Kurbanın Hükümleri ve Hikmetleri
Peygamber (s.a.v) bir hadisi şerifte şöyle buyuruyor: Kurban bayramında Allah`ın en sevdiği amel, kişinin bir kan dökmesidir. Kıyamet gününde boynuzuyla, çift tırnaklarıyla ve saçlarıyla gelir. Kan daha yere düşmeden yüksek bir derecede Allah`u Teâlâ tarafından kabul görür. Onun için onunla ruhen sevinin.
Kurban, insanı Allah-u Teâlâ'ya yakınlaştıran şeydir. Istılahta veya örfte ise kurban bayramında Allah-u Teâlâ için kesilen ve eti genelde fakirlere dağıtılan büyük baş hayvanlardır. Şer'i adı udhiyedir. Zira genelde bayram namazından sonra kesilmektedir. Ki o da “duha" vaktine denk gelmektedir. Bu münasebetle bu ismi almıştır.
Kurban bayramında kurban kesmek, İmam Azam (Ebu Hanife) dışındaki âlimler hatta Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre de sünnet-i müekkededir. (El-Fıkhu'l-İslami / Zuhayli c.4 s. 2703)
Meşruiyeti kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Kitaptaki delili Kevser suresinin ikinci ayetiyle Hac suresinin 36. ayetidir. Sünnetteki delili ise birçok hadistir. Örneğin Hz. Aişe(radiyallahu anha)'nın rivayetidir:
Kurban bayramında Allah'ın en sevdiği amel, kişinin bir kan dökmesidir. Kıyamet gününde boynuzuyla, çift tırnaklarıyla ve saçlarıyla gelir. Kan daha yere düşmeden yüksek bir derecede Allah'u Teâlâ tarafından kabul görür. Onun için onunla ruhen sevinin. (Hâkim, İbni Mace ve Tirmizi)
Bir hadis de Hz. Enes (radiyallahu anh)'in rivayetidir: Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beyaz ve boynuzlu iki koç kurban kesti. Kendi eliyle kesti. Keserken, ‘Bismillah' deyip tekbir getirdi. Ayağını boyun tarafına koydu. (Buhari, Müslim)
Kurbanda koyundan ikinci yılına, keçi ve inek üçüncü yılına deve de altıncı yılına girenler kurban için sahih olur. Zira Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), “İkinci yılına giren bir koyunu kurban olarak kesebilirsiniz. Zira caizdir." (İmam Ahmed ve Taberani) Diğerleri de icma ile sabit olmuştur. (tezhib şerhu gayetittakrib s. 264)
Deve ve inek yedi kişi için, koyun ve keçi ise bir kişi için kesilir. Zira Cabir (radiyallahu and) demiştir ki “Biz Hudeybiye yılında Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber deve ve inekleri yedi kişi için kesiyorduk." (Müslim) Hz. Âişe validemiz de “Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hanımları için bir inek kesiyordu" diye buyurmuştur. (Buhari)
Dört çeşit hayvan vardır kurban için kesilmesi caiz olmaz: Bir gözü kör olan, ayaktan sakat olan, açıkça hasta olan ve aşırı zayıf olan. Zira Berra bin Azip'ten rivayet edilmiştir ki Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurmuş ki:
Dört çeşit hayvanın kurbanda kesilmeleri caiz olmaz: Körlüğü belliği olan, açıkça hasta olan, açıkça ayaktan sakat olan ve aşırı zayıf olan." (Tirmizi)
Kesilme vakti, Bayram namazı vaktinden bayramın dördüncü gününün güneş batışına kadardır. Tabi bayram namazından sonra kesilmesi daha afzaldır. Zira Hz. Berra(radiyallahu and)'dan rivayetle Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurmuş ki: “Bu bayram günümüzde ilk yapacağımız iş, bayram namazı kılarız. Sonra döner kurban keseriz. Kim bunu yaparsa yolumuza varmıştır. Kim daha erken keserse ailesine bir et sunmuştur. İbaretle bir ilgisi yoktur." (Buhari, Müslim) Cubeyr bin Mitam(radiyallahu and)'dan rivayetle Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurmuş ki: “Teşrik günleri hepsi kesme günüdür." (Mevariduzzaman ila süneni ibni Hibban / Ettezhibs fi edilleti metni ğayetittakrib s. 266) “Teşrik günleri hepsi kurban kesme günüdür." İmam Ahmet ve Beyhaki / El Fıkhul İslami / Zuhayli c. 4 s. 2716) Bu imam Şafii'ye göredir. İmam Azam'a göre ise bayramın üçüncü gününün güneş batmaya az kalana kadardır. Delili ise Hz. Ömer ve Hz. Ali ve İbn-i Abbas'tan rivayet edilmiş ki: “Kesme günleri üç gündür. En efdali birinci gündür." (Zuhayli / el-Fıkhul-İslami c. 4 s. 2716) Yine ibni Ömer ve İmam Ali demişler ki “Bayram gününden sonra iki gün kurban kesilir."
Kurban kesmenin şartları şunlardır: Müslüman olmak, hür olmak, baliğ olmak, akil olmak, mukim olmak (misafir olmamak) ve imkân sahibi olmak. Misafir ve baliğ olmayanda ihtilaf vardır. Hanefiler misafire vacip değildir demişler. Zira Hz. Ali (radiyallahu and) demiştir ki: “Misafire Cuma ve kurban kesme vacip değildir." (Zuhayli s.2711) Diğer âlimlere göre ise misafire de sünnettir. Zira “Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mina'da hanımları için bir inek kesmiştir." (Buhari ve Müslim)
Hanefi ve Malikilere göre çocuklar için de kurban kesmek müstehaptır. Şafii ve Hanbelîlere göre bu, sünnet değildir.
Kurban kesmenin bir şartı da niyettir. Zira “ameller niyete göredi" Ve “niyet etmeyenin ameli ibadet sayılmaz" şeklinde hadisler mevcuttur. (Zuhayli c.4 s. 2713)
Kurban kesme sünnetlerinin bazıları:
1-Hz. Ümmü seleme validemizden rivayetle Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: “Zilhiccenin ayını gördüğünüz zaman ve biriniz kurban kesmek istediği zaman kurbanını kesinceye kadar saç ve tırnaklarını kesmekten sakınsın." (Ebu Davud, Müslim ve Nesai de buna yakın bir lafızla rivayet etmişler.)
2-Dua etmektir. Zira İbn-i Ömer (R.Anhuma) rivayet etmiş ki: Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bayram gününde iki koç kesti sonra şöyle dua etti: “Yüzümü hanif olarak gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ben müşriklerden değilim. Namazım ve ibadetlerim, hayat ve ölümüm âlemlerin rabbi olan Allah'a aittir. Onun şeriki (ortağı) yoktur. Ben bununla emrolunmuşum. Ve ben Müslümanların ilkiyim. (Bizler, “Ben Müslümanlardanım" diyeceğiz.) Bismillah ve Allah-u Ekber. Allah'ım bu kurban Senin tarafından bize verilmiş, biz de emrin için kesiyoruz." (Ebu Davud) Ondan sonra kişi “Allah'ım! Halilin İbrahim'den kabul ettiğin gibi benden de kabul buyur" dese güzel olur.
3-Kurbanı kesmek isteyen erkekse kendisi kesse sünnettir. Zira Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizzat kesmiş. Eğer kişi kesmeyi beceremiyorsa vekil tutar. Eğer kadın ise vekil tutması sünnettir.
4-Kurbanı kesmek isteyen vekil tutsa da kesim esnasında hazır bulunması sünnettir. Zira Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Fatıma (annemize) “Fatıma kalk! Kendi kurbanın kesilmesine şahit ol. Zira dökeceği ilk damla kanı ile yaptığın bütün günahların sana bağışlanır" buyurmuşlardır. (hâkim Beyhaki, Taberani, Bezzar /el-Fıkhul İslami c. 4 s. 2734)
5-Kesim esnasında Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) üzerine salâvat getirmek de sünnettir. Zira hem dua ediliyor hem de bir sünnet yerine getiriliyor.
6-Kıbleye yönelik kesmek de sünnettir. Zira bütün hayırlı işlerde kıbleye yönelmek müstehaptır. (et-Tezhib s. 266)
Kişi kendine nezir ettiği kurbandan hiçbir şey yiyemez ve hiçbir şeyinden istifade edemez. Örneğin kişi “Allah için bu yıl bir kurban keseceğim ya da bu hayvanı bu yıl kurban yapacağım ya da Allah-u Teâlâ hastama şifa verirse onun için bir kurban keseceğim ya da bu hayvanı kurban olarak kesmeye karar verdim" gibi ifadeleri kullanırsa nezir etmiş olur. Ancak inşaallah kelimesini kullanırsa nezir olmaz. (et-Tezhib, el fıkhul İslami c. 4 s. 2707)
Ancak nezir edilmeyen kurbanlardan sahibi ondan yiyip faydalanabilir. Zira Buhari ve Müslim seleme bin ekva'dan rivayet etmişler ki Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: “Kim kurban keserse üç günden fazla etini evinde saklamasın." Sonraki yılda sahabeler “Ya Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yine geçen yıl ki gibi mi yapalım?" diye sordular. Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) “Hayır bu yıl ondan yiyin, yedirin ve saklayabilirsiniz. Geçen yıl insanlar sıkıntı içinde idiler. O yılda yardım etmenizi istedim." (Buhari, Müslim)
Nezir edilmeyen kurbanın etinden zenginlere bile hediye edilebilir. Ancak fakirlere sadaka edilse sevabı daha fazladır. Efdal olan, yediği ve hediye ettiğinin üçte birinden fazla olmamasıdır. Az bir miktar yiyip genelini fakirlere sadaka verirse en uygunu odur. Zira Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) öyle yapmıştır. Beyhaki'nin Büreyde (radiyallahu and)'den rivayet ettiği hadiste Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendi kestiği kurbanın ciğerinden yiyordu.
Ancak bir miktarını fakirlere vermesi de vaciptir. Hepsini yiyip hiçbir şeyi fakirlere vermemesi caiz değildir. İmam Şafii mezhebinin sahih görüşe göredir. (et-tezhib s. 267) Zira “Ondan yiyiniz ve yoksullara ve fakirlere de yediriniz." (Hac: 28) Ancak kendi kurbanından yemesi vacip değildir. Zira o ona bırakılmıştır. İnsan kendi hakkından vazgeçebilir. (et-tezhib)
Kişi kestiği kurbandan hiçbir şey satamaz. Hatta derisini bile kesim ücreti olarak veremez. Zira Ebu Hureyre(radiyallahu and)'den rivayetle Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurmuştur ki: “Kim kestiği kurbanın cildini satarsa ona kurban sevabı yoktur." (Beyhaki / et-tezhib s. 278)
İmam Şafii'ye göre başkasının izni olmadan onlar için kurban kesilemez. Hatta vasiyet etmeyen meyyit için de kesilemez. Eğer vasiyet etmişse onun için kesilir. Ancak bütünüyle fakirlere dağıtılır. Zira ölüden izin alınamaz. (el-fıkhul İslami c. 4 s. 2743)
İmam-ı Azam'a göre ölen için kurban kesilebilir. Eğer ölü emri ile olursa hepsi sadaka verilir. (el-Fıkh'ul İslami)
Kurban kesmenin birçok hikmeti vardır. Kurban,
1-Hz. İbrahim aleyhisselamın sünnetini ihya etmektir. Aramızda ve kalbimizde Allah-u Teâlâ için fedakârlık geleneğini canlı tutmaktır ve unutturmamaktır.
2-Allah-u Teâlâ'nın haddi ve hesabı olmayan nimetlerine şükretmektir.
3-Yıl be yıl sağ kalmanın şükrüdür. Onun için her yıl sünnettir.
4-Allah-u Teâlâ'nın yasaklarını çiğneme veya emirlerini yerine getirmemekten oluşan günahlara kefarettir.
5-Yılda bir defa olsa dahi ve özellikle de bayram günlerinde kurban sahibinin, ailesine ve etrafındaki fakirlere bolca et yedirmesidir. Zira birçok aile vardır ki yılda bir defa dahi kırmızı et yeme imkânları olmuyor. Kurban kesilmesi sayesinde her bayram, fakirler de zenginler gibi bolca et yemektedirler. Bu husustan olsa gerek kurbanın bedeli kurban yerine geçmemektedir. Mutlaka kurban kesmek lazımdır. Vekâleten kurban kesmek için para alan dernek ve şahıslar mutlaka kurban kesmelidirler. Kesmek yerine bedelini fakirlere verseler mesuliyette kalırlar. (el-fıkhul İslami c. 4 s. 2703)
6-Allah-u Teâlâ için öldürmeye ve kan dökmeye alıştırmaktır. Kana karşı cesaret kazandırmaktır. Onun için kesmeyi becerebilen herkes sünnet olduğu için kendi eliyle kesmelidir. Diğeri de kesme anında hazır olmasıdır. Zira Allah-u Teâlâ'nın emri için bir hayvanı kesemeyen, cihatta Allah'ın emri için bir kâfiri hiç öldüremez. Yani şefkatimiz de Allah'ın emriyle olmalıdır, acımasızlığımız da Allah'ın emrini yerine getirmek için olmalıdır. Nefis, şehvet ve şahsi menfaat için olmamalıdır. Kıyamete kadar cihatla mükellef olan bir ümmet, kana alışık olmalıdır. Aşırı yufka yüreklilik ona yakışmaz.
7-Mü'mini Allah yolunda şehit vermeye alıştırmaktır. Zira hayvan da canlı olduğu için insanın aile ferdi gibidir. İnsanın onlara karşı özel bir ilgisi ve şefkati vardır. Eğer insan sadece Allah'ın emri için sevdiği hayvanını kesmeye ve feda etmeye alıştırılmazsa, Allah (cc)'ın emri ile cihada gidemez veya oğlunu gönderemez ve ilayı kelimetullah için seve seve şehadete gidemez. Kişi, kendi zevk ve namı için onlarca hayvan kesebildiği gibi ufak bir menfaat veya cahili bir nam için kendini ve oğullarını hiç çekinmeden ölüme gönderebiliyor. Zira Allah (cc)'ı dinlemeyen ve itaat etmeyen, en gaddar düşman olan şeytan dinliyor ve itaat ediyor. Hz. İbrahim aleyhisselam şeytanı dinleseydi oğlunu Allah (cc) için değil, putlar için keserdir. Milyonlarca put ve tağut yoluna veya dünyevi bir hırs uğruna kendilerini feda edenler gibi…
fetva kurulu / M.Beşir VAROL