• DOLAR 34.542
  • EURO 36.5
  • ALTIN 2878.8
  • ...
"Ümmetin Kudüs noktasında gösterdiği dirayeti ve ruhu muhafaza etmesi lazım"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Emperyalist ABD'nin Kudüs'ü işgalcilerin sözde başkenti olarak ilan etmesine karşın İslam ümmetinin tutumunu İLKHA'ya değerlendiren Dicle Üniversitesi (DÜ) İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Davut Işıkdoğan, Ümmetin Kudüs noktasında gösterdiği dirayeti, ruhu muhafaza etmesi gerektiğini belirtti.

Bir ve beraber olduktan sonra netice almanın mümkün olabileceğini ifade eden Işıkdoğan, vahdetin sağlanması durumunda aşılmayacak bir yerin kalmayacağını söyledi.

Trump'un kararının tarihi gerçeklerle bağdaşmadığını dile getiren Işıkdoğan, "İsrailin biliyorsunuz eskiden beri arz-ı mev'ud çerçevesinde bir işgal pozisyonu var. 1900 yılların başlarından itibaren hedef edindiği, sonradan fiiliyata çevirip peyderpey işgal süreci var. Donald Trump'un da bunu yapmasının sebebi Kudüs'e yada israile olan hayranlığından ziyade Amerika'da kendi iç dengeleri içerisindeki o oy kaybını belki Yahudilerden gelebilecek bir destekle telafi manasındadır. Bu Müslümanların bamteline dokunan bir şeydi, Trump bunu bilerek böyle yaptı. Eskiden beri hâkim bir devlet pozisyonunu insanlara dayatmaya çalışan ve 'ben yaptım oldu' havasında duran insanlar böyle bir şeyi 'oldu-bitti'ye getirmek istiyorlar." dedi.

"Bu meselenin biz de oluşturduğu o ruhu muhafaza etmemiz gerekiyor"

Ümmetin Kudüs konusundaki duruşunu beğendiğini söyleyen Işıkdoğan, "Genelde devletlerin başkanlarının ağzıyla bunu değerlendirmeye çalışıyoruz. Devletlerin başkanlarının duruşu ayrı, onların bünyesinde yaşayan Müslümanların duruşu ayrı. Bu açıdan hiç bir mümin, hiçbir Müslüman bu olayı tasvip etmemiştir, kabul etmemiştir. Hakikaten Kudüs konusunda Kur'an-ı Kerim'deki o ifadelere rağmen karara taraftar olabilecek bir insanın önce Müslüman olmaması lazım. Bu noktada ümmet güzel bir duruş sergiledi. Bundan sonra bu meselenin biz de oluşturduğu o ruhu muhafaza etmemiz gerekiyor. Bazen bizim hayır bildiğimizde şer, şer bildiğimizde hayır vardır. Bu da görüntü itibariyle şer olsa da netice olarak inşallah hayır olacak. Bunun, 'İttihadı İslam'a kadar, Filistin'in rahata erişmesine kadar neticelere gideceğini düşünüyorum. Bu, israilin devam eden bir projesiydi, Amerika'nın burada açık bir taraflılık göstermesi, düşüncesini ortaya koyması, bunu fiiliyata dökmesi Müslümanları, uyuyan bir takım şeyleri harekete geçirmesi bakımından hayır oldu diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

"Çalışmamız daha fazla olsa Kudüs'ü de bize nasip eder"

Işıkdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "İslam ülkeleri bamtelimize dokunulduğu için ittihat anlamında İslam İşbirliği Teşkilatı bir araya geldi. Burada bir tavır aldılar. Bir-iki ülkeyi çıkarırsak, onlarında ne olduğu malum, diğer ülkelerin bir araya gelip cesurca bir karar almaları anlamlı. Eskiden batıya karşı hiçbir şekilde sesini çıkaramayan bir İslam âlemi, şu anda işte Doğu Kudüs'ü başkent ilan ediyor. Biz Doğu Kudüs'e takılmayalım, eskiden doğuyu da diyemiyorduk, bugün doğuyu diyebiliyoruz, merhaledir bunlar. Çalışmamız bu kadardı, bu kadarını Cenab-ı Hak bize nasip etti ama çalışmamız daha fazla olsa Kudüs'ü de bize nasip eder. Çalışmamız daha fazla olsa belki Cenab-ı Hakk'ın muradı doğrultusunda yapmak istediğimiz her şeyde bize yardım edecektir. Bu manada bir ve beraber olduktan sonra neticeyi almak mümkündür. Bunun Türkiye'nin rehberliğinde Birleşmiş Milletlere götürülmesi, orada da böyle bir neticenin elde edilmesi aslında bir işarettir. Bu 'Bir araya gelirseniz netice alırsınız' manasına geliyor. Bu birlikteliği, bu ittihadı, bu vahdeti eğer sağlarsak önümüzde aşılmayacak yer kalamayacak görünüyor."

BM'nin Kudüs kararı

İslam'ın izzetine dokunulduğu zaman herkesin sesini çıkarması gerektiğini dile getiren Işıkdoğan, "Elimizde yetki yokken alttan oturup üstle ilgili ahkâm kesmek kolay oluyor. Devletlerin birbirleriyle olan ilişkileri var, anlaşmaları var. Liderler belli noktalarda bu anlaşmaları çiğnemeden hareket etmek durumda kalıyorlar. Şu da var: İslam izzetinin gerektirdiği bir şey var. Bu noktada olması gereken yerde bütün şart ve anlaşma neyse bamteline dokunulduğu zaman hepimizin sesini çıkarması lazım. Örneğimiz değildir ama Birleşmiş Milletler'de alınan kararda ben şuna hayret ettim: Eskiden beri bir 'Hristiyan kulübü' gibi gördüğümüz bütün dünya ülkelerinin Kudüs onlar için de anlam ifade ettiği için, müdahale edildiğinden dolayı Kudüs'le ilgili alınan kararın aleyhindeki bir şeye hepsi destek oldular. 128 ülke ne demek. Şu anda NATO'nun içerisinde bulunan 5 ülkeden 4'ü orada Trump'un girişiminin aleyhine oy kullandı. Bu büyük bir aşamadır. Bu adamlar kendileri açısında kutsal ittifak olarak saydıkları bir şeyi böyle bir mesele uğruna çiğneyip atıyorsa, biz de gönlümüzdeki kıblemiz olan, bir takım şeyler hatırına ve onlara müdahale edildiği zaman hakikaten çok farklı tepki göstermemiz gerekiyor. Halklarda bu noktada ittihat var. Bu insanların yöneticileri olan kişilerin de bu insanların kanaatine değer vermesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.

"Elbette anlaşmalar var ama İslam'ın izzeti söz konusu olduğunda anlaşmalar geçerliliğini yitirir"

Türkiye'nin karar karşısındaki durumundan dolayı memnun olduğunu söyleyen Işıkdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Ben Türkiye'de olmaktan mutlu oldum. Bu meselede en gür sesi çıkardığı için. Şu anda dünyada karikatür ve dış basına bakın, hiç kimse 'ülkeler şöyle yaptı' demiyor. Amerika ve Türkiye'yi karşı karşıya koyup 'Türkiye'nin dediği oldu' diyorlar. Müslümanlar, dışardan süper güç görünen Amerika'nın karşısında bir girişimde Türkiye'nin ona galip geldiğini görünce manevi kuvvet almıyor mu? Alacak tabi. Bu bizim Türkiye'deki insanların din ile ilgili yapılan her türlü tahribata rağmen o direnci göstermesi noktasındaki neticedir. Bunun kahramanı 'A' kişi 'B' kişi değildir. Belki bir şahıs bunu temsil eder fakat bunun altında yatan çok şey var. Cemiyetlerden, cemaatlerden tutun sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok insanın bu konuda çalışmaları vardır, bu onların neticesidir. Cenab-ı Hak liderlere de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda gösterdikleri dirayeti her konuda göstermeyi inşallah nasip eder. Biz bunu onlardan bekliyoruz. Elbette anlaşmalar var ama İslam'ın izzeti söz konusu olduğunda anlaşmalar geçerliliğini yitirir. Devletlerin İslam'ın izzetine dokunan böyle bir meseleyle ilgili olarak her birinin sesini en az şimdi çıkardıkları ses gibi çıkarmaları lazım. Bir-iki tane eksiğimiz var aramızda, bu sesi çıkarma noktasında. Bizlerin düşmanca bir tutum yerine onların da bu kervana katılması için dua etmemiz lazım. En azından o dizginlerini küfrün ellerinden kurtarmaları için dua etmemiz lazım." (M. Hüseyin Temel, Abdurrahman Tetik- İLKHA)







Bu haberler de ilginizi çekebilir