• DOLAR 34.45
  • EURO 36.41
  • ALTIN 2848.202
  • ...
Din Kavramı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Din; itaat, ibadet ve ahlak anlamlarına gelir. Dolayısıyla o, artık bir ahlak ve alışkanlık haline gelmiş sürekli bir itaattir. O yüzden Yüce Allah'ın: 

"Hakîkaten sen büyük bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 4) buyruğundaki "ahlak" kelimesi "din" ile tefsir edilmiştir.

İmam Ahmed, İbn Uyeyne'den, İbn Abbas'ın bunu "büyük bir din (yaşantı) üzeresin" diye tefsir ettiğini rivayet etmiştir.

Aişe'ye Rasûlullah'ın ahlâkı sorulduğunda "Onun ahlakı Kur'an idi" demiştir.

"Din" kelimesinde zelil ve hakir etme, aynı zamanda boyun eğme, itaat etme anlamı vardır. 

O yüzden "din" bazen yüksektekinden alçaktakine olur. 

Örneğin "din tühü fedâne", yani: "onu zelil ettim, boyun eğdi", denilir.

"Din" bazen de düşükten yüksektekine yapılır. "Dintü'llâhe" (Allah'a itaat ettim), "dintü lillahi" (Allah'a itaat ettim),

"Fülânûn lâ yedînu lillâhi dînen" (Filan Allah'a hiçbir hususta itaat etmez), 

"Fülânun lâ yedînüllahe bidîn" (aynı anlam) denilir. 

Bu cümlelerin tümü "dîn" kökünden gelme fiillerden kurulmuştur. 

Şu halde "Dânellahe" (Allah'a din-diyanet etti) nin anlamı: 

"Allah'a itaat etti, O'nu sevdi ve O'ndan korktu" demektir.

"Allah'tan korktu, O'na boyun eğdi, önünde eğildi, emrine girdi, itaat etti" anlamındadır.

"Dini, (itaati) içten kabullenmek" "kulluk" ta olduğu gibi sevgi ve boyun eğmekliği zorunlu kılar. Ama "Dini zahiren kabullenme" de zahiri olarak bir "boyun eğme ve önünde eğilme" olsa da sevgiyi gerektirmez.

Yüce Allah (Fatiha sûresinde) kıyamet gününü "Din günü" diye isimlendirmiştir. Çünkü o, insanların amellerinin karşılığını aldıkları yani iyiliklerinin karşılığında iyi, kötülüklerinin karşılığında kötü muamele gördükleri gündür. 

Din kökünden gelen deyn borç anlamına gelir. Sanki insanlar o gün dünyada verdikleri borçlarını geri alacaklardır. Bu da onların hesaba çekilmelerini ve amellerinin karşılığını görmelerini gerektirir. O yüzden buradaki "din günü" âlimlerce "ödül günü, sorgu günü" diye tefsir edilmiştir.

Yüce Allah: 

"Eğer cezalandırılmayacak iseniz o canı geri döndürsenize" (Vakıa, 86, 87) buyurur. Yani: 

Şayet siz zelil ve hakir konumdaki kullar değilseniz, yaptıklarınızın karşılığını görmeyecekseniz ruhu eski yerine döndürsenize. Bu âyet geniş açıklamaya gereksinim duymaktadır. Çünkü âyet kâfirlerin tekrar dirilmeyi ve sorguya çekilmeyi inkârlarına cevap olarak getirilmiştir. 

Delil delalet ettiği şeyi zorunlu kılar; yani aralarındaki birbirini gerektirme (telâzüm) ilişkisinden dolayı zihin delilden medlule (delilin delâlet ettiği anlama) intikal eder. Çünkü her melzûm (lâzımın gerektirdiği) Lâzımına delalet eder, ama her lâzım melzumuna delalet olmaz.

Âyetin söz konusu mes'eleye delil getirişi şöyledir: 

Onlar tekrar dirilmeyi ve amellerinin karşılığını görmeyi inkâr ettiklerine göre Rabblerini de inkâr ediyorlar, O'nun kudretini, rabbliğini ve hikmet sahibi olduğunu da inkâr ediyorlar demektir. 

Bunlar ya kendileri üzerinde hakim, haklarında tasarruf eden, onları dilediğinde öldürecek dilediğinde diriltecek olan, onlara emreden, yasaklar koyan, iyilerini mükâfatlandıracak, kötülerini cezalandıracak bir Rabblerinin olduğunu kabul edecekler, ya da böylesi bir Rabbi kabul etmeyecekler. 

Eğer o Rabbi kabul ederlerse tekrar diriltilip hesaba çekilmeye (din), emir-nehiy (hayattaki kuralları) dinine ve hesaba çekilme dinine inanmış, onu inkar ederlerse bunları inkar etmiş olurlar. 

Bunlar birileri tarafından yaratılıp gözetim altında olduklarını, haklarında istediği gibi tasarruf eden bir Rabblerinin bulunduğunu inkar etmişlerdir. 

Öyleyse onlar ölüm geldiği vakit onu defetmeye çalışsalar ya; can boğaza dayandığında onu yerine geri döndürseler ya. Bu, ölünün başında toplanmış onun ölümünü izleyen kimselere hitaptır. 

Yani şayet sizin gücünüzün ve tasarruf imkanınız varsa, hükümlerini uygulayan, emirlerini gerçekleştiren bir "güçlünün" ve "hâkimin" kölesi ve mahkumu değilseniz ruhu yerine geri döndürsenize. Bu, bir meydan okumadır. Çünkü tüm insanlar ve cinler bir araya gelseler de bir canı yerine döndürmeye güçlerinin yetmeyeceği açıktır. 

Aman Allah'ım! Bu, yücenin rabbliğine, tekliğine, kullarında dilediği tasarrufta bulunduğuna, kararlarını onlarda dilediği gibi uyguladığına ne büyük delil ne işaret!

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir