MÜEZZİN-EZAN
Abdulhakim Sonkaya / doğruhaber
Müezzin tellal değil delil olmalıdır
Müezzin izine-kulağa hitap eder. Ama müezzin bir tellal değil dellaldır. Herhangi bir şeyi, olayı veya bir şeyin satılacağını halka duyurmak için çarşıda, pazarda yüksek sesle bağıran kimseye tellal denir. Oysa müezzin asıl alarak dellaldır. Güzel ameli hayrı delalet edip gösterendir. Sesiyle yol gösterendir. Müezzin tellal değil delil olmalıdır. Yahudilerin mabedine “biat” adı verilir. Ama onlarda biat daha çok alışveriş manasındadır. Oysa biat aynı zamanda aht etmektir. Evet, cami çevresinde alışveriş de olacak mubayaa olacak ama aynı zamanda ahit yenileme de olacak. Evet, cami her şeyin merkezinde olacak ama hiçbir şey ona baskın olamayacak. “Bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona gittiler ve seni ayakta bıraktılar”(Cuma:11) burada camiye “biat” alışveriş aracı muamelesi yapılmıştır.
Mana itibariyle Ezan bir emirdir. Hem duyuru hem de uyarıdır. Hem bildirim hem de müsaade etmektir. “bu onlara Allah`tan ve resulünden bir ezandır”(Tevbe:3) buyrulur. Burada ezan tüm bu manalara gelmektedir. Demek ki müezzin bu bilinçle ezanı okuyacak. Ezanın aynı anda hem bildirim hem uyarı hem ilam hem izin olduğunu bilecektir. Müezzin ezanı bütün yönleriyle okuyacak herkes de ezanı kendi hal ve konumuna göre alacaktır.
Hac müezzini
Ezanın bir anlamı da ilandır. “Hac için insanlara ezan ver”(Hac:27) buyrulur. Burada ezan ilandır. Hac, İslam`ın şartıdır. Ama aynı zamanda hac amaç ve maksattır. Buna göre müezzin aslında insanlara amaçlarını hedeflerini haber veriyor. Onları uyararak asıl hedeflerinin ne olduğunu duyuruyor. “Hac müezzini” olmak insanlara hem hac vecibesini hem de hedeflerini haber vermektir. Bu nedenle müezzin aynı zamanda kendini insanlara amaçlarını ve hedeflerini gösteren onları uyaran uyandıran “hac müezzini” olarak görmelidir.
Ezanlar ve çocuklar
Ezan, çocuğun kulağını çekmektir. Bunun gibi ezan gaflette olanlara bir kulak çekme, bir uyarıdır. Uyandırmadır. Kimse kulağının çekilmesini istemez. O halde kulağının çekilmesini istemeyen kimse olgun davranacak. Çocukça davranmayacak.
İnkârcı-münafıklar, Peygamber (sav) için “O, bir kulaktır.” (Tevbe:61) dediler. Bununla Peygamberin(sav) herkese kulak verdiğini, mesajının da sadece kulağa hitap ettiğini söylemek istemişlerdir. Buna cevap olarak Allah (cc): “O, hayır kulağıdır. Allah`a inanır, müminlere güvenir.” (Tevbe:61) buyurdu. Peygamber (sav) Müminlere güvendiği için onları mezun eder. Onlara izin verir.
Ezana kulak veren mezun olur
İslam, izni ve mezuniyeti esas alır. Bu nedenle özellikle kulağa hitap eder. Mesela kulağa (izne) hitap ettiği için Namaz çağrısına “ezan” denilir. İslam, insanları talim ve terbiyesinden geçirerek mezun eder. Onlara kendisini temsil etme izni verir. Mezuniyet, liyakat ve ehliyete; izin ise güvene dayanır. Hakkıyla ezan okuyan müezzin mezun eder. Hakkıyla dinleyen de mezun olur.
Müezzinin sesindeki rutubet
Müezzin, içinde rutubet bulunan bitki ve ağaç dalıdır. Bunun gibi müezzinin sesinde bir rutubet olmalıdır ki nidası insanların içini serinletsin. Allah (cc) “namaza nida edildiğinde”(Cuma,9) buyurur. Nida ıslak ses demektir. Salat ise ateştir. Hararettir. Etin ateşe yaslanmasıdır. Nida da ıslaklıktır. İşte bu şekilde su ve ateş aşk ve serinlik birleşmiş olur. Müezzin yakıcı ve serinletici bir sese sahip olacak. Böyle bir nağmeyle seslenecek.
Ezan bitkinin yarı yarıya kurumuş ve rutubetli olmuş halidir. Bunun gibi ezan insana hem kuruluk hem de rutubettir. Çünkü kuru olan taraf daha iyi tutuşur ıslak kısım da ateşi serin ve selametli kılar. İnsan için ikisi de lazımdır. Bu aynı zamanda ezandaki uyarı boyutudur.
Ezanın bir anlamı da devenin iştahını açan bir bitkidir. Bunun gibi ezanda bir iştiha bir şehvet boyutu da olmalıdır.