Takunya ustası tüm zorluklara rağmen mesleğini yaşatmaya çalışıyor
Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen ve unutulmaya yüz tutmuş takunyacılık mesleğinin Gaziantep`teki son temsilcilerinden Osman Çakmak, evinin bahçesindeki küçük atölyesinde mesleğini yaşatmaya çalıştığını söyledi.
Kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olan birçok mesleğin devam ettirilmeye çalışıldığı Gaziantep'te takunyacılık (Nalın) yapan Osman Çakmak (70), ustası çok küçük yaşlarda öğrenip sürdürdüğü mesleğini tüm zorluklara rağmen devam ettirmeye çalıştığını belirtti.
Teknolojik gelişmeler insan hayatındaki alışkanlıkları değiştirdiği gibi geçmişte de revaçta olan birçok mesleği ortadan kaldırıyor. Giyimden, ev eşyasına ve mimariye kadar birçok meslek unutulmuş ya da unutulmak üzere. Özellikle de insanoğluna her devir ve dönemde eşlik eden ağaca dayalı birçok meslek bugün bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda usta tarafından yaşatılmaya çalışılıyor.
Halk arasında "haphap" olarak da bilinen takunyacılık mesleğinin Gaziantep'teki son temsilcilerinden Osman Çakmak, yıllarını verdiği mesleğine her ne kadar ilgi azalsa da daha önceleri tüm evlerde kullanılan kadın, erkek, çocukların hem ev içinde hem dışarıda giydiği takunyanın 1965 yıllarında plastik terliklerin üretilmesiyle birlikte yavaş yavaş yok olmaya başladığı söyledi.
Takunyacılık mesleğini yaklaşık 65 yıldır büyük bir aşkla sürdürdüğünü belirten Çakmak, İLKHA muhabirine yaptığı açıklamada, yıllardır mesleğinin ölmemesi için destek beklediğini, ancak kendisine ve mesleğine gereken desteğin verilmemesinden şikâyetçi olduğunu belirtti.
Mesleğe çok küçük yaşlarda başladığını belirten Çakmak, "Ben bu mesleğe 5 yaşındayken başladım. Babam elimden tutup dükkâna götürüp getirirmiş o dönemler aklıma gelmiyor. O günden bu yana bu takunya mesleğini yapmaktayım. Takunyanın esas ismi bizim Antep'te 'haphap'tır. Gaziantep dışında da bunlara 'takunya' ve 'nalın' deniliyor." dedi.
"Takunya ayakta; mantar, terleme koku ve nasır gibi hastalıkları engeller"
Takunyanın çok sağlıklı ve ortopedik bir giyecek olduğunu belirten Çakmak, "Bu takunya çok şifalı bir giyecektir. Ayakta, mantar, terleme koku ve nasır gibi hastalıkları takunya engeller. Takunya ayak için şifadır. Biz çocukken büyüklerimiz özellikle ekmekçiler, berberler ve kasaplar hayatlarını hep haphapla sürdürürlerdi. Eskiden bu kadar hastalık mı vardı. Ayak ve bel ağrısı yoktu ama maalesef halkımız bir terlik giyiyor neyin nesi olduğunu bilmiyor. İnsanda ne alırsa ayağından alır. Ben bu mesleği yıllardır sürdürdüğümden dolayı birçok kişiden özellikle bayanlardan dua aldım. Ayağında topuk dikeni olan ve yine buna benzer rahatsızlığı olanlar haphap giydiği zaman bu rahatsızlığı ortadan kaldırır. Çünkü takunya doğaldır, plastik değildir, ceviz ağacından yapılır. Eskiden hamamlarda ve camilerde haphap giyerlerdi. Takunya kullanan kişinin ayağında yanma, farklı sorunlar olmaz. Çünkü takunyanın zemini bellidir yani doğal olduğundan dolayı sağlığı açısından faydalıdır." ifadelerini kullandı.
Çakmak, takunyaları eskiden tamamen el işçiliğiyle yaptıklarını ve sonradan teknolojinin gelişmesiyle torna ve tesviye makinelerinin kullanıldığını belirterek, şunları söyledi:
"Takunyayı geçmişte büyüklerimiz testere ile yaparlardı, tabi şimdiki gibi teknoloji gelişmemişti. Sonradan kollu bıhçılar daha sonra hızarlar ve torna tesviye çıktı. Bunların çıkmasıyla takunya yapmak biraz kolaylaştı. Ben bu mesleği ilk öğrenenlerdenim, mesleğimin aşığıyım. Çünkü ben bu mesleği severek yapıyorum. Bu meslek benim hayat kaynağımdır, bu küçük odama (atöyleye) girdiğim zaman huzur buluyorum."
"Bu meslekte çırak bulamıyoruz, öldüğüm zaman bu meslekte benimle beraber ölür"
Mesleği öğrenecek çırak yetişmemesinden de yakınan Çakmak, mesleğin kaybolmaması için devletten destek istedi.
Çakmak, "Biz devletten yardım veya kalkınma açısından bir fayda görmedik. Ben Kültür Bakanlığının ustasıyım. Ama bizi arayıp soran, elimizden tutan yok. Takunya nasıl meydana geliyor, kimse bunu bilmiyor. Bir çırak bile bulamıyoruz. Bu takunyalar benim kendi çabamla meydana geliyor. Ben bu mesleğe o güzelim gençlik çağımı verdim. Bu mesleği fantezi türüne getiren benim. Türkiye'de ve dünyada bu işi yapan usta kalmadı. Ama ben bu mesleği inanın severek yapıyorum. Bu meslekte çırak bulamıyoruz, ben öldüğüm zaman bu meslekte benimle beraber ölür. Bu mesleği sürdürmek ve yaşatmak istiyorum." diye konuştu.
Ürettiği renkli nalınlarla takunyaya talebi artırmaya çalıştığını belirten Çakmak, "1965 yılına kadar biz sade haphaplar yapardık. 1965 yılından sonra ben bu meslekte biraz çaba gösterdim. Fantezi ürünler yapmaya başladım. Tabi o zaman askerlik dönemim geldi, askere gidip geldikten sonra da mesleğime devam ettim. Ben bu mesleği 65 yıldır yapmaktayım ve mesleğimin aşığıyım. İnşallah ölünceye kadar da devam edeceğim." şeklinde konuştu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)