Günümüzün Sinsi Tehlikesi: Ahlaki Yozlaşma
AĞUSTOS 2017 İNZAR DERGİSİ BAŞYAZI
Fert ve aile olarak evde, sokakta, okulda, iş yerinde yozlaşma ve sapmalardan kedimizi muhafaza edelim. Bunu şahsımızda, çocuklarımızda sair aile efradımızda başarırsak, yakın irtibatta olduğumuz şahıslarda da başarırız. Yakın irtibatta olduğumuz şahıslarda başarırsak akraba, dost ve yakınlarımızda da başarırız. Sonuçta toplumumuzda ve halkımızda bunu başarmış oluruz. Sabırla, şefkatle, bıkmadan bunu yapalım. Rabbimizin bize vaadi, Peygamberimizin ise müjdesi vardır. Biz onun için olursak O da bizim için olur, bize çıkış yollarını gösterir, üzerimizdeki nimetlerini artırır.
Bismillahirrahmanirrahim
“Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda gittikten sonra, sapanlar size bir zarar veremez. Hepinizin dönüşü nihayet Allah`adır. O da size neler yaptığınızı haber verecektir.” (Maide: 105)
“Benim ve sizin durumunuz, ateş yakıp da ateşine cırcır böcekleri ve pervaneler düşmeye başlayınca, onlara engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. Ben sizi ateşten korumak için kuşaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden kurtulmaya, ateşe girmeye çalışıyorsunuz.” (Buhari, Müslim, Tirmizi)
İslam tarihi boyunca Müslümanlar, zaman zaman zor ve sıkıntılı süreçler yaşamışlardır. Ancak günümüzde bu sıkıntılar doruğa ulaşmış, Müslümanlar arasında büyük yozlaşma baş göstermiştir. Bu durum uzun yıllar devam edegelmiştir. Bu zor ve sıkıntılı sürecin uzun sürmesi; Müslümanların İslami hassasiyetlerinin azalması, İslam`ın kendilerinden istediği sorumlulukları yerine getirmemeleri, nefsi arzularına göre bir yaşam tarzını kabullenmelerinin bir neticesidir.
Herkes bu manzarayı ve bu durumun sebep ve sonucunu görmüyor olabilir. Ancak bizler, bütün bu olup bitenlere karşı gevşemeyi, savrulmayı, hizmet ve davadan uzaklaşmayı kabullenmiyoruz. Tüm duyarlı Müslümanların da bunu kabullenmemeleri gerektiğine inanıyoruz. Hiçbirimiz bu tehlikelere karşı duyarsız kalamaz, ihmalkâr ve vurdumduymaz olamayız. Bunca yozlaşma ve cehalet karşısında, her şey normalmiş gibi tepkisiz kalamayız. Aksi halde Rabbimizin bunun hesabını bizden soracağını unutmamalıyız. Rabbimiz bize muhtaç değildir. Biz kulluk vazifemizi yerine getirmezsek Allah, bu dini başkalarının vasıtasıyla ayakta tutacak, başkaları bununla müşerref olacaktır.
Müslümanlar olarak İslami duruştan ödün vermemek, Kur`an, sünnet ve selef–i salihinin yolunu esas almak ve İslami bir toplumun uzvu olarak yaşamak Allah Teâlâ`nın büyük lütuflarındandır. Dünyevileşmenin yoğun bir şekilde dayatıldığı, birçok yerde batılın hak şeklinde sunulduğu, İslam düşmanlarının çeşitli yollarla Müslümanların onuruyla oynamak, darbe vurmak ve etkisizleştirmek için çabaladığı bu zor zamanda İslami çizgiyi muhafaza etmek bizim için bir zorunluluktur.
İslam`ı yaşama ve bu yolda hizmet sadece konuşmayla olmaz. İslami yaşantı; Allah ve Resulü tarafından sınırları belirlenen bir yaşantı içerisinde olmayı gerektirir. Ailenin bir bütün olarak bu ölçüye göre hareket etmesi sağlanmalıdır. Her birimiz, ailemizin İslami ölçüler içiresinde hareket etmesini sağlamakla birlikte aile fertlerinin hal, hareket ve ilişkilerini takip ederek aileyi her türlü şerden korumakla yükümlüyüz. Çocuklarımızın okul, iş, arkadaş ve çevre ilişkilerini yakından takip ederek onların salim bir ilişki ağına sahip olduklarından emin olmalıyız.
Yozlaşma noktasında toplum olarak tehlikeli bir mecraya girmiş bulunmaktayız. Tehlikenin boyutu o kadar büyümüş ki her birimiz bu tehlike ile ya bire bir karşılaşmış ya da içine düşmüş durumdayız. Sürekli olarak bir muhasebe içinde olmaz ve birbirimize hatırlatmalarda, ikazlarda bulunmazsak hem dünyada hem de ahirette büyük hüsranlarla karşılaşma riskiyle karşı karşıyayız demektir.
Herkesten daha çok kendimizi sorumlu kabul edip tecrübe ve birikimlerimizden istifade ederek yozlaşmaya karşı mücadele etmeyi önceliklerimizin birinci sırasına alalım. Zira yüklendiğimiz sorumluluk daha büyük hizmetler yapmamızı gerektiriyor.
Fert ve aile olarak evde, sokakta, okulda, iş yerinde yozlaşma ve sapmalardan kedimizi muhafaza edelim. Bunu şahsımızda, çocuklarımızda sair aile efradımızda başarırsak, yakın irtibatta olduğumuz şahıslarda da başarırız. Yakın irtibatta olduğumuz şahıslarda başarırsak akraba, dost ve yakınlarımızda da başarırız. Sonuçta toplumumuzda ve halkımızda bunu başarmış oluruz. Sabırla, şefkatle, bıkmadan bunu yapalım. Rabbimizin bize vaadi, Peygamberimizin ise müjdesi vardır. Biz onun için olursak O da bizim için olur, bize çıkış yollarını gösterir, üzerimizdeki nimetlerini artırır.
Kardeşlerimiz, İslami davaya sahip çıkmak, İslami duruşlarını sürdürmek ve Müslümanca yaşamak için ağır bedeller ödediler. Bulundukları alanlarda yıllarca baskı ve dayatmalar altında büyük sıkıntılar çektiler. Baskınlara uğrayıp şehid düştüler. Meşakkatlere yol açan ambargolarla yüzleştiler. Beri oldukları çirkin şeylerle itham edilip uzun yıllar yalan ve iftiralara maruz kaldılar. Tahammül sınırlarını aşan süre zindanlarda mahkûm edildiler. Yıllarca memleketlerinden uzak diyarlara hicrete mecbur edildiler. Annelerinden, babalarından, evlatlarından, eşlerinden ve diğer yakınlarından uzak kalmak bir yana, onlardan haber bile alamadılar. En yakınlarının doğumlarını, hastalıklarını hatta ölümlerini bile yıllar sonra öğrendiler. Bütün bunları yaşayanlara ve onların izinde gidenlere yakışan, başta kendi şahıslarında ve ailelerinde İslami yozlaşmaya müsaade etmemek, çevrelerindeki yozlaşmanın önünü almak için de İslami duruşlarından ödün vermemek ve Müslümanca yaşamak için çabalamalarıdır.
Bazı kılıf ve mazeretlerle, kendilerine yeni bir şekil verme, aile efradını yeni bir şekle koyma, İslami olma iddiasıyla ortaya çıkan yeni bir takım yorumların ardına sığınarak, bozuk bazı anlayış ve mülahazalara kapılmaların önüne geçmemiz gerekir. Geçmişte İslami hizmette emeği geçenlerin de böylesi bir riskle karşı karşıya oldukları hatta bunun içinde oldukları bilinen bir gerçektir. Hiçbirimiz böylesi bir tehlikeden gafil olmamalıyız. Bu tehlike sinsice yayıldığı için çok uyanık olmamızı gerektirir.
Hayata İslam penceresinden bakıp; itikadî, ibâdi, siyasi, kültürel ve ekonomik alanlarda insanlığa yol göstereceğiz ve karanlıklardan kurtulmalarına yardımcı olmaya çalışacağız. Bunu en önemli ve temel vazifemiz olarak kabul edeceğiz.
Yapacaklarımızı ve söylemlerimizi mümkün mertebe bıktırmayacak seviyede tutmaya çalışalım. Ama toplumumuza doğruyu götürme ve gösterme vazifemizi –hoşlarına gitmezse bile– hikmetle ve kesintisiz olarak yapacağız. Güzel söz ve güler yüzle yaklaşalım. Yerine göre, müjdeleyelim, sevindirelim, ümitlendirelim, kolaylaştıralım; yerine göre korkutalım. Ama yozlaşmanın önünü açmayalım.
Hayatımızı İslam`a göre şekillendirerek en güzelini yapmaya çalışalım. Haram, günah ve kötülükten beri olmada örnek ve parmakla gösterilecek durumda olalım. Değişen ve gelişen dünya şartları içinde, salih amellerimizle yozlaşmanın önünü alacağız inşallah.
Rabbim, bize ve kardeşlerimize, kendi rızası doğrultusunda yaşamayı, O`nun dinine hizmet etmeyi nasip etsin ve bu yolda bizi muvaffak kılsın.
Allah`a emanet olun.