• DOLAR 34.166
  • EURO 38.218
  • ALTIN 2920.218
  • ...
Kalın`dan Rusya`ya "PYD" tepkisi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlediği basın toplantısında, Rusya'nın Astana sürecine PYD'yi davet etmesine ilişkin, "PYD ve YPG, PKK terör örgütünün bir uzantısıdır ve onun ne Astana, ne Cenevre, ne de bir başka toplantıya davet edilmesi asla kabul edilemez. Bu konuda biz Rus mevkidaşlarımızla benim de dün bu konuda görüşmelerim oldu, pozisyonumuzu çok net bir şekilde tekrar ortaya koyduk." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir basın toplantısı düzenledi. Gündemdeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.

Türkiye'nin, bu yılın ilk yarısında yüzde 5,1'lik bir büyüme oranını yakaladığını söyleyen Kalın, bunun hem Avrupa, hem de dünya ortalamalarının çok çok üstünde olduğunu vurguladı.

"Türkiye'nin büyüme oranı dünyada 3'üncü sırada"

Kalın, "Yanlış hatırlamıyorsam Türkiye'nin bu büyüme oranı, dünyada şu an itibarıyla Çin ve Hindistan'dan sonra 3. sırada geliyor. 2017'nin 3. ve 4. çeyreğinde de benzer bir tablonun, hatta daha da yüksek rakamların çıkması bekleniyor. 31 Ekim tarihi itibarıyla gelen bazı verileri de dikkate aldığımız zaman, Türkiye'nin Ocak-Eylül dönemindeki ihracatı da önceki yıla göre yüzde 10,5 oranında artış kaydetmiş durumda, yani ticarette de gerçekten iyi bir ivme yakalamış durumdayız." dedi.

Turizm gelirlerinde de ciddi bir artışın olduğunu aktaran Kalın, "Geçen yılın bu dönemine göre turizmde yüzde 37,6 oranında bir artış var. Türkiye'ye gelen turist sayısında da yüzde 38 bir artış gerçekleşmiş durumda. Turizm sektöründe de çok ciddi bir hareketliliğin olduğunu ifade edebilirim. Birazdan da zaten biliyorsunuz burada, Külliyede Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle bir turizm şûrası yapılacak. Orada da turizmi daha fazla nasıl geliştirebiliriz doğudan batıya, bütün boyutlarıyla bunu etraflı bir şekilde ele alma imkânımız olacak." diye belirtti.

"İstihdama katılım oranı artıyor"

İşsizlik oranlarına değinen Kalın, şöyle konuştu: "İşsizlik oranın tek hanelere düşürülmesi noktasında da ilgili bütün kurumlarımızın, ekonomi birimlerimizin çok yoğun bir çalışması devam ediyor. Tabii istihdama katılım oranı da artıyor, yani yeni nüfusla beraber bir istihdam arayışı da var. Ama aynı zamanda son 1 yıllık dönemde, yani geçen yılın Ekim ayından bugüne kadarki rakamlara baktığımız zaman 1 milyon 122 bin kişiye yeni istihdam yaratıldığını da görüyoruz ki, bu hakikaten memnuniyet verici bir gelişme; ama bu konudaki çalışmalarımız da devam edecek." ifadelerini kullandı.

Kalın, "Enflasyon konusunda da rakamların daha da düşürülmesi için yoğun bir çalışma sürdürülüyor. Burada mali disiplin, yatırımlar, ithalat, ihracat, bütün bu dengeleri dikkate alan bir hassas politikanın izlendiğini rahatlıkla ifade edebilirim. Nitekim bugün Merkez Bankamız bu konuyla ilgili bir raporunu da yayınlayacak bildiğiniz gibi. Enflasyonla ilgili, enflasyon görünümüyle ilgili ayrıntıları oradan takip edebilirsiniz. Ama özellikle enflasyon verilerinin 2018'in ilk yarısından itibaren ciddi bir düşüşe geçeceğini ifade edebiliriz. Merkez Bankamız da enflasyon hedeflemesi çerçevesinde kararlı duruşunu devam ettiriyor ve elbirliğiyle bu çalışmalar devam edecek." açıklamasında bulundu.

CHP'li Tezcan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ifadeleri

Kalın, CHP'li milletvekili Bülent Tezcan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik hakaret içerikli ifadelerine ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Biz hukuki yolları harekete geçirdik, suç duyurusunda bulunduk. Ben sosyal medya üzerinden bir açıklama yapmıştım, ama bu vesileyle burada bir defa daha görüşümüzü net bir şekilde ifade etmek istiyorum. -Öncelikle şunu söyleyeyim: Bu tür ifadeler, Cumhurbaşkanımızı hedef alan 'diktatör' gibi ifadeler, öncelikle Türkiye'de ana muhalefet adına bir utanç vesikasıdır. Siyaset yapamayan, siyaseti tüketen kesimlerin bu tür söylemler üzerinden kendine bir siyaset alanı açma çabasıdır, bunu ifade etmek isteriz. İkinci olarak; bu milletin iradesine bir saygısızlıktır, yani yüzde 52 oyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanına siz 'diktatör', 'faşist' vesaire diyemezsiniz. Bu ülkede o Cumhurbaşkanına oy vermiş milyonlarca insanın iradesine, hür seçimine, reyine her şeyden önce bir saygısızlıktır bu. Üçüncüsü; devletin başı olarak bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin karşı karşıya kaldığı içeriden ve dışarıdan her tür saldırıyı püskürtmek için canla-başla mücadele eden bir lidere siz bu tür yakıştırmalar yapamazsınız.

Dördüncü olarak da şunu ifade etmek istiyorum; 'diktatör' söyleminin ne amaçla tedavüle sokulduğunu, kimler tarafından kullanıldığını biz çok iyi biliyoruz. Darbe öncesinde de biz bunu ifade etmiştik. Bu tür söylemler üzerinden Türkiye'de başka karışıklıkları ortaya çıkartmak, toplumu birbirine düşürmek, başka harici ya da dâhili girişimlerin zeminini hazırlamaya dönük adımlar olduğunu biz gayet iyi biliyoruz. Dolayısıyla buradan çağrımız; bu tür seviyesiz, hakikatle yakından uzaktan ilgisi olmayan, milletin iradesine duyarsız ve saygısız ifadelerden muhalefetin de kaçınmasıdır."

Kalın'ın açıklamalarından ardından basın mensuplarını soru-cevap faslına geçildi. Bir gazetecinin, Irak Kürdistan Bölgesindeki referandum, Neçirvan Barzani'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan bir randevu talep ettiği iddiaları ve Türkiye ile Irak Merkezi Yönetimi işbirliğiyle PKK'ye karşı olası bir operasyona ilişkin soruya, Kalın, şöyle yanıt verdi:

Şimdi Erbil Yönetiminden herkesin beklentisi; sadece Türkiye'nin değil Irak Merkezî Hükûmetinin, İran'ın ve diğer ülkelerin beklentisi, bu referandumu hani eski tabirle 'keenlemyekun', yokmuş hükmünde bir çerçeveye oturtmaları ve yollarına devam etmeleri... Tabii siyasi olarak bunu nasıl formüle ederler, kendi kamuoylarına nasıl izah ederler, bu onların meselesi. Fakat zaten fiilen şu anda geldiğimiz noktada aslında referandum yok hükmünde.  Tabii bizim beklentimiz; bu yolda Irak Merkezî Hükûmetiyle diyalog içerisinde, istişareler içerisinde adımlar atmaları. Irak'ın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini garanti altına alacak adımlar atmaları. Orada Irak Kürtlerine dönük herhangi bir sıkıntının gelmesini biz asla arzu etmeyiz. Ve dediğim gibi, bu çerçevede de biz mesela Habur Sınır Kapısındaki geçişleri bu yüzden devam ettirdik, çünkü oraya giden maldır, eşyadır, ihtiyaç malzemeleridir vesairelerin normal vatandaşların hayatını olumsuz yönde etkilemesini arzu etmeyiz. Bundan sonra da zaten bu yönde, yani hem Irak Merkezî Hükûmetiyle, hem diğer aktörlerle istişare ve eş güdüm içerisinde bu süreci birlikte takip edeceğiz.

Neçirvan Barzani'nin randevu talebi

Neçirvan Barzani'nin randevu talebine ilişkin Kalın, "Geçmişte de biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli vesilelerle Sayın Neçirvan Barzani'yi kabul etti, yani Irak Bölgesel Yönetiminin Başbakanı sıfatıyla. Şimdi tabii Mesud Barzani'nin görev süresinin uzatılmamasıyla yetkilerinin ona devredilmesi, Neçirvan Barzani'ye devredilmesiyle yeni bir tablo ortaya çıkıyor. Tabii ki bu talepler değerlendirilir, Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirindedir. Kendilerinin uygun görmesi hâlinde, uygun gördüğü zaman ve zeminde bu görüşmeler yapılabilir. Ama bunun için dediğim gibi, öncelikle orada Erbil Yönetiminin hâlâ birtakım adımlar atması gerekiyor. Daha önce de ifade ettim, bu sabah mesela dünden beri devam eden süreç memnuniyet verici Habur Sınır Kapısının ya da İbrahim Halil Kapısının Irak Merkezî Hükûmetine devredilmesi. Bu yöndeki adımlar devam ettikçe, yani orada statüyle ilgili ve Irak'ın toprak bütünlüğünü garanti altına alacak normalleşme adımları atıldıkça bu tür talepler de yine değerlendirilir, uygun bir zamanda, zeminde bunlar gündeme alınabilir." diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Irak Başbakanı İbadi'nin görüşmelerine değinen Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımızın İbadi ile yaptığı görüşmede bu demin ifade ettiğim noktayı açık bir şekilde zaten kendilerine ilettiler. Yani Irak'ın DEAŞ'tan tamamen temizlenmesi memnuniyet verici bir gelişmedir. Fakat buna paralel olarak şu anda bizim beklentimiz, aynı şekilde PKK'nın da tamamen Irak topraklarından temizlenmesi; bu Kandil olur, Sincar olur, başka şehirler olur, her nerede olursa olsun PKK'ya karşı kararlı ve ortak bir mücadele yürütülmesi konusunda biz kararlılığımızı, taleplerimizi ilettik. Irak yönetiminin buna olumlu baktığını biliyorum tabii, ama Irak yönetiminin kendine göre de birtakım öncelikleri ve sorunları var. Fakat bu konuda biz yakın çalışmaya Irak otoriteleri gerek Bağdat'la, gerek Erbil'le, gerek Süleymaniye'yle, çünkü son tahlilde Irak Merkezî Hükûmetinin yanında diğer bölgeler de bu sürecin içinde olmak durumunda, onlarla yakın çalışmaya devam edeceğiz. Ama nerede olursa olsun dediğim gibi, ister Suriye'de, ister Irak'ta, ister Türkiye toprakları sınırları içerisinde olsun, PKK terör örgütüne karşı mücadelemiz bundan sonra da kararlı bir şekilde devam edecek."

"PYD-YPG'nin Astana'ya davet edilmesini asla kabul etmeyiz"

Kalın, "Rusya'nın Astana sürecine PYD'yi davet etmesine Ankara'nın bakış açısı nedir?" sorusuna, "Şimdi bununla ilgili emrivaki gibi bir şeyin olduğunu arkadaşlarımız bize dün ilettiler, biz de bu konuda derhal girişimlerde bulunduk ve tepkimizi ilettik. Tabii ki bunu kabul etmemiz asla mümkün değildir. Yani Suriye konusunda biz bunu hep ifade ettik, 'PYD'li ve YPG'li olmayan Kürtlerin oraya Kürt toplumunu temsilen davet edilmesinde biz hiçbir sorun görmüyoruz, ama PYD ve YPG, PKK terör örgütünün bir uzantısıdır ve onun ne Astana, ne Cenevre, ne de bir başka toplantıya davet edilmesi asla kabul edilemez.' Çünkü orada fiili durum yaratarak, eşkıyalık yaparak, oradaki insanları terörize ederek, DEAŞ'la mücadele kılıfı altında kendine alan yaratarak bir noktaya gelmiş bir terör örgütüne Astana gibi bir uluslararası platformda yer verilmesini biz asla kabul etmeyiz. Zannediyorum oradaki zaten arkadaşlarımızın da müdahalesiyle o sorun yerinde büyük oranda çözüldü. Ama bu konuda biz Rus mevkidaşlarımızla benim de dün bu konuda görüşmelerim oldu, pozisyonumuzu çok net bir şekilde tekrar ortaya koyduk. Bundan sonra da bu tür girişimleri memnuniyetle karşılamamızın, hoş karşılamamızın mümkün olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum." şeklinde yanıt verdi.

Kalın, bir gazetecinin, "Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı istifa etti, aileye kadar varan tehdit ve baskılardan söz etti. Bir yorumunuz olur mu bu konuyla ilgili?" sorusuna ise şöyle cevap verdi: "

"Dün uçakta gazeteciler de Cumhurbaşkanımıza bu soruyu sordular, yarın okuyacaksınız bunu siz de ve kamuoyu da, böyle bir şeyin olması tabii ki kabul edilemez, eğer böyle bir şey var ise. Sayın Cumhurbaşkanımızın aynen ifadesi, 'Böyle bir şey varsa, müstafi Belediye Başkanımız hangi mercie ne şekilde başvurması gerektiğini bilir ve başvurması gerekir.' Yani bu AK Parti siyasetiyle bağdaştırılması mümkün olmayan bir şeydir, bunun üzerine de, eminim Genel Merkez gerekli çalışmaları yapmak üzere gidecektir. Yani bunun söylentisi dahi rahatsız edici bir şeydir, yani ailesinin tehdit edilmesine kadar işin varılması gibi bir şeyin ortaya çıkması, ben de ilk okuduğumda hayretler içerisinde okudum bu neyin nesidir diye. Ama tabi ki bunun doğrudan muhatabı ben değilim, yani AK Parti Genel Merkezinde ilgili birimler bununla ilgili çalışmaları yapacaklardır. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu konuda rahatsızlık duyduğunu ve bunu dün de gazetecilere uçakta ifade ettiğini söyleyebilirim." (İLKHA)


 

Bu haberler de ilginizi çekebilir