Çocuklarınızı oyuncaklara `oyuncak` etmeyin
Çocuk ve oyuncak eş anlamlı iki kelime gibi... Biri olmadan diğerinin pek bir anlamı yok... Peki çocuk ve oyuncak ilişkisi nasıl olmalıdır? Haberimizde bu sorunun yanıtını bulacaksınız.
Sağlık Araştırmaları ve Stratejileri Derneği Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Rüstem Aşkın, yaptığı açıklamada, ailelerin çocuklarına haddinden fazla oyuncak ile telefon, tablet ve bilgisayar gibi elektronik cihazlar aldığını söyledi.
Anne ve babaların çocukken elde edemedikleri, ulaşamadıkları birçok oyuncağı ve teknolojik cihazları çocuklarına aldıklarını vurgulayan Aşkın, ebeveynlerin bu davranışla içlerindeki ukdeyi tedavi ettiklerini, yaralarını gidermiş hissine kapılabildiklerini dile getirdi.
Gereğinden fazla oyuncakla karşı karşıya kalan çocukların bu durumdan kötü etkilendiklerine dikkati çeken Aşkın, "Oyuncaklar bütün çocuklar için zaman geçirme, beceri geliştirme açısından vazgeçilmez bir araçtır. Oyuncaklara ebeveynlerin sınır koyması da aynı derecede önemlidir." diye konuştu.
"Bir oyuncakla oyun kuramamak çocuklar açısından sakıncalı"
Aşkın, bazen çocuklara çuvallar dolusu oyuncak alınabildiğini belirterek şöyle devam etti:
"Ben o hatayı yıllar önce kendi çocuklarımda yaptığımı hatırlıyorum. Çok sayıda alınan oyuncak, çocukların bir oyuncakla yakınlaşmasını, bağ kurmasını, becerilerinin gelişmesini engelliyor, dikkatini bozuyor. Bir oyuncağı bırakıp başka bir oyuncakla oynamak, bir oyuncakla oyun kuramamak çocuklar açısından sakıncalı. Çocuğun her istediğinin alınmaması gerekir. Her türlü oyuncakla da ev doldurulmamalı."
Yapılan araştırmaların çok fazla oyuncağın çocuklara zarar verebileceğini ortaya koyduğunu aktaran Aşkın, çocukların gereğinden fazla oyuncağa sahip olmasının oyun kalitesini düşürdüğünü anlattı.
Aşkın, az oyuncağı olan çocukların oyun oynarken odaklanmalarının daha kolay olduğunu ve bu yüzden oyunlarını daha yaratıcı şekilde oynayabildiklerini dile getirerek "Yapılan bir araştırmada terapistler iki çocuk grubunu izledi. İlk gruptaki çocuklara 4 oyuncak verilirken ikinci gruba 16 oyuncak verildi. Sonucunda daha az oyuncağı bulunan çocuklar, oyuncaklarıyla daha uzun süre birbirinden farklı yollarla oynadı." değerlendirmesinde bulundu.
Bazı yaşlıların bazen küçüklüğünde oynadığı bir oyuncağı hala anı olarak anlattığına değinen Aşkın, eskiden bu kadar imkan ve oyuncak olmadığı için bir oyuncağın bile çok kıymetli olduğunu ifade ederek yaşlıların çocukluğunda oyuncaklarla bağ kurduğu için yıllar geçse bile o oyuncağı unutamadıklarını vurguladı.
Aşkın, eski zamanlarda oyuncaklarla özel bir muhabbet ve dostluk olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
"Çocuğun önüne çok fazla oyuncak yığarsak onun oyuncakla bağ kurmasını önlemiş oluruz. Bir oyuncakla ilgili anılar, hatıralar oluşturmasını da önlemiş oluruz. Mesela yüzlerce insanla ilişki kurduğumuzda pek dostluk kuramayız. Sadece ilişki halinde oluyoruz. Ancak birkaç tane insanla dostluk kurduğumuzda onlar yıllarımıza ve yaşamımıza kalıcı bir etki bırakırlar. Oyuncak için de bunu kısmen söyleyebiliriz. Çocuğun bir sürü oyuncağı olsa bile aynı anda hepsiyle oynamasına müsaade etmemeliyiz. Çocuk birkaç oyuncağıyla oynamalı. Hatta sevdiği tek bir oyuncakla oynayıp o oyuncakla bir hikaye oluşturmasını ve bağ kurmasını sağlamalıyız. Bir müddet sonra bu oyuncağını değiştirip başka bir oyuncakla oynamasına fırsat vermeli ve her oyuncağıyla ayrı bir bağ kurmasını gerçekleştirmeliyiz."