Suudi`de durumlar karışık Amerika ile iş tutan iflah olmaz
Suudi Arabistan`da aralarında 11 prens, dört bakan ve onlarca eski bakanın da bulunduğu çok sayıda kişinin gözaltına alınması dünyanın gündemine oturdu. Gelişmeleri değerlendiren siyasi uzmanlar, yapılan operasyonun yolsuzlukla mücadeleden ziyade yolsuzluğu örtmek olduğunu, işin ardında ciddi siyasi hesapların yattığına dikkat çekerek; ABD ile iş tutanların iflah olamayacağını ifade etti.
Mehmet Erkan Yavuz-Abuzer Atasoy/DOĞRUHABER
Suudi Arabistan'da aralarında prenslerin ve bakanların da bulunduğu çok sayıda kişinin ‘büyük yolsuzluk operasyonu` iddiasıyla gözaltına alınmasını gazetemize değerlendiren HÜDA PAR Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Sait Şahin ve Katar`da ikamet eden Moritanyalı alim, düşünür, siyaset bilimci Dr. Muhammed Muhtar Eş-Şankiti, önemli açıklamalarda bulundu. Siyasi uzmanlar, yapılan operasyonun sadece Suudi`nin içişlerinde yaşanan basit bir gelişme olmadığını, Suudi yönetiminin Amerika ile kirli ilişkiler ağının bir sonucu olduğu ve bunun İran ile Türkiye`ye kadar etkilerinin olabileceğini belirtti.
“PRENS SELMAN`A ÜLKEDE CİDDİ BİR TEPKİ VAR”
Suudi Arabistan`da yaşanan gelişmelerin iki ayaklı olduğunu belirten Moritanyalı düşünür ve siyaset bilimci Dr. Muhammed Muhtar Eş-Şankiti, “Suudi`de olan meselelerin 2 boyutu vardır; siyasi ve ekonomik. Siyasi boyutuyla Veliaht Muhammed bin Selman, tüm Suudi`de otoritesini ve etkinliğini pekiştirmek istiyor. Çünkü onun otoritesine karşı ciddi bir tepki ve kabullenmeme var. O bakımdan böyle bir hamle ile siyaseten kendisine karşı gelmesi muhtemel kişileri bu yolla etkisiz hale getirmek istiyor. İşin bir de ekonomik boyutu var. O da, Suudi`nin içinde bulunduğu mali krizdir. Bu şekilde, Bin Ladin ve Bin Talal gibi zengin aileler ve iş adamları üzerinden onların mallarına el koyarak bu mali krizden kurtulmak hedefleniyor. Çünkü Suudi`de ciddi bir mali kriz var ve bunun halk üzerinde olumsuz etkilerinin olmasından endişeleniliyor. Bu nedenle Veliaht böyle bir hamle yaptı.” diye konuştu.
Dr. Muhammed Muhtar Eş-Şankiti
“OPERASYONLARIN YOLSUZLUKLA İLGİSİ YOK”
“Bu operasyonlar, yolsuzluk adı altında yapılıyor ancak bununla bir ilgisi yok.” diyen Şankiti, sözlerini şöyle sürdürdü; “Çünkü eğer yolsuzlukla ilgili bir mesele olsaydı başta Veliaht`ın sorgulanması gerekirdi. Çünkü daha geçen ay 500 milyon dolarlık bir yat satın aldığını herkes biliyor. Bu, büyük bir bozgunculuktur. Yani Veliaht`ın yaptığı şey hem kendi yolsuzluğunu örtmek, hem de ABD`yle varılan anlaşmalar sonucu verilecek olan paralar, bütçede ciddi bir açık oluşturdu ve bunun kapatılması isteniyor.”
“BU ADIMLARIN BAŞARILI OLMA ŞANSI ZAYIF”
Veliaht Prens Selman`ın yaptığı operasyonun başarılı olma şansının olmadığına dikkat çeken Şankiti, “Bu operasyonun başarılı olma ihtimali düşüktür. Gözaltına alınan şahsiyetler, siyasi ve ekonomik olarak çok güçlü şahsiyetlerdir ve geniş bir tabana sahiptirler. Bunların bu şekilde sindirilmesi çok zor. Ayrıca Suud ailesi içinde çok güçlü aileler var. Bu nedenle Veliaht`ın bunu sindirmesi zordur. Suudi`de üç güvenlik hiyerarşisi var; ordu, iç işleri bakanlığı ve kraliyet muhafızları birliği. Veliaht, tüm bunları kendi kontrolüne almak istiyor. Ben şahsen bunun başarılı olma ihtimalini zayıf görüyorum. Aile içinde açıkça ayrılmalar ortaya çıkabilir. Ayrıca Suudi`de bulunan iş adamları bundan büyük bir tedirginlik duyuyor. Bunlar da bu ortamdan endişelenerek paralarını dışarı çıkarabilir. Bu manada Suudi`yi hem ekonomik hem de siyasi büyük riskler bekliyor” dedi.
“SUUDİ, ABD VE İSRAİL İLE İTTİFAK HALİNDE BİR SİYASET GELİŞTİRDİ”
Muhammed bin Selman`ın başa gelmesiyle Suudi Arabistan`ın yeniden şekillenmeye başlandığını ve yaşanan son gelişmelerin sadece iç mesele olarak değerlendirilemeyeceğini belirten HÜDA PAR Dış İlişkelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Sait Şahin, “Suudi`de yaşanan gelişmeler, sadece onları etkilemeyecek. Bir süredir Suudi Arabistan`ın yeni veliahdı ilan edilen Muhammed bin Selman merkezli olarak Suudi yeniden şekilleniyordu. Bugüne kadar el altından yürütülen İsrail ile görüşmeler basın önünde gerçekleştirilmeye başlandı, ABD ile çok sık diyaloglara girildi, ABD ve İsrail ile açıktan iş birliği çerçevesinde adımlar atıldı. Suudi tamamen ABD ve İsrail ile ittifak halinde bir siyaset geliştirdi. İsrail`i Arap ve İslam dünyasında normalleştirmenin adımları atılıyordu. Suudi`deki gelişmeler, önümüzdeki günlerde İslam dünyasına yönelik atılacak adımların zemini olarak görülmelidir. Suriye, Suudi`nin de dahil olduğu bir iç savaşla birlikte yıkıma sürüklendi. Fakat bu, yalnız Suriye`yle sınırlı değildir. Yemen meselesi, ortada.” şeklinde konuştu.
HÜDA PAR Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Sait Şahin
Yapılan operasyonun ABD ve siyonist işgalcilerden bağımsız olmadığına vurgu yapan Şahin, “Şu anda ABD ve İsrail merkezli bir Suudi ön plana çıkarılmak isteniyor. Daha önce bu rol, çoğunlukla Türkiye`ye biçilmişti. Özellikle BOP çerçevesinde. Fakat son dönemlerde, özellikle de FETÖ darbesinden sonra ve Suriye`de ABD destekli PYD`ye alan hakimiyeti sağlanmasıyla, Türkiye ABD`den uzaklaştı. Türkiye, ABD ile yollarını ayırdı. Şu anda İslam dünyasında ABD`nin başını çektiği emperyalist gücün planlarını uygulayacağı bir koç başına ihtiyaç var. Önümüzdeki günlerde özellikle İsrail`in güvenliğini ve İsrail`in hedefinde olan toprakları Suudi üzerinden şekillendirmek isteyeceklerdir. İlk etapta zaten Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Suudi topraklarında istifasını açıkladı. Yani birbiriyle ilişkili olaylar yaşanıyor. Bu, sadece Suudi içi bir mesele değildir. Suudi`nin ABD ve İsrail`le ilişkileri doğrultusunda, İslam alemini şekillendirmeye yönelik, Türkiye ve İran`ın yakınlaşmasını etkisizleştirmeye yönelik ve Türkiye ve İran`ın alanlarını daraltmaya yönelik gelişmeler olarak bakmak gerekir.” dedi.
“TÜRKİYE DE HEDEFTE OLAN ÜLKELERDEN BİR TANESİDİR”
Prenslerin arasında yaşanan taht kavgasının sadece ülkeyi etkilemeyeceğini, aynı zamanda başta İran ve Türkiye olmak üzere bölge ülkelerini de etkileyeceğini belirten Şahin, “Suudi açısından da değerlendirirsek, gözaltına alınan bakanlar ve prensler, bağlı oldukları kraliyet ailesi ve Suudi içindeki konumları göz önünde bulundurulursa, savunabileceğimiz kişiler değildir. Çünkü Suudi`nin yaptıkları, ortada. Ancak bu, durumun daha da kötüye gideceğini gösteriyor. Devlet yönetiminde önemli kişilerin tasfiye edilmesi ve ABD`ye daha muti, ipleri İsrail`in elinde olan kişilerin öne çıkması demektir.
İlk etapta hedefe İran`ı koyacaklar, İran`la ilişkisi olan Hizbullah`ı koyacaklar. Saad Hariri`nin, istifası sonrası hedef gösterdiği Hizbullah hedefe konulacaktır. Türkiye de hedefte olan ülkelerden bir tanesidir. Biliyoruz ki ABD, FETÖ darbe girişiminin arkasındaydı ve Türkiye`ye yönelik planlarından da vazgeçmiş değil. Umarız Suudi, aklı başında hareket eder ve İran`a karşı savaş açarak bölgeyi felakete sürükleyecek bir akıl tutulması yaşamaz. Fakat maalesef Suudi, bu potansiyele de sahiptir.” ifadelerini kullandı.