• DOLAR 34.466
  • EURO 36.357
  • ALTIN 2868.329
  • ...
Mardin Ovası`nda kuraklık tehlikesi büyüyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Kış mevsimine girilmiş olmasına rağmen uzun süredir yağışların olmamasından dolayı yaşan kuraklık, çiftçileri endişelendiriyor. Mardin Ovası'nda 1 milyon 400 bin dekar ekili alan kuraklık nedeniyle kurumaya yüz tuttu. Kuraklık nedeniyle çiftçiler zor günler geçirirken, tarlalardaki buğday tohumları toprak altında kaldı.

Ekim, kasım, aralık ve ocak aylarında şimdiye kadar düzenli yağış gelmediğini hatırlatan Çağıl Mahallesi (Meşqoqê köyü) çiftçilerinden Ziraat Mühendisi Halil Karahan, "Hala çoğu yerde tohumlar, kuru bir şekilde toprağın altında çimlemeyi bekliyor ve ciddi anlamda bir kuraklık söz konusudur. Önümüzdeki aylarda yağış gelse bile Kızıltepe gibi bir yerde buğday kendini toparlayabilir ama diğer bitkiler kendini toparlamayabilir. Ciddi anlamda da verim düşüklüğüne sebep olabilir." dedi.

"Acilen tedbir eylem planı hazırlanmalı"

Yaşanan kuraklıkla ilgili devletin acil bir tedbir programı hazırlaması gerektiğini vurgulayan Karahan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Öncelikle programda hem suyu getirecek hem sıcaklık ve kuraklığa dayanıklı çeşitli bitkiler olması lazımdır. Bunun yanında üreticinin suyu çok ekonomik harcaması gerekiyor. Ev hanımlarının mutfakta harcadığı sudan tutun tarlada sulama yapan çiftçiye kadar bu konuda herkes üzerine düşeni yapması gerekir. Buna karşın hepimizin tedbir alması lazım. Bu tedbirlerin hepsini aldıktan sonra kâl lisanıyla, hâl nisanıyla ve fiille dua etmemiz lazım. Allah-u Teâlâ'nın hazineleri doludur yeter ki tedbirimizi alıp tevekkül edelim."

"Mısır günah keçisi olmamalı"

Güneydoğu'da mısırın günah keçisi olarak seçildiğini aktaran Karahan, mısır hakkında yanlış bilgilerin bilindiğini söyledi. Karahan, "Mısır fazla tüketilmiyor! Bu yanlış bilgidir. Pamuğun harcadığı toplam su miktarıyla hem buğday hem mısır yetiştirilebilir. Mısır günah keçisi değil. Hatta suyun kısıtlı olduğu yerlerde mısır gibi kuraklığa, sıcaklığa dayanıklı bitkilerin tercih edilmesi lazım. Bölgemizin buna ihtiyacı var. Devletin bunu teşvik etmesi,  çiftçilerin de buna uyması lazım." dedi.

"GAP'ın bitirilmesini talep ediyoruz"

GAP projesinin sona ermesiyle kuraklık riskinin kalmayacağını, bunun için de bir an önce projenin bitirilmesi gerektiğini söyleyen Karahan, şunları söyledi: "Aslında çok acı. 44 yıldır devam eden ve gündemde olan bir GAP projesi var. İnşallah ümit ediyoruz ve bir an önce bitirilmesi için devletten talep ediyoruz. Bu çok ama çok önemli bir proje. Bu biterse bu topraklardaki kuraklık riski kalmaz. Sıcaklık riski kalır; sıcaklıkta dayanıklı bitkiyle çok daha yüksek verimli ve GDO kalıntısı ilaç kalıntısı olmayan ithal ürünler bu ülkeye girmeyecek. Çünkü ülkeye giren mısır bile hepsi GDO'lu. Kabul etmek lazım. Bu, çocuk mamalarından tutun her tarafta kullanılıyor ve Türkiye'de böyle bir denetim  yetersiz."

"Devlet üreticisini desteklemesi ve koruması lazım"

Hükümetin dışarından ürün ithal etmesini yanlış bulduğunu belirten Karahan, hükümetin üreticisini desteklemesi ve koruması gerektiğine dile getirdi.

Karahan, "Bakınız. İthal edilen ürünlerin girdi fiyatlarıyla bizim girdi fiyatlarımız arasında dağlar kadar fark var. Biz çok daha pahalı girdiler kullanıyoruz. Onlar çok daha ucuz girdiler kullanıyor. Onun için onlar 100 dolara satabilir ama ben 100 dolara sattığımda zarardayım. Devletin bu şekilde enflasyonu düşürmek amacıyla ithal ile vatandaşı korkutması, ezdirmesinin kabul edebilecek hiçbir tarafı yoktur. Devlet üreticisini desteklemesi ve koruması lazımdır." diye konuştu.

"İthalden ihraca geçmeliyiz"

Karahan, "Bölgemiz, coğrafyamız gerçekten iklimiyle toprağıyla bulunmaz bir nimettir. Allah-u Teâlâ bizlere bu büyük imkânları vermiş ama biz bilgiyle imkânlarımızla değerlendiremiyorsak inanın Allah-u Teâlâ bizi mesul tutacak ve gelecek nesiller diyecek ki 'bu zenginliğe rağmen, bu imkânlara rağmen bunlar niye değerlendirememişler?' İnanın bunda çok mesulüz. Bir an önce her şeyimizi gözden geçirip bütün dünyaya en kaliteli ürünü ihraç etme durumuna gelmeliyiz." diye belirtti.

"Allah'ın hazineleri doludur, inşallah rahmet yağar ve ekinler kurtulur"

İnsanların birbirlerine merhamet etmediği için rahmetin azaldığını söyleyen Hacı Cemile Bozkuş, insanların şükürsüzlüğünden yakındı.

Bozkuş, "Şükür çok azalmış, artık kimse Allah'a şükretmiyor ve insanlar artık birbirlerine merhamet etmiyor. Buna rağmen yine de Allah, bizlerden rahmetini esirgemiyor. Allah'ın hazineleri doludur. İnşallah rahmet yağar ve ekinler kurtulur diye umut ediyoruz." dedi.

Beşevler Mahallesi çiftçilerinden Abdülhalim Güler de geçen yıllara nazaran bu sene yağışların geciktiğini belirterek, "Normalde ocak ayında yağmur yağıyordu ve ekinler bu zamana kadar yer altında kalmıyordu. Ekinler için biraz geç oldu ama umutluyuz. İnşallah yağmur yağar ve ekinler bir an önce yeşerir." dedi. (M. Salih Keskin, Mehmet Aslan - İLKHA)


































 

Bu haberler de ilginizi çekebilir