Biraz Tedbir Mi Alsak?
Kadir, dava aşkıyla yanıp tutuşurken yıllarca hayalini ettiği yıllara-yani davaya en faydalı olabileceği üniversite yıllarına başlamıştı.
Üniversiteye ilk başladığı günden beri insanları Hak yoluna davet etmeye başlamış. Ev arkadaşı İsmail ile birlikte dernek-üniversite-ev arasında mekik dokuyordu. Tabi bu yolda en büyük düşmanı şeytandı. Gerçi Kadir şeytana yabancı değildi; ama Kadir’in yabancı olduğu, şeytanın tedbir denilen bir silahı vardı. <O günlerde de oluşan ortam,tam da şeytanın bu silahı kullanmasına müsait bir ortamdı.Memleketin dört bir tarafında İslami dernekler ve öğrenci evleri hücre evi gibi basılıyor.Mütedeyyin insanlar sürekli gözaltına alınıyordu.Ülkede tam anlamıyla Müslüman avı başlatılmıştı.Kadir’in bu olaylardan canı sıkılmış biraz da ürkmüştü.İçindeki ikinci ses ona:“Bak Kadir kendini tehlikeye atıyorsun bunun sonunda cezaevi var.Aslanım(!) akıllı ol.”diyordu.Bir akşam evde çay içerken dava arkadaşı İsmail’e: “ Biraz tedbir alsak iyi olmaz mı?”dedi. İsmail uzun süre düşündükten sonra tamam diyerek bir uyarıda bulundu: “Bak Kadir tedbir hayatımızın bir parçasıdır. Ama tedbiri abartırsak,hayatımız tedbirin bir parçası olur.O zaman da tedbiri bize karşı kullanacak olan şeytanın kölesi oluruz.”dedi demesine ama Kadir onu duymadı bile. Hemen tedbir almaya başladı.İlk işi sınıftakilerin hepsine cemaat evinden çıktığını söylemek oldu.Daha sonra fazla öne çıkmamak ve arkadaşlarının onun hala cemaatte olduğunu anlamamaları için onlara İslam’ı anlatmayı kesti.Günler geçtikçe Kadir daha da tedbirin kölesi oluyordu. En ilginç olaylardan biri de akşam markete kola almaya giderken olmuştu. Market görevlisi ona coca-cola verince,başka cola almayı düşünmüş ama görevli onun cemaaten olduğunu anlar diye itiraz etmemiş ve coca-colayı almıştı. Her gün insanlara Filistinlilerin yaşadıkları zulmü anlatırken ve her gün Filistinlilerin yaşadığı acıyı yüreğinde hissederken bir tedbir yüzünden siyonist israile Filistinli kardeşine sıkacak bir kurşun parası vermişti.Artık akşamları kafasını yastığa koyarken: “Bu gün Allah için ne yaptım?” yerine “Bu gün kimse beni takip etti mi? Kimse benim dernekten olduğumu biliyor mu? diye saçma sapan sorular sormaya başladı. Oysa 5 aydır derneğe hiç uğramamıştı.Yıldırma politikaları artıkça-ki o yıldırma politikalarına karşı Huseyni duruş yapan ağabeylerinin destanlarıyla büyümüştü- aldığı tedbirlerde artıyordu.Kadir 2.sınıfın ortalarındayken cemaatten değil de,sadece tedbir olsun diye geçici olarak öğrenci evinden ayrılmış, bekar evine çıkmıştı.Zaten aldığı tedbirler yüzünden davetçi vasfını da yitirmiş ve cemaatte kalmasının da bir anlamı kalmamıştı.Yıllarca insanlara: “<<Nereye gidiyorsunuz”(Tekvir-26) diye uyarıda bulunan Kadir,kendisinin nereye gittiğini,akıbetinin ne olacağını hiç düşünmüyordu.O bir sene önce İsmail’in yaptığı uyarıyı dinlememiş.Tedbirin yani onu kullanan şeytanın kölesi olmuştu.Artık Allah’ın askerlerinin safından şeytanın askerlerinin safına geçmişti.Şeytana elini verdikten sonra kolunu kaptırmayan var mıydı ki? Aynı zamanda şeytan onun kalbinden Allah sevgisini alınca onun yerine kendi sevgisini koymuştu. Bekar evinden çıktıktan sonra 3.sınıfta kızlarla beraber oturmaya başlamıştı.Kadir 3.sınıfın son gecesi ise çıktığı kızın, içkili olan doğum günü partisine giderken ; İsmail 2.sınıfın ortalarında sırf Muhammedi bir şekilde yaşıyor,arkadaşlarına bunu anlatıyor ve aynı zamanda da yıldırma politikalarına karşı yılmadan ve yıkılmandan yoluna devam ediyor diye sudan bahanelerle gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılmıştı. İsmail gözaltındayken içindeki ikinci sesin tüm fitnelerine rağmen dudaklarından şu dizler döküyordu: “Ben bir nehirim/Yağmur dolup akasım gelir/Ey İslam bugün sana özgürlüğümü bahşettim/ Yarın canımı feda edesim gelir/.Kadir’in partiye gittiği o gece ise İsmail dernekte yapılan “Onlar Allah`ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar.Fakat kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.(Enfal-32) ayetinin tefsirinin yapıldığı sohbetten sonra söylediği ilahinin şu sözlerini tüm iliklerine kadar hissederek söylüyordu.
Dağları oyup zindan etseler davamın önüne geçemezler
Dağları oyup zindan etseler Allah nurunu söndüremezler
Hüseyin Demir / Gaziantep – Yaş: 20
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.