuttalib: “Niçin?” dedi. Ebrehe: “ Senin ve ecdadının dini, izzeti, şerefi ve sığınağı olan Kabe`yi yıkmaya geldim. Bu konuda konuşmanı beklerken sen kalkmış iki yüz devenden bahsediyorsun!” Abdulmuttalib: “ Ben develerin sahibiyim. Beyt`in de bir sahibi var,  O onu koruyacaktır.” Dedi ve develerini alıp gitti.

    Bu konuşmanın ardından Ebrehe ordusuyla yoluna devam edecekti ki, ordudaki Kabe`yi yıkması için getirdikleri fil olduğu yere çöktü. Bütün uğraşlara rağmen fili yerinden oynatamadılar. Fili Yemen tarafına döndürdüklerinde fil koşuyordu. Fakat Kabe tarafına döndürdüklerinde ise hareket etmiyordu. Fil daha sonra çevredeki bir dağa kaçtı. O sırada Allah batı tarafından sığırcık kuşlarına benzer kuşlar gönderdi. Her bir kuşun ağzında ve ayaklarında birer tane nohut büyüklüğünde taş vardı. Ayette belirtildiği gibi bu taşlar pişmiş tuğladan yapılmıştı ve isabet ettiği herkesi yenilmiş ekine çeviriyordu. Ebrehe`nin ordusu bu şekilde helak oldu. Ebrehe ise geri dönüp kaçarken vücuduna isabet eden bu taş sebebiyle azaları parça parça yere döküldü. Yemen`e varana kadar vücudu bir kuş kadar küçülmüştü. Daha fazla dayanamadı ve öldü.

    Tarihçiler , Peygamber Efendimizin doğumundan hemen önce olan bu olayın, onun risaletinin  delillerinden biri olduğu görüşündedirler. Kureyş her ne kadar Allah`a inanmış olup Kâbe`yi kutsal saysa da onlar müşriklerdi ve puta tapıyorlardı. Yani ehli kitap olan Ebrehe`nin ordusundan daha hayırlı değildiler. Fakat Allah Teala göndereceği peygambere ve Onun tesis edeceği Tevhid dinine bir zemin hazırlamak için Beyt`ini korudu. Bu olay sonrasında Mekke dışındaki Araplar da dahil herkesin Kâbe`ye olan saygıları ve Kureyş`e olan itibarları arttı. Harem`den korkmaya başladılar.

Mabed düşmanlığının simge ismi Ebrehe`dir. İlahi kelam Fil suresinde bize; kuşların filleri yeneceğine iman etmeyi öğütlerken, aynı zamanda bu mukaddes yerin, çağlar boyunca haçlı ve siyonist emellerden emin olacağını da müjdeliyor.

Rabbinin, fil sahiplerine neler yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Onların üzerine sürü sürü kuşlar gönderdi. O kuşlar onların üzerine pişirilmiş tuğladan taşlar atıyorlardı. Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.” (Fil/1-5)

Yararlanılan Kaynaklar:
- Ali Muhammed Sallabi, Siyer-i Nebi )

Büşra Özer

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir