"İstişare etmeden kurulan sınav sistemleri birçok sıkıntıyı beraber getiriyor"
Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı, istişare etmeden kurulan sınav sistemlerinin birçok sıkıntıyı beraberinde getirdiğini söyledi.
Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Şanlıurfa Şube Başkanı İbrahim Coşkun, düzenlediği basın açıklamasıyla Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) olarak açıklanan yeni üniversiteye giriş sınavı ile TEOG sistem değişikliğini değerlendirdi.
Milyonlarca adayı, aileyi ve toplumun geleceğini ilgilendiren üniversiteye giriş sistemindeki değişikliklerin, konunun hassas ve sıkıntılı noktaları tecrübeler ışığında değerlendirilmeden Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından açıklanmasıyla ilgili Coşkun, istişareye dayanmayan hiçbir projenin başarılı olamadığını söyledi.
Eğitimin, ülkelerin geleceklerinin şekillenmesinde önemli bir fonksiyona sahip olduğunu belirten Coşkun, "Bilimde, teknolojide, sanatta, edebiyatta gelişen, öncü olan ülkeler incelendiğinde, nitelikli bir eğitim sistemine sahip oldukları görülecektir. İyi bir eğitim; gelişmenin, gelişmiş ülke olmanın, medeniyet kurmanın anahtarıdır. Bunun farkında olan ülkelerin önceliği eğitim olmakta, başarılı insanların yetiştirilmesi için en büyük değer her zaman bu alana verilmektedir. Sistemli, planlı ve istişareye dayanmayan hiçbir proje başarılı olmamıştır, olmaz da. Ülke olarak, yıllardır sancısını, sıkıntısını, stresini yaşadığımız nokta burasıdır. Yerel değerlere dayanan evrensel bir eğitim sistemini kuramayışımızın temel sebebi bundan kaynaklanmaktadır. Öğrencileri sürekli başka yönlere kanalize eden, velileri tedirgin eden ve sık sık değiştirilmek zorunda kalınan sınav sistemleri de böyle bir anlayışın ürünüdür." dedi.
"İstişare etmeden kurulan sınav sistemleri birçok sıkıntıyı da beraber getiriyor"
Geçmişte LGS, OKS, SBS, ÖSS, ÖYS ve LYS gibi, nice harfleri değişen ama kaderleri değişmeyen sistemlerin, aynı mantığın tezahürü olduğunu dile getiren Coşkun, şunları söyledi:
"Kaldırılacak sistemin eksikliklerinin ne olduğunu paylaşmadan, yerine getirilecek olanı kararlaştırıp olgunlaştırmadan, tüm bunları yaparken de paydaşlarla tartışıp istişare etmeden kurulan sınav sistemlerinin birçok sıkıntıyı da beraber getirdiği aşikârdır. Yanlışı terk ederken gösterdiğimiz acelecilik, yapım aşamasında bir hıza dönüşmemekte; yetkililer, konuya katkıda bulunacak kişi ve kurumlarla bir araya gelmekten imtina etmekte, durum böyle olunca da ya ortaya kabul gören bir model çıkmamakta ya da enine boyuna tartmadan, tartışmadan yöneldiğimiz modeller de geriye yönelik görülmektedir."
"Soru sayısının azaltılması dar aralıklara yığma yapacaktır"
"Milyonlarca adayı, aileyi ve toplumun geleceğini ilgilendiren üniversiteye giriş sisteminde yapılacak değişikliklerin; eğitimin ilgili paydaşlarıyla görüş alışverişi yapılmadan, konunun hassas ve sıkıntılı noktaları tecrübeler ışığında değerlendirilmeden, dahası demokratik teamüller yerine getirilmeden Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından açıklanması halen bir eksiklik olarak görülmektedir." diyen Coşkun, "YGS'ye ve LYS'ye göre yeni sınavın fiilen tek aşamaya indirilmiş olması ve toplam soru sayısının azaltılmış olması, ölçme ve değerlendirme ilkeleri çerçevesinde değerlendirildiğinde sınavın geçerliğini azaltmıştır. Soru sayısının azaltılması aynı sayıdaki nette çok fazla sayıda öğrenci istifleyecek, daha nitelikli bir sıralama yerine dar aralıklara yığma yapacaktır. Adayların girecekleri sınavların kapsamlarının daraltılarak bazı derslerden hiç soru sorulmayacak olması ortaöğretimi olumsuz etkileyecektir. Bu kapsam daraltması, öğrencilerin tek yönlü bir şekilde yetişmesine, temel sosyal ve fen bilimleri alanındaki dersleri ihmal etmelerine; ayrıca, özellikle sayısal ve eşit ağırlık alanında tercihte bulunacak öğrencilerin lise öğrenimlerinde temel sosyal bilimler derslerini es geçmelerine neden olacaktır. Kısacası, öğrenciler sınavda yapmak zorunda olmadıkları ders gruplarını ihmal edeceklerdir." şeklinde konuştu. (Hüseyin Sayhar - İLKHA)