Sistemin anakronik bunalımı
Bilemezler bilemezler Gözleri yok göremezler
Yürekleri yok bunların
Sevgiden söz edemezler
Mazlum ve mahzun bu coğrafyada sekülarist zihniyetin devrilesi devrimleri ile İslami
ve insani tüm değerleri asimile eden, sosyal ve doğal fenomenlerden elini
çekip, beşeriyetin metafiziğini/ruhsal cihetini ötekileştiren bunalmış bir tasavvura
sahip olmuştur. Darağacında sallanan alim entelektüel şahsiyetler, diriler kabrine
konulan yiğitler, memleket memleket sürülen muhacirler İslama kini ve nefreti ebedi
olan bir sistemin hüccetidir. Bu zamanın her lahzasında böyledir.
Ve 2011
Kula kul olmamayı Rabbe kölelik nihayetinde özgürlüğe kavuşmayı yalnızca alemlerin
Rabbine ram olmayı haykıran, Peygamberin (s.a.s) misyon ve vizyonu nebevi düşünsel
metodunu ihya ve inşa etmek isteyen İslamın yalnızca yüreklerde devlet olmadığını
emrolunduğu gibi dosdoğru söyleyen yiğit muvahhid insanlar, devrilesi devrimlerin
vukubulduğu zamanın aynı yüzünü görüyor. Darul-erkam niteliğinde olan mescid edalı
evlerimize abdestsiz lanet ayaklarıyla girmeleri bizleri yarım asır öncesine yani
mescidlerimizin/camilerimizin ahırlara döndüğü günleri hatırlatıyor. Küçük
çocukların pak yüzlerine silahları doğrultan şovenist tutumlar arzuların kıblesi
dudaklarımızla bebek katili Siyonistlere ettiğimiz beddualar dökülüyor. İmandan
yoksun olan şahsiyetlere; zabt u rabt olan alimlerimizin ellerinin kelepçelenmesi
yine bizleri zalimin zulmüne, kafirin küfrüne maruz kalan Üstad Bediüzzaman Said
Nursiyi yaddettiriyor.
Şüphesiz ki vukubulan tüm bu olaylar Sünnetullahın gereği olan vakıalardır. Ve bu
vakıalar “iman ettim” terennümünün bedelidir. Hem kuran şöyle ifade etmektedir.
İnsanlar sadece iman ettik diyerek bırakılacaklarını mı sandılar. (Ankebut 2)
Evet yalnızca iman ettim demiyoruz içtima-i hayatın ihyası için yüreklerdeki
varlığın dışarıya nakşolması için dünyayı beşeriyetin iradesine değil alemi yaratan
Allahın idaresine vermek için bedeller ödüyoruz. Hem şu ilahi fermanı da biliyoruz.
“Mümin erkeklere ve mümin kadınlara eziyet ve işkence eden sonra tevbe etmeyenlere
cehennem azabı vardır.”(Buruc 10)
Zulmün ve zalimlerin egemen oldukları bir çağda yaşamanın talihsizliğine zindanlarda
şahit olan kardeşim Güven’e selamlar olsun…
Yakup İslam / Adana (Yüreğir)
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.