"Kudüs ve Mescid-i Aksa`yı vazgeçilemez davamız olarak görüyoruz"
Erbakan Vakfı Bingöl İl Başkanı İsmail Yeter, Siyonist İsrail`in Mescidi Aksa`yı işgal girişimlerini sert bir dille kınayarak, Müslümanları İsrail`e karşı bir olup direnmeye davet etti.
Siyonist terör rejiminin Mescid-i Aksa'da Müslümanları katledip Harem-i Şerif'i ibadete kapatmasına sert tepki gösteren Erbakan Vakfı Bingöl İl Başkanı İsmail Yeter, Mescid-i Aksa'nin şehri Kudüs'ün Rabbimizin mübarek kıldığı belde olduğunu son bir asırdır zulmün, gözyaşının ve işgalin en şiddetlisinin yaşandığı aziz bir şehir haline geldiğini belirtti.
Kudüs'ün Osmanlı idaresinde adaletin, önce İngilizlerin sonra Siyonist İsrail'in işgali altında zulmün hüküm sürdüğü kadim şehir olduğunu ifade eden Yeter, "Her sabah yeni bir cinayetle uyanan, her gününü ızdırap içinde geçiren, Siyonist isgalin pençesindeki miracın merkezi. Siyonist zulüm bu sefer Mescid-i Aksa'nın içerisinde gösterdi kendisini. Tam 3 fidan, 3 gencecik insan bu mübarek mabedin içinde kurşunların hedefi oldu. Daha önce binlerce kardeşlerinin hedef olduğu gibi. Gözlerini, kalplerini, ruhlarını kan bürümüş Siyonist İsrail askerleri tarafından onlarca kurşun sıkıldı bedenlerine." diye belirtti.
Siyonist İsrail, Mescid-i Aksa'nın kapılarını kapattığını ifade eden Yeter, 50 yıl sonra bir kez daha Cuma namazının kılınmasını yasakladığını dile getirdi.
Yeter, "Haydi bir kez daha feryat edelim hep beraber, bir kez daha haykıralım kahrolsun İsrail! diye, bir kez daha lanet okuyalım dünya Siyonizm'ine. Devlet adamlarımız açıklamalar yapıp Birleşmiş Milletleri göreve çağırsınlar, kınasınlar yapılanları televizyon ekranlarından. Bütün bu yaptıklarımız Siyonist İsrail'i durdurmayacak, işgalin sona ermesi için yeterli olmayacak, Aksa'yı ve onun aziz bekçileri Filistinli mazlum kardeşlerimizi kurtarmayacaktır. Bu yaptıklarımızla yeni cinayetlerin önüne geçilemeyecek, Kudüs yeniden bizim olmayacaktır. Biz elbette ki haykırmaya, Kahrolsun İsrail! demeye ve lanet okumaya devam edeceğiz. Biz elbette ki meydanları doldurup sesimizi yükseltmeye bu zulme razı olmadığımızı göstermeye devam edeceğiz. Biz elbette ki kol kola girip Filistinli kardeşlerimize yalnız olmadıklarını hissettirmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Ancak bu yaşananları sona erdirecek asıl adımları atacak olanlar İslam ülkelerinin yöneticileri olmalıdır." diyen Yeter, "Söylenmesi gereken söz, zulmün ve işgalin önüne geçecek güç bir an önce ortaya konulmalıdır. İnsanlıktan, insaftan ve vicdandan uzak bu anlayışla bir an önce anladığı dilden konuşulmalıdır. Kendi batıl anlayışları ve inançlarının peşinden kendi hedeflerine ulaşmak için insanlık dışı her faaliyeti gerçekleştiren İsrail'e karşı, hak ve adalet üzere fakat güçlü ve caydırıcı bir duruş sergilenmelidir." dedi.
Türkiye bu konuda derhal harekete geçmesi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve D-8 Birliği çatısı altında ortak bir hareket planı ortaya koyması gerektiğini ifade eden Yeter, "İsrail işgalini sona erdirecek, Gazze ablukasını ortadan kaldıracak, Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıları sonlandıracak bir eylem planı oluşturulmalıdır. Bu eylem planı, pansuman tedbirlerle soruna çare bulanamadığı, İsrail barbarlığının önüne geçilemediği, işgalin sonlandırılamadığı, cinayetlerin önlenemediği gerçeği göz önüne alınarak oluşturulmalıdır. Bu eylem planı, Mavi Marmara katliamından sonra İsrail'le varılan uzlaşmanın İsrail adına hiç bir anlam ifade etmediği gerçeği unutulmayarak oluşturulmalıdır. Bu eylem planı, İsrail'in konuşmaktan anlamadığı, ancak güçten ve yaptırımdan anlayacağı bilinerek oluşturulmalıdır. Bu eylem planı, Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın sadece Filistinlilerin değil, bütün Müslümanların ortak davası, ortak meselesi olduğu hakikati ile oluşturulmalıdır." ifadelerine yer verdi.
"Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı vazgeçilemez davamız olarak görüyoruz"
"Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı vazgeçilemez davamız olarak görüyoruz." diyen Yeter, şunları kaydetti:
"Siyonist İsrail'in barbarlıklarına kimse dur diyemeyecekse, bizler bir gün mutlaka bu vazifeyi yerine getireceğiz kararlılığı ile mücadelemize devam ediyoruz. Ey İsrail! Bir gün akıttığın mazlumların kanında boğulacaksın... Sözünü dilimizle değil kalbimizle haykırıyoruz." (İLKHA)