"Sahabeler bizi cennete götüren yollardır"
Siirt`te sahabelerle ilgili gerçekleştirilen programda, ashabın, Müslümanları cennete götüren yollar olduğu belirtildi.
Peygamber Sevdalıları Platformunun ilan ettiği "Kasım Ayı Sahabe Ayı" dolayısıyla Siirt'te Sa'd Bin Ebi Vakkas'ın hayatını konu alan bir program düzenlendi.
Mustazaflar Cemiyeti Siirt Şubesinde gerçekleştirilen programa konuşmacı olarak Araştırmacı Sabahattin Keleş katıldı.
Peygamberlerden sonra en değerli insanların sahabeler olduğunu belirten Keleş, Hz. Muhammed'in onları, "gökteki yıldızlar" diye isimlendirdiğini söyledi.
Keleş, "Kim onların yolunu takip ederse Allah'ın izniyle yolunu şaşırmaz. Biliyorsunuz, yıldızların en büyük özelliklerinden biri de insanlara yön gösterirler. Sahabeler de aynen öyledir. Bizi cennete götüren yollardır. Tabi, bütün sahabeler cennet çiçeklerinin farklı versiyonudurlar. Ben onları cennete götüren formüller olarak nitelendiriyorum. Hepsi Kur'an'dan, Resululah'tan beslenmişlerdir. Sa'd Bin Ebi Vakkas da aynı onlar gibi bir sahabedir. Biliyorsunuz, Sa'd Bin Ebi Vakkas'ın en önemli özelliklerinden biri, cennetle müjdelenen on sahabeden biri olmasıdır. Sa'd Bin Ebi Vakkas 17 yaşında Müslüman oluyor ve 85 yaşında vefat ediyor. Davasından zerre kadar taviz vermiyor, zerre kadar yolundan sapmıyor. Peygamberimiz onu cennetle müjdeliyor. Bunu öğrendiği halde hiçbir zaman yolunu şaşırmıyor. İşte böyle mübarek bir insandır. Peygamberimiz onu çok seviyor, onu yolda gördüğünde onu işaret ederek 'İşte bu Sa'd'dır, işte bu benim dayımdır.' derdi." dedi.
Sa'd Bin Ebi Vakkas'ın nasıl Müslüman olduğunu kendi dilinden anlatan Keleş, "Ben iman edenlerin 7'ncisiyim. Bir gece rüyamda dolunay gördüm. Dolunay, bir yola ışık saçmıştı. O yola baktığım zaman Hz. Ebubekir, Zeyd Bin Harise ve Hz. Ali'yi gördüm. Üçü o yolda yürüyordular. Bana bakıp, 'Hadi, sen de gel.' dediler. O yol öyle bir güzeldi ki insanın içini ferahlatıyordu. Rüya çok hoşuma gitmişti. Olaydan 2-3 gün geçtikten sonra Hz. Ebubekir'le karşılaştım ve beni yanına çağırdı. Ona rüyamı anlattım. Bana İslam'ı anlattıktan sonra, 'Gel, seni dolunayın yanına götüreyim.' dedi. Peygamberimiz Medine'nin dışında namaz kılıyordu. Biz onun yanına gittiğimizde arkası dönük bir vaziyette namaz kılıyordu. Onun yanına yaklaştığımızda tam namazını bitirip bana döndüğünde dolunayı rüyamda gördüğüm hali hissettim. Resulullah bana imanın hakikatlerini anlattı ve ben orada iman ettim." ifadelerini kullandı.
Son olarak Keleş, "Uhud Savaşı'nda Ümmü Eymen anamız yaralılara su taşıyordu. Baktım bir kâfir Ümmü Eymen annemize bir ok attı. Annemiz biraz sendeleyip yere düşünce ona ok atan kâfir gülmeye başladı. Ben o sırada Resululah'ın yanındaydım. O kâfire öyle bir sinirlendi ki bana, 'Hadi Sa'd, okunu çıkar ve bu kâfirin işini hallet.' dedi. Ben okumu çıkarıp attığım zaman Resulullah bana, 'At Sa'd at. Allah okunu rast getirsin. Anam babam sana feda olsun.' dedi. İşte, bu söz Sa'd'a Uhud Meydanı'nda söyleniyor. Düşünün, bütün insanlığın kendisine 'Anam babam sana feda olsun.' dediği bir insan olan peygamberimiz bu sözü Sa'd Bin Ebi Vakkas için kullanıyor." şeklinde konuştu.
Program, katılımcılara verilen ikramın ardından son buldu. (Murat Orhan - İLKHA)