• DOLAR 34.608
  • EURO 36.318
  • ALTIN 2972.96
  • ...
Nesnelerin İnterneti
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

TEKNOLOJİ SERVİSİ ANALİZ

Bir devrim niteliğindeki “nesnelerin interneti”nin, 2025 yılına kadar yıllık 11 trilyon dolarlık bir hacim meydana getirmesi ve 75,4 milyar bağlı cihazla tüm gezegeni dönüştürmesi beklenmekte.

Nesnelerin interneti (Internet Of Things) kavramı son dönemlerde teknolojik gelişmeler arasında en çok konuşulan konulardan birisi haline geldi. Günümüzde bu kadar konuşulan bir konunun önümüzdeki uzun yıllar bizlere çok farklı teknolojiler getireceği çok açık.

Nesnelerin İnterneti Kavramını İlk Kim Kullandı?

Bu kavram ilk defa 1999 yılında Kevin Ashton tarafından bir şirket için hazırladığı sunumda kullanmış. 1999 yılında Kevin Ashton, P&G için RFID teknolojisi uygulamasının firmaya faydalarını anlatıyor ve kullanılmasını öneriyor. Önerdiği sistem de bugün “internet of things” kavramını ortaya çıkaran radyo dalgaları ve sensörlere dayalı bir küresel sistem standardı.

Nesnelerin interneti (Internet Of Things); çeşitli haberleşme protokolleri sayesinde birbirleri ile haberleşen ve birbirine bağlanarak,  bilgi paylaşarak akıllı bir ağ oluşturmuş cihazları temsil ediyor. Günlük hayatta kullandığımız her nesne internete çıkıyor bir MAC ve IP adresine sahip ve birbirleri ile sürekli haberleşme halindeler gibi düşünebilir.

İnternete Bağlı Nesne Sayısı 2025 Yılında 75.4 Milyara Ulaşacak

Kevin Ashton tarafından ortaya atılan bu kavram ilk başlarda RFID etiketleri sayesinde radyo frekansı üzerinden birbirleriyle haberleşen cihazları kapsıyordu ancak gelişen teknoloji ile konsept çok daha geniş bir vizyona erişti. Bu konsept sadece evimizdeki eşyaları ya da yoldaki trafik ışıklarını değil fabrikalarda üretim yapan makinaları da kapsıyor.

Yani Internete bağlı olmak dediğimizde aklımıza ilk anda gelen bilgisayar, telefon, tablet gibi araçlar internete bağlı olan tek cihaz değiller. Bunların haricinde birçok makina ve hatta günlük hayatımızda kullandığımız eşyalar da internete bağlı ve birbirleri ile haberleşiyor. 2008 yılında internete bağlı nesne sayısı yeryüzündeki toplam insan nüfusundan daha fazlaydı ve bu rakamın 2025 ‘de 75.4 milyar seviyesine çıkması bekleniyor.

Peki Ülke Olarak Biz Bu Teknolojinin Neresindeyiz?

Bu arada eskiden bu kadar makinaya verebileceğimiz IP adreslerine sahip değilken,  Internetin yavaş yavaş IPv6 sistemine geçmesi ile birlikte çok daha fazla sayıda IP adresine ulaşmış olacağız. Bu durumun, söz konusu teoriyi destekleyerek inovatif şirketlerde sayısız yeni iş alanları meydana getireceği öngörülmekte.

Peki, ülke olarak biz bu teknolojinin neresindeyiz? Hâlbuki gelişmiş üniversite ve araştırma enstitülerinin yanında köklü bir inovasyon kültürüne sahip olan Avrupa, bu dönüşümden önemli faydalar sağlayabilecek gibi görünüyor. Bu noktada Avrupa`nın zayıf noktası, yenilikçi küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ'ler) gelişmesi için doğru hizmet ekosistemini oluşturarak bilgi birikimi ve uzmanlığını ticarileştirilmemesidir.

Türkiye`de artık birçok şey eskisi gibi değil bu alanda da özellikle devlet destekli kurumların harıl harıl çalıştığını söyleyebiliriz. Son Ar-ge yatırımlarındaki artış rakamları da bunu gösteriyor. Fakat ne yazık ki daha çok kat edilecek mesafe var...

Bu haberler de ilginizi çekebilir