• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.86
  • ...
Boya sandığıyla geçen ömürler
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Sabah erken saatlerde açtıkları tezgâhlarda müşteri bekleyen ayakkabı boyacıları, severek yaptıkları mesleklerinin özellikle son zamanlarda hazır boya satımıyla yok olmaya doğru gittiğini belirtiyor.

Adıyaman Demokrasi Parkı içerisinde kendilerine ayrılan küçük bir bölümde ailelerine helal rızık götürebilme adına ayakkabı boyacılığı yapanlar, üzeri bir sundurmayla kapalı ve etrafı açık alanda ilerleyen yaşlarına rağmen hayat mücadelesi veriyorlar.

Yarım asırdan fazla süredir ayakkabı boyacılığı yapan Abuzer Çavuş (68), teknolojik gelişmelerin sonucu olarak el yapımı ayakkabı üretmeyi bırakıp, bu işe başladığını belirtti.

Çavuş, "Mesleğim ayakkabıcılıktı. O meslek öldü, tamircilik yaptık, tamircilik de öldü. Cenab-ı Allah ne rızık verdiyse 'Allah bin bereket versin.' deyip cebimize koyuyoruz. Burası ticaret lisesiydi. Getirdim, tezgâhımı buraya koydum. O zaman buradan on kişi geçmezdi ama şimdi buralar kalabalık oldu, burası merkez oldu. En yoğun zamanımızda iki çift ayakkabı yapardık, günde bir çift ayakkabı ederdi. Şimdilerde makinalar, baskılar var. Bazen günümüz siftahsız geçiyor, bazen de Cenab-ı Allah'ın verdiği rızka bağlı 10 oluyor, 15 oluyor. Bu şekilde geçiyor."

"O eski günler yok"

Eskiden var olan hürmet ve muhabbetin şimdilerde fazla kalmadığını dile getiren Çavuş, sözlerine şöyle devam etti: "Eskiden muhabbet, sevgi ve saygı vardı. Şimdilerde 10-12 yaşındaki çocuğa bakıyorum, senli benli konuşuyor. Bizler bir misafir geldiği zaman ayağa kalkardık, saygı gösterirdik, yer verirdik. En aşağıda kapının dibinde otururduk. Şimdi eve gidiyorsun, kim olursa olsun oturmuş, büyük gelmiş ama yer gösteren yok. Artık biz yer arıyoruz ki oturalım."

Esnaflıkta güler yüzlü olmanın önemli olduğunu sözlerine ekleyen Çavuş, "Müşteriye karşı güler yüzlü olacaksın. İşini temiz yapacaksın. Çayını, kahvesini de unutmayacaksın." ifadelerini kullandı.

Birçok işte çalıştığını ancak 15 yıldır ayakkabı boyadığını anlatan Mustafa Adalı (51) ise "Daha önce fırında çalışıyordum. Kasaplık yaptım. Bu işe yatkınım, başka bir şeyimiz yok. Sigortamız yok. 25 sene fırında çalıştım, bir gün sigortamı yatırmadılar. Şu an bir sigorta girişim yok. Benim ekmeğim bu, çoluk çocuğumun rızkını buradan kazanıyorum." şeklinde konuştu.

"Bazen siftah yapmadan gidiyoruz"

Bazen siftah dahi yapamadıklarına dikkat çeken Adalı, "Yetkililer, maaşlar az veya çok hesabı yapıyor. Bazen siftah yapmadan gidiyoruz. Şartlar zor, Allah göstermesin 10 sene sonra çalışamayacağım. Yani çalışacak bir durumum olmayacak. Artık belli bir yaştan sonra çalışamazsın. O gün gelince ne yapacağız acaba? Boyacılık yapan 9 arkadaşız. Bunların her birinin 3-5 çocuğu olsa hesabı belli. Bu şartlar altında çocukları okutuyoruz. Bir gün bir yetkili gelip de bizi sormamış, 'Neyin var neyin yok? Sen ne yapıyorsun, bu iş seni geçindiriyor mu?' dememiş. Ben isterim ki yalnız ben değil, vatandaşın da halini hatırını sorsunlar. Çalışıyoruz ama nasıl çalışıyoruz, ne şartlarda çalışıyoruz. Yani zor, Allah bize yardım etsin, başka da bir şey demiyorum." dedi. (Cemil Özdaş - İLKHA)














 

Bu haberler de ilginizi çekebilir