Tüberküloz bakterisinin kişi bağışıklığının en zayıf anını kollayarak hastalık yaptığını belirten Diyarbakır SBÜ Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Serdar Polat, "1-7 Ocak Verem Savaş Haftası" dolayısıyla bilgilendirmelerde bulundu.

Veremin geçmişinin çok eskilere gittiğini söyleyen Polat, veremin, kan yoluyla beyne, kalbe, kemiklere, böbreklere yayılma potansiyelinin olduğuna dikkat çekti.

Polat, "Verem, çok eskiden beri var olan, milattan önce 4 binli yıllardan beri insanların baş belası bir mikroptur. Bu mikrobun özelliği, solunum yoluyla nefesle yaşadığımız ortamda başka insanlara bulaşmasıdır. Bundan dolayı veremi kontrol altına almak ve veremi bitirmek imkânsızdır. Çünkü verem mikrobu dirençli bir mikroptur. Uzun süre kendini kapsül haline getirip, kendini dış etkilerden koruyacak bir savunma mekanizması var. Kolay kolay yok olan bir mikrop da değil. Normal antibiyotiklerle ölmeyen bir mikroptur." dedi.

Veremin erken tespiti önemli

Uzun süre öksüren, yorgun ve bitkin olup, kilo alamayanların mutlaka doktora görülmeleri gerektiğini dile getiren Polat, sözlerine şöyle devam etti:

"Uzun süre öksüren, 2-5 ay halsizlik, yorgunluk, kilo alamama gibi şikâyetleri olan, 3 hafta ve daha uzun süren öksürüklerde muhakkak aklınıza verem gelsin. Veremin tanısı çok basit. Röntgen artık her tarafta çekilebilecek bir filmdir. Bir röntgen çekip, balgam tahlili yapılabilir. Balgam, mikroskop altında basit ve ücretsiz bir şekilde incelenebilir. 2-3 saat içinde verem mikrobunun olup olmadığı hemen tespit ediliyor. Önemli olan, doktorun şüphelenip, ona yönelik tahliller yapmasıdır. Verem mikrobu; öksürük, aksırık, konuşma, aynı otobüste seyahat etme, aynı ortamda oturma gibi durumlarda bulaşabiliyor. Bunun için verem ne kadar erken teşhis edilirse o kadar az insana bulaşmış olur."

"AIDS tespit edildikten sonra verem dünyada bir patlama yapıyor"

Veremin, mutlak öldürücü bir hastalık olduğunu bildiren Polat, "Güneş görmeyen ve kalabalık ortamlarda yaşayan insanların vereme yakalanma riski daha fazla vardır. AIDS, bağışıklık sistemini çökerten bir hastalıktır. 1990'lı yıllarda AIDS tespit edildikten sonra verem dünyada bir patlama yapıyor. AIDS, insanın savunma sistemini çökertince insanın vücudunda gizlenmiş, pusuya yatmış mikroplar saldırıya geçiyorlar. Artık yaş ortalaması arttığı için şeker hastalarında, kronik böbrek hastalarında, diyalize girenlerde daha fazla görülür. Hayatın içinde olan ve toplum içinde aktif olan insanlardan verem daha çabuk bulaşır. Veremin erken teşhis ve tedavisi toplum sağlığı açısından çok önemlidir." ifadelerini kullandı.

"Türkiye'de verem tedavisi ücretsizdir"

Türkiye'de verem tedavisinin ücretsiz olduğunu anlatan Polat, "Devlet bunu karşılıyor. Verem savaş dispanserlerinde bu hastaların kayıtları alınıyor. Adresleri alınıyor ve ücretsiz ilaç dağıtılıyor. 10 gününü hastanede geçirmeleri gerekiyor ki onları toplumdan uzaklaştırıyoruz. 4 çeşit ilaç veriyoruz. Bazı insanlarda yan etki yaptığı için biz hastanelerdeki tekli odalarda bir hafta temas etmeyecek şekilde tedavi ediyoruz." şeklinde konuştu.

"Verem gittikçe artan, yaygınlaşan bir hastalıktır"

Veremin gittikçe artan ve yaygınlaşan bir hastalık olduğunu sözlerine ekleyen Polat, şunları söyledi: "Toplumun büyük bir kesimi veremi duymamış olabilir. Sanki verem bitmiş gibi farz ediliyor. Öyle değil, verem gittikçe artan, yaygınlaşan bir hastalıktır. Eskiden nüfusumuzun yüzde 70'i kırsalda ve yüzde 30'u şehirlerdeydi. Şimdi yüzde 70'i şehirlerde ve kalabalık ortamlarda bulunuyor. İnsanların aklında şu olsun: Uzun süren öksürükler, halsizlik, yorgunluk olunca en yakın sağlık kuruluşlarına başvurmaları gerekiyor. İnsanlar rastgele öksürük balgamlarını her tarafa atabiliyorlar, çok sakıncalı bir şeydir bu. Bu balgam, verem mikrobu taşıyor. Mutlaka bir mendil veya selpak ile temizleyelim. 'Verem bende çıkmaz. Beslenmeme dikkat ediyorum.' diye ihmal etmesinler. Verem herkeste çıkabilir." (Emrah Deniz, Mehmet Çelik - İLKHA)