Mücadele ve Kadın
Bu iki kıskacın birisi gelenek diğeri ise çağdaşlık adına modernlikti! Gelenek ve kültür sosyal hayattan tamamen çekip, evde evcilikten öteye gitmeyen bir hayat sunarken
Mücadele hayatında kadın konusu tarih boyu istismara uğramış, uğratılmış konulardan bir tanesidir. Kültür ve adetlerin kıskacında can çekişmiş kadının yeri/konumu.. Modernizmin kurbanı olarak parçalanmış konumu… Atalar dini ve kültürü ve bunun yanında yok sayılmış hakları... Ne yazık ki geçen zamanda iki kıskacın ortasında yine olması gereken yerde olamadı Kadın..
Bu iki kıskacın birisi gelenek diğeri ise çağdaşlık adına modernlikti! Gelenek ve kültür sosyal hayattan tamamen çekip,evde evcilikten öteye gitmeyen bir hayat sunarken, buna belki de tepki olarak oluşturulan Özgürlük algısı, ilericilik adına, modernizm adına kişiselleştirip asli görevinden uzaklaştırdı..
Kadını nesneleştirip bir meta olarak kullandı. Adını da Çağdaşlık adına ``Kadın hakları ve özgürlük`` koydu… Bütün bu karmaşa içerisinde Müslüman kadının sesi ise cılız kaldı. Zira; ``Elinin hamuru ile topluma, sosyal dertlere karışması istenmiyordu”. Eğer izin vermezse babasının cenazesine gidip gidemeyeceği bile gelenek ve görenekti. İkincisi Çağdaşlık/Modernizm. Kulağa hoş gelen özgürlük söylemleriyle kadın erkek eşittir diyerek sosyal hayata ölçüsüz savurarak sömürdü.. Tüketirken, tükenen bir durum…. Kur’an’ın kendisine biçtiği misyondan aciz bırakılan bir durum..
İslam ise; Kadın haklarını belirledi. İslamda kadın her şeyden önce bilinçli tercihi olan bir kuldur. Vakarı ile evinde oturmasını gerektiği gibi,takva elbisesine bürünüp aynı vakarla toplumsal sorunlara da yaklaşmasını bilendir.. Sadece eve ve çocuklara hapsolmaz. Ailesini de ihmal etmeden topluma faydalı bir birey, kulluğunun gereklerini de yapandır. Tağuta karşı mücadelede eden Müslüman kadın evini bir okul, bir üniversite, ayetteki ifadesiyle bir sipergah haline getirendir..
Kadın demek ``Mücadele`` demektir.. “Gerçekten Allah, kocası hakkında Seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitti. Allah ikiniz arasında geçen konuşmaları işitiyordu. Kuşkusuz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (Mücadele Suresi: 1)
İnsanların nasıl yüceler yücesine çıktığını göstermek isteyen bu ayet üzerinde iyi düşünmeli ve meseleyi idrak etmeye çalışmalıdır. Mekke toplumunun bağrından çıkan ``İslam Dini``, bir kadına bu kadar değer veriyor ve onun müşkülatına bizzat Allah (cc) çözüm sunuyor. O Mekke toplumu ki, kadını bir utanç vesilesi olarak görüyordu.. Kocasının haksızlığına maruz kalmış bir Müslüman kadının mücadelesinden ve şikâyetinden söz etmektedir bu ayet.. Haksızlığa boyun eğmiyor... Mücadele edip, Sorununun çözümünü doğru yerde arıyor. Direk Allah (cc)’ın Resulüne götürüyor. Haklı olduğuna kesin inandığı bir konuda ısrarcı olmayı, o dininden öğrenmişti. Öyle ki, Arş’ın Rabbi’nin kapısını çalmayı ve durumunu Ona arz etmenin yoluna düşmüştü. Çünkü o haklı idi. Hakkının, Rabbi tarafından geri çevrilmeyeceğine inanıyordu...
Bu Seçkin Sahabe hanımın ismi; “Mücadele” olarak Kuran’a nakşoldu, hatta Sure “Mücadele suresi” olarak isimlendi. Müslüman kadın denilince, ilk akla gelmesi gereken şey, ``azim, çelikten yürek ve mücadeledir``.
Bu seçkin Kadınlardan kimisi bir şehidin eşi olarak mücadele yolunda sabırla ilerlemekte; kimi bir zindan erinin eşi veya muhacir bir yiğidin sebatkar eşi olarak mücadele yolunda sebatla yürüyüp `` Mücadele`` etmektedir. O kadın ki; Mücadele suresine damgasını vurdu. Ona yakışanda zaten budur. İsmi mücadele olan bacılarımızın, dünyanın basitliklerine, süsüne, püsüne ve değersizliklerine aldırmamaları lazımdır. Bu kadar önemli bi konuma sahip olan bu yiğit bacıların, bu potansiyeli eve hapis etmemelidir.
Mümin kadın için yalnızca günlük ev işlerinde uğraşan "ev kadını" olma zamanı değildir. Kadınlar için örnek olan sahabe
hanımlar evlerinde boş oturmayı hiçbir zaman seçmemişlerdi. O kutlu kadınlar, Müslümanlar arasında yiğitçe mücadele vermişlerdi. Tebliğ, sohbetler faliyetleri yapmışlardı. Şimdi de Müslüman kadının görevi yalnızca eş ve annelikle sınırlı kalmamalı. Müslüman kadın tebliğ görevinde pasif durumda kalmamalı.. Cesur, azimli ve atak olmalıdır.
"Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz." (Nahl Suresi, 97)
Son olarak;Müslüman kadın geleneğin kendisine dayattığı kesinlikle dinden uzak olan dar kalıpları kırarak İslami mücadelenin ön saflarında yer almalıdır.. Erkek kardeşlerimizle beraber bu aziz davanın yükünü sırtlayabilmeliyiz...
Velhasır; Rabbim bizleri Mü’min kadınlar ve mü’min erkekler olarak, ailede eş, anne, baba olma sorumluluklarımızla İslami mücadelede dava adamı olma sorumluluğumuzu belli bir denge ve adalet çerçevesinde birlikte ve yardımlaşarak yerine getirenlerden eylesin.. (Amin)
Şehide Meryem / Diyarbakır (Çermik) - Yaş: 27
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.