• DOLAR 32.453
  • EURO 34.741
  • ALTIN 2436.376
  • ...
Aileyi sarsan hastalık TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Erkan Yavuz/DOĞRUHABER

Çağımızın en büyük nimetlerinden biri olarak görülen teknoloji, çocuklar ve gençler için ciddi bir tehdit haline geldi. Sokaklarda, toplu taşıma araçlarında, okulda ve parklarda çocukların elektronik bağımlılığı rahatlıkla görülebiliyor. Konu ile gazetemize açıklamalarda bulunan Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan, Aile Danışmanı/Psikolog Saliha Erdim ve Mehtap Kayaoğlu, elektronik bağımlılığın aileden geldiğini belirterek, ailelerin çocuklarıyla iyi bir iletişim kurup bu hastalığın önüne geçebileceklerini ifade etti.

“ÇOCUKLARDA ELEKTRONİK BAĞIMLILIĞI TOPLUMSAL BİR MESELE HALİNE GELDİ”

Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan, cep telefonu, bilgisayar, internet veya sosyal medya kullanım alışkanlığının sebep olduğu elektronik bağımlılığının "beklenenin üstünde bir probleme" yol açtığını belirtti. Elektronik bağımlılığın, çocuk ve gençlerin yaşamını alkol ve uyuşturucu gibi tehdit ettiğini vurgulayan Ercan, "Tedaviye yanıt güç olduğu için önleyici çalışmalar yapılması gerekiyor. Uyuşturucu bağımlısı olduktan sonra tedavi etmek ne kadar zorsa elektronik bağımlılığında da aynı durum geçerli. Çocuklarda elektronik bağımlılığı toplumsal bir mesele haline geldi. Bu nedenle çocuk psikiyatristine başvuran aile sayısında büyük artış görüyoruz. Ailesinin kredi kartını internette kullanan, sanal alemde istismar edilen ya da intihara sürüklenen çocuklar var." dedi.

BAĞIMLI ÇOCUKLARDA ÖFKE KONTROLÜ ÇOK ZOR SAĞLANIYOR

Ercan, bilgisayar oyunları ve sosyal medya alışkanlıklarının çocukların iç dünyasını genellikle olumsuz etkilediğini vurgulayan Ercan, şu bilgileri verdi: "Bağımlı çocuklarda öfke kontrolü çok zor sağlanıyor. Gerçek yaşamdan kopup sanal alemde yaşamaya başlıyorlar. Sanal alemde doyumu yaşayan çocuk; okul başarısı, arkadaşlık için uğraşmıyor. Ev de okul da bir süre sonra önemsiz hale geliyor."

ANNE VE BABALARA ÖNERİLER

Cep telefonu, bilgisayar kullanımı konusunda 12 yaş altı çocuklara sınır getirilmesi gerektiğini aktaran Ercan, "Normal bir çocukta hafta içi her gün 30 dakika, hafta sonu da 1 saat elektronik kullanım süresi uygundur. Ayrıca uyumadan bir süre önce bütün elektronik aletleri kapatmak uyku kalitesi, gelişim ve büyüme açısından gereklidir." dedi. Ercan, çocuğun internet ortamına aile gözetimi olmadan girmesinin büyük sakıncalar taşıdığını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Zorunlu değilse çocuklara 12 yaşından önce cep telefonu verilmemeli. Binlerce yabancının ortasında bir başına bırakmadığınız çocuğunuzu evinizin bir odasında bilgisiyar veya cep telefonuyla da yalnız bırakamazsınız."
Anne Ve Baba Çocuk İçin Rol Model

Ailesiyle iletişimde kopukluk yaşayan, sadece bilgisayar ya da cep telefonuyla mutlu olabilen çocuklarda elektronik bağımlılığı açısından tehlike çanlarının çaldığına işaret eden Ercan, bu durumda bir çocuk psikiyatristi ile acil görüşmenin gerektiğini söyledi.  Cep telefonu ile evde uzun süre geçiren anne ve babanın da çocuk için rol model olduğunu kaydeden Ercan, tedavi edilmeyen bağımlı çocukların gergin, sinirli, öfke dolu bir yetişkin nesil oluşturacağını da sözlerine ekledi. 

“ANNE VE BABALAR ÇOCUKLARINI DOĞRU YÖNETEMİYOR”

Sorunun anne ve babadan başlayıp çocuğa sirayet ettiğini belirten Aile Danışmanı Saliha Erdim, “Anne-babalar, çocuklarını doğru yönetecek bilgi ve donanıma sahip değiller. Kendilerini kontrol edemiyorlar. Yetişkinler olarak kendileri sosyal medyadan kurtulamıyorlar. Anne-baba telefon bağımlısı olunca çocuklar da böyle oluyor. Anne ve babalar adeta çocuklarının istediklerine göre hareket edecek şekilde bazen anne-babalar, çocukları tarafından yönetilebiliyor. Ve sınır konmuyor.

Telefonlarınız var ama bu, iletişim içindir. Yeri geldiği zaman sosyal medyayı da kullanacağız ancak bu bizim iletişimimize engel olmamalı. Benim ve annemin telefona dâhil eve geldiğimiz zaman ‘uçak modu`na alıyoruz, bir kenara bırakıyoruz.” şeklinde konuştu.

“İLETİŞİM ARAÇLARINI DENGELİ KULLANMALIYIZ”

“Biz hayatımızı yaşayacağız. Sosyal medyada bulunmak hayatımızı yaşamak değildir. Biz kendi paylaşımlarımızı yaşayacağız” desek, küçük yaştan itibaren sevimli, sevecen; ama güçlü bir dille aynı zamanda kararlı bir ses tonuyla çocuklarına bunu söylese, birlikte sosyal medyayı ya da telefonları ve iletişim aletlerini dengemizi bozmadan ve faydalı olacak şekilde kullanma becerisini çocuklarına kazandırmış olsalar bunlardan hiçbirisi olmaz. Ama biz Allah`la bağımızı zayıflattıkça problemler başlıyor. Muhasebe yapmıyoruz. ‘Ben ne yaparsam rabbim benden razı olur, Allah resulü bu dönemde yaşasaydı ve benim yerimde olsaydı ne yapardı` soruları bizde yok. O yüzden de anne-babaların başta kendilerini kontrol ederek, başta eşler arası iletişimi ve diyaloğu, birbirini mutlu etmeyi ve Allah`ı razı etmeyi ikili bir sistem olarak içlerine  yerleştirip aile düzenine koymaları, arkadaş ilişkilerini artırmaları, çocuklara hobi edindirmeleri, çocuklarla fikri konuşmalar yapmaları, kitap okumaları, çocukların düşüncelerini aktifleştirici ve sağlam düşünceler oluşturucu ortamlar ve platformlarda bulundurma gibi tedbirler alınması gerekir. Yoksa gerçekten gençlerle iletişim de, eşler arası iletişim de azalıyor. Sosyal medya, giderek toplumu felç olmaya sürüklüyor. Bu durumu çok tehlikeli buluyorum.

“ÇOCUKLARIMIZIN DİKKATİNİ ÇEKECEK BAŞKA ALANLAR OLUŞTURMAMIZ LAZIM” 

Çocukların dikkatini çekecek başka alanlar oluşturulması gerektiğini ifade eden Psikolog ve Aile Danışmanı Mehtap Kayaoğlu ise, “Bağımlılık, meşguliyet demektir. Çocukları doğru nesnelerle meşgul edemezsek, çocuklar kendilerini meşgul edecek kolay ve hızlı yöntemlere başvururlar. Dolayısıyla çocuklara farklı alışkanlıklar kazandırmamız gerekir. Çünkü bu çocuklar küçük oldukları için oynamak ve eğlenmek istiyorlar, haz almak istiyorlar. Onların beynindeki haz mekanizmasını harekete geçirecek eylemlere yöneliyorlar. Maalesef teknoloji, telefon ve oyunlar da bu amaca çok iyi hizmet ediyor. Hal böyle olunca çocuklarımızın dikkatini çekecek başka alanlar oluşturmamız lazım. Yani bu çocukların sosyal faaliyetlerle beslenmesi, sokakta arkadaşlarla birlikte oyun oynaması ve ilişkilerinin geliştirilmesi lazım. Evde bilgisayar veya teknoloji dışında oyunlar bulmaları lazım.” şeklinde konuştu.

“ANNE VE BABALARDA DA TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI VAR”

Kayaoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Çocukların bu anlamda malzemelerini genişletmek lazım. Bir de iyi örnek olmamız gerekir. Çünkü maalesef anne-babada da teknoloji bağımlılığı var. Babalar ellerinden telefonu düşürmüyor. Anneler akşama kadar internet başında sosyal medyalarda geziniyorlar. Onlar da oturup sosyal medyada oyunlar oynuyorlar. Dolayısıyla bu, anne ve babanın da gösterdiği bir şey. Bir de kaygılı anne-babalar, çocuk evde olduğunda ve bilgisayar başında olduğunda çocuğun emniyette olduğunu düşünüyor. ‘Aman sokağa çıkmasın, başına bir şey gelir, kaçırılır, en azından evde gözümüzün önünde` diye düşünüyorlar. Bu da yanlış. Çünkü çocuğu sosyal bir ortama çıkarmadığınızda sadece dört duvarın arasında tuttuğunuzda ve eğlenmesi için de doğru malzemeyle buluşturmadığınızda çocuk zaten ne yapacak? Mecburen teknolojiyle uğraşacak. O yüzden zenginleştirilmiş bir yaşam Son derece önemli. Sınırlandırma da getirilmesi gerekir. Tatlı ve aynı zamanda sert bir otoriteyle, çok net bir şekilde çocuğa, bunun yanlış olduğunu gösteren bir ifade kullanarak kesin kural koymak gerekir.”

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir