STK'lar 4+4+4'e Nasıl Bakıyor
Van İkra Der Başkanı Necip İlbay, 28 Şubat sürecinin ürünü olan eğitim sisteminin değiştirilmesini ön gören ve üzerine pek çok tartışma yapılan 4+4+4 şeklindeki yeni eğitim sistemi hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
VAN - 28 Şubat sürecinin ürünü olan eğitim sisteminin değiştirilmesini ön gören ve üzerine pek çok tartışma yapılan 4+4+4 şeklindeki yeni eğitim sistemi hakkında değerlendirmede bulunan İkra-Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Necip İlbay, konuyla ilgili olarak önemli tespitlerde bulundu.
"28 Şubat Tüm Meslek Liselerini Etkiledi"
İkra-Der eğitim kuruluşu olarak eğitim alanında yapılan yeni düzenlemeyle ilgili düşüncelerini dile getiren İlbay, 28 Şubat ile getirilen şu anki sistemin, insanlara yapılan bir zulüm olduğunu söyledi. İlbay, "O süreçte getirilen 8 yıllık kesintisiz eğitim, İmam Hatip Liselerinin önünü kesmeye yönelik bir girişimdir ve İHL'lerin yanında diğer meslek liselerini de olumsuz etkilemiştir. Dolayısıyla genel anlamda da meslekî eğilimlere önemli bir darbe vurulmuştur. Bu yeni uygulama ile zorunlu eğitimin 12 yıl ve kesintili olarak düzenlenmesinde fayda görüyoruz. Çünkü henüz ortaokuldan itibaren öğrencilere eğilimleri yönünde seçenekler sunuluyor ve öğrenciler ilgi ve yatkınlıklarına göre alan seçebilecekler. İkinci 4 yılda da açık öğretim seçeneği düşünülüyordu ki TÜSİAD ve CHP'nin itirazları nedeniyle hükümet geri adım attı. Dolayısıyla şu an var olan sistemden yalnızca kesintili ve ortaokuldan itibaren mesleki seçenekleri sunması açısından ayrılmış oldu. Bu geri adım atılmamış olsaydı daha iyi olurdu elbet." dedi.
"11 Yaş Meslekte Kalite İçin Önemlidir"
Meslek edinme açısından 11 yaş sınırının önemli olduğunu söyleyen İlbay, "Çocuklara meslek tanıtımları henüz ilkokuldan, hatta okul öncesinden itibaren yapılmaya başlanır. Dolayısıyla 11 yaş, bir çocuğun eğilimleri doğrultusunda bir mesleğe yönelmesi için erken değildir. Aksine bu düzenleme, kalite için daha elverişlidir. Ayrıca eğer iddia edildiği gibi çocuk bu yaşta bilinçsiz bir seçim yapacak olsa da, var olan esneklik sayesinde üçüncü 4 yıla başlarken, bölümler arası geçişten faydalanıp başka bir meslek alanında eğitimini sürdürebilir. Ve bu, yaklaşık 15 yaşına denk geleceği için çok geç değildir." İfadelerini kullandı.
4+4+4 sistemine getirilen, okullaşma oranını, imkân ve fırsat eşitliğini düşüreceği, eleştirilerini değerlendiren İlbay, "Bunlar çok bilimsel şeyler değil. Bir öğrencinin okuması veya okula gidiyor olması yalnızca sınıfta bulunması ile değerlendirilemez. Bilindiği gibi günümüzde uzaktan eğitim gittikçe yaygınlaşmakta. Açık öğretim okuyan biri için, eğitim öğretimden faydalanmıyor diyemeyiz. Okulu ya da okumayı dört duvar ile sınırlamamak gerekir. Ayrıca bu sistem ile imkân ve fırsat eşitliğinin yok olacağını savunmak, sağlıklı bir eğitimci bakış olamaz." Şeklinde konuştu.
"Yapılan Tartışmalara Siyasi Kaygılar Hakim"
Yeni eğitim sistemi ile tartışmalarda siyasi kaygıların hakim olduğunu söyleyen İlbay şöyle konuştu: "Bu tartışmalara ideolojik ve siyasi kaygıların hâkim olduğu apaçık ortadadır. Nitekim bu düzenleme ile ilgili eğitim fakültelerinde veya diğer ilgili kurum ve konumlarda bulunan akademisyenlere düşünceleri sorulmuş değildir. Yani bu iş onlara bırakılmamıştır. Özellikle 28 Şubat sürecinde eğitim üzerinde yapılan değişiklik ile toplum ahlakına ve inancına nasıl müdahale edildiğini düşündüğümüzde, bu ideolojik kaygıları daha iyi anlarız. Nitekim 28 Şubat süreci ile kesintisiz eğitim 8 yıla çıkarıldı ve bu süre boyunca kız öğrencilerin başörtü takmaları yasaklandı. 15 yaşına kadar örtünemeyen kız öğrenciler, bu yaştan sonra da artık örtünemediler. AK Parti'nin de ideolojik kaygıları olabilir ama bu tutumları bilimselliğe daha yakındır."
"Eğitim Toplumu Yönlendiren En Önemli Alandır"
"Bu bir model değişikliği, yani biçimsel bir düzenleme olmasına rağmen, çok şiddetli tartışmalar yapılıyor. Sizce biçim üzerine bu kadar hararet normal midir? İçeriği düzenlemeye, örneğin; Kürtçe için veya çeşitli inançlara yönelik seçmeli dersler söz konusu olursa bu tartışmalar hangi noktaya varır?" şeklinde sorulan bir soruya yanıtlayan İlbay; "Yapı dediğimiz şey aslında o kadar basit değildir. Eğitim, bir toplumun can damarlarından biridir. Biçim veya model de eğitimin önemli bir parçasıdır. Yukarıda söz ettiğimiz gibi, 28 Şubat sürecinde yapılan yapısal değişiklik ile toplumun inancına nasıl müdahale edildiğini düşündüğümüzde bunu daha iyi fark ederiz. Eğitim sağlam olursa toplumsal olarak da güçlü adımlar atılabilir. Eğitim, toplumu yönlendiren önemli alanlardan biridir çünkü." İfadelerini kullandı.
"Allah'ın Varlığı Bile Tartışılıyorsa Her Şey Tartışılmalı"
"Bir ülkede Allah'ın varlığı ve yokluğu bile tartışılıyorsa, insanlar diğer tüm konuları da özgürce tartışabilmeliler. " diyen İlbay, "Bir şey kabul edilir ya da edilmez, o başka bir konu. Ama önemli olan bunları sağlıklı bir şekilde tartışabilmektir. Özellikle biz Müslümanlar için her konunun tartışılabileceğini, tartışılmayan konunun olmadığını belirtmek isterim. Ama bakıyoruz ki, bugünkü eğitim sisteminde dokunulmaz pek çok nokta var ve bunlar ideolojik nitelikli konular. Bu yanlış ve bilimselliğe aykırı bir durumdur. Her nokta üzerine tartışmak gerekir. Eskiden tartışılmayan birçok konu vardı ki, şu an artık normalleşen şeyler ve baktığımızda bunlardan hiçbiri ülkeyi bölmek veya geri götürmek gibi bir duruma sebep olmadı. Dolayısıyla insan hakları ve bilimsellik çerçevesinde her konuyu tartışmaya açmak gerekir." dedi.
Son yıllarda Türkiye'de sarmal eğitim modelinin uygulandığını ve bundan olumlu sonuçlar alındığını belirten İlbay, " Bu sistem, sınıfların seviyesi yükseldikçe konuların aşamalı olarak genişletilip verilmesini ön görüyor. Söz konusu bütünlüğün sağlanıp sağlanmadığını ilerde müfredatta yapılacak olan değişiklikler ile görmemiz mümkün ancak." dedi.
"Eğitimden Amaç Kişinin Allah'ı Tanımasıdır"
Eğitimin ne olduğu konusunda da önemli açıklamalarda bulunan başkan İlbay, "Eğitim, insanın Allah'ı tanımasını ve O'ndan haberdar olmasını amaçlamalıdır. Ama Türkiye'deki eğitim sistemine baktığımızda Allah'tan daha çok, beşeri ideolojilerin hâkimiyetini ve yönlendirmesini görmekteyiz. Oysa eğitim insana hakikati ya da hakikate varmanın yollarını da göstermelidir." diye konuştu.
"Eğitim İnsandaki İkili Yaratılışı Gözetmelidir"
"Eğitimin hedefinin hem olgun ve idealist hem de mesleki yeterliliğe sahip uzman insanı yetiştirmek olması gerekir." İlbay değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: " Bu çerçevede dünyevi ve uhrevi ilimlerin dengeli bir şekilde okutulmasının gerekliliğine inanıyoruz. Nitekim insandaki bu madde ve mana boyutunu dikkate aldığımızda insana verilecek eğitimin de aynı şekilde iki yönlü olması ve insanın bu ihtiyacına cevap veriyor olması gerekir. Elbet toplum için her alanda uzman insan yetişmesi gerekir ama bu öğretimin amacıdır. Eğitimin amacı ise, çevresine ve insanlığa faydalı olan idealist bireyler yetiştirmektir. Bu iki parçayı birbirinden ayırmak mümkün değil. Uzman olup da insani endişeleri ve insana saygısı olmayan uzman ya da insanlığa faydalı olmak istediği halde neyi nasıl yapacağını bilmeyen bireyler, toplumun ihtiyacına cevap verecek idealist insanlar olamazlar."
"Din Dersi Seçmeli Olabilir; Ama Tüm Derinliği İle Verilmeli"
Konuşmasının devamında din kültürü derslerinin seçmeli olarak verilmesine değinen başkan İlbay, okullarda din derslerinin seçmeli olabileceğini ancak içeriğinin kısıtlanmaması gerektiğini dile getirerek şunları söyledi : "Okullarda inançlara yönelik derslerin seçmeli olmasına yönelik bir itirazımız yoktur ancak, bunu yapanlar çizgilerini açıkça ortaya koymalılar. Eğer bu dersler verilecekse kesilip budanmamalı. Yok, eğer bunları laik kaygılar çerçevesinde yapacaklarsa biz yapmayız desinler ve bu konuda çaba sarf eden STK'ların önünü açsınlar. Topluma faydalı dindar insan yetiştirmeye çalışan STK'ların üzerindeki baskılar ve bu faaliyetlerin önündeki setler kaldırılmalıdır." (Serdar Anlamaz-İLKHA)