DÜ`de "15 Temmuz`un Ardından Hukuki ve Siyasi Gelişmeler" semineri
Dicle Üniversitesinde "15 Temmuz`un Ardından Hukuki ve Siyasi Gelişmeler" adlı seminer düzenlendi.
Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) Hukuk Fakültesi tarafından "15 Temmuz'un Ardından Hukuki ve Siyasi Gelişmeler" adlı seminer düzenlendi.
Hukuk Fakültesinin toplantı salonunda düzenlenen seminerde Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, darbe girişimiyle ilgili bilgilendirmelerde bulundu.
15 Temmuz'da ne toplumsal düzeyde ne de elit düzeyde darbeyi savunan herhangi bir kesim görmediğini belirten Coşkun, toplumun bütün kesiminin buna karşı olduğunu söyledi.
Coşkun, "Bu darbenin gayri meşru olduğu yönünde şüpheye girecek bir tavır içerisine girmiyorlar. Diğer taraftan elit düzeyde baktığımızda darbenin gayri meşru olduğu konusunda ortada mutabık olunmayan bir durum yok. Bu darbeyi gerçekleştiren FETÖ'ye yönelik olarak toplumdaki algı, aslında 15 Temmuz'da başlayan bir durumdan bahsetmiyoruz, daha öncesinde 7 Şubat 2012, 1-25 Aralık 2013'de başlayan bir gerilim söz konusuydu. Bunlarla birlikte toplumda birtakım şüpheler uyanmaya başlamıştı. 15 Temmuz bunun zirve noktası olmuştu. 15 Temmuz'dan sonra bu örgüte yönelik olarak toplumsal alanda hain, ajan, dış güçlerin maşası, düşman gibi düşünce oluşmaya başlandı. Bu argümanlar toplum tarafından kabul edildi. Bu örgütün artık Türkiye'de herhangi şekilde toplumsal taban ve söz sahibi olama şansı yok." dedi.
Darbe kalkışmasında halkın sokağa çıkmasının önemli bir unsur olduğunu dile getiren Coşkun, sözlerine şöyle devam etti: "Halkın sokağa çıkması önemli bir unsur, daha önce rastlanmayan bir durumdu. Muhtemelen de darbecilerin de tahmin etmedikleri bir durumdu. Ancak fiili düzeyde bu darbeyi engelleyen iki temel faktörden biri siyasal iradenin mutlak karşıtlığı, darbe girişimi duyumunun alındığı ilk andan itibaren siyasal iktidarın her düzeyde temsilciliğini kamuoyuna çıkararak bu darbeyi kabul etmediklerini açık bir şekilde ifade etmeleridir. Bu halkı sokağa çıkartan, heveslendiren, onlarla birlikte olma duygusunu uyandıran bir şeydir. Uzun süreye yayılmış bir iç çatışma halinin hâkim olması kaçınılmazdı. Bu darbenin önlenmesinde ordu ve emniyet içerisindeki darbe karşıtı güçlerin son derece etkili olduğunu ifade etmek gerekiyor."
"Her darbeden sonra bir daha bu tür canice girişimle karşı karşıya gelmemeyi talep ediyoruz ama bu sadece taleple gerçekleşecek bir durum değil." diyen Coşkun, "Bunun hem siyasi anlamda hem hukuki anlamda altyapısının hazırlanması gerekir. 'Darbe dönemini tam anlamıyla kapatmak için neler yapılabilir?' denildiğinde üç önemli noktanın olduğunu düşünüyorum. Yani üç temel noktada adım atılması gerektiğini düşünüyorum. Bunlardan birisi tam anlamıyla demokratik alanı genişletmektir." ifadelerini kullandı.
Hukuk devleti ilkelerinin çok daha ciddi bir şekilde sahiplenilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Coşkun, "Şu tür mugalâtalara kapılmamak lazım. Yani herkes darbeyi gerçekleştirenlerin hukuk içerisinde en ağır cezalara çarptırılmasını ister. Herkes bütün hukuk devletinin imkânlarının bunun için kullanılmasını ister. Ancak bütün yargılamaların, bütün eylemlerin, bütün işlemlerin hukuk devleti içerisinde olması gerekir. Aksi takdirde bugün hukuk devletine muhalif birtakım eylemler yaptığınızda kolaylık olarak görülebilir. Bu kaçınılmaz bir şekilde yarın sizin karşınıza bir maliyet çıkartır. Yani hem ülke içerisindeki hukuk düzeninde hem de ülke dışındaki hukuk düzeni içerisinde size bir maliyet çıkartır. O nedenle bizim hukuk devleti ilkelerini çok daha ciddi bir şekilde sahiplenmemiz lazım." şeklinde konuştu.
Seminere; DÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Eyyüp Tanrıverdi, DÜ Genel Sekreteri Dr. Kenan Yakuboğlu, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Handan YOKUŞ SEVÜK, akademisyenler ve personeller katıldı. (Emrah Deniz, Suat Tink - İLKHA)