• DOLAR 35.464
  • EURO 36.258
  • ALTIN 3065.16
  • ...
Sahabeden uygulamalı tevbe
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HATIB B. EBİ BELTEA / Allah Resulü hazırlıklarına başladığı seferlerin çoğunun zaman ve yönünü gizli tutardı. Özellikle de mekân Mekke olunca yani müşrik devleti olunca daha bir titiz davranırdı. Birkaç sahabe dışında kimse sefer yönünü bilmezdi.

Hz. Ali anlatıyor;

-Ebi Ömer b. Suhyeb b. Hişam b. Abdimenaf`ın cariyesi olan Sare Mekke`den Medine`ye geldi. O sırada da sefer hazırlıkları yapılıyordu. Rasulullah (sav) Sare`ye dedi ki;

-Sen Müslüman olarak mı geldin?

-Hayır, dedi.

-Peki, seni buraya getiren sebep nedir, diye sordu.

O da dedi ki;

-Sizler; aile, akraba ve efendilersiniz. Çok muhtaç oldum, size geldim ki siz beni yediresiniz, giydiresiniz.

Rasulullah dedi ki;

-Senin şarkıcılığınla hizmet ettiğin Mekkeli gençler nerede? (Bununla onların neden yardım etmediğini sormuştu)

-Bedir`den sonra artık benden öyle şeyler istemiyorlar, dedi Sare.

Rasulullah, Abdulmuttalipoğulları`na bu kadına yardım etmelerini tavsiye etti. Gıda, giyecek ve binek olmak üzere ellerinden gelen her şeyi verdiler. Kadın döneceği zaman Mekke fethinin hazırlıklarından haberi olan Hatıb b. Ebi Beltea gelip kadına on dinar vererek Mekke`deki akrabalarına ve ailesine ulaştırması için bir mektup verdi. Mektubun içeriği şöyle idi;

‘Hatıb`dan Mekke halkına! Tedbirli olun, Allah`ın Resulü size doğru geliyor!`

Kadın mektubu titizlikle saklayarak yola çıktı. Allah`ın Resulü hazırlıklara başladığı zaman şöyle dua etmişti;

‘Allah`ım bizim haberimizi onlardan sakla.`

Cevapsız kalan hiçbir dua yoktur. Ama Allah`ın habibinin duası elbette ki kabule daha layıktır. Elbette Allah`u Teâlâ Mekke`nin fethini gerçekleştirecekti. Çünkü O (cc) verdiği vaatlere muhalefet etmez. Kutsal fethin gerçekleşmesi için bu duaya acil cevap Cebrail (as) vasıtasıyla, Sare`nin haberini bildirmek suretiyle gelmişti.

   Rasulullah, Hz. Ali, Ammar b. Yasir, Zubeyr b. Avvam, Talha b. Ebi Vakkas, Mikdad b. El-Esved ve Eba Mürsed`i kadını yakalayıp mektubu almaları için gönderdi. Onlara şöyle dedi;

-Hah bahçelerine (Medineye 12 mil mesafede bir yer) kadar gidin. Orada üzerinde mektup taşıyan bir kadın göreceksiniz. Mektubu alın, kadını da bırakın. Eğer mektubu vermezse o zaman öldürebilirsiniz.

Hz. Ali devamla şöyle anlatıyor;

-Yola çıktık. Rasulullah`ın tarif ettiği yerde kadını yakaladık ve mektubu istedik. Bütün eşyalarını aradık mektubu bulamadık.

-Mektubu nereye sakladın? Diye sorunca yemin ederek böyle bir şeyden haberi olmadığını söyledi. Tam dönmeye niyetleniyorduk ki ona şöyle dedik;

-Allah`ın Resulü asla yalan söylemez! Nereye sakladınsa çabuk çıkar yoksa seni kötü bir son bekliyor.

Nihayet kadın işin ciddiyetini anlayınca saçını çözüp içinden mektubu çıkardı. (bir başka rivayete göre de çarşafının ön tarafından bağının içinden çıkardı) bana verdi. Mektubu alıp Rasulullah`a geldik. Rasulullah, Hatıb`a gelmesi için haber gönderdi. Hatıb geldi. Rasululah;

-Ey Hatıb, seni bunu yapmaya sevk eden neydi, diye sordu. O da dedi ki;

-Ey Allah`ın Resulü, doğrusu Allah`a yemin ederim ki ben Allah`a ve Resulüne inanan bir kişiyim. İmanımda bir sarsıntı yok! Ancak ben o kavim arasında ailesi ve akrabası olmayan bir kişi idim. Ailem ve çocuklarım onların arasında bulunuyordu. Ben bunu onlar için yaptım. Orada muhacirlerden herkesin ailesini ve çocuğunu koruyacak bir akrabası, kabilesi var. Benim çocuklarımı koruyacak kimsem olmadığı için bunu yaptım ki onlara bir koruyucu bulayım. Yemin ederim ki sana iman ettiğim günden beri de onları sevmedim. Hatta bunu yaparken de biliyordum ki Allah onlara mutlaka hak ettikleri şeyi verecek, benim bu yazdığımın da hiç bir faydası olmayacak!

Allah Resulü Hatıb`ın söylediklerini tasdik etti ve onu affetti. Hz. Ömer dedi ki;

-Ya Rasulullah! O Allah`a ve Resulüne ihanet etti. Bırak da şu münafığın boynunu vurayım.

Bunun üzerine rahmet peygamberi şöyle buyurdu;

-Ne biliyorsun Ya Ömer! Belki de Allah Bedir günü ehli Bedir`in durumundan haberdar olarak ‘Dilediğinizi yapın. Ben sizi bağışladım.` Buyurmuştur. Ona ancak hayır söyleyin. Hz. Ömer bunu duyunca gözleri doldu ve:

-Allah ve Resulü daha iyisini bilir dedi.

Bunun üzerine Allah`u Teâlâ, Mümtehine suresinin ilk dört ayetini inzal etti;

‘Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız benim de düşmanım sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar size gelen gerçeği inkâr etmişlerdir. Rabbiniz Allah`a inandığınızdan dolayı peygamberi de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben sizin saklı tuttuğunuzu da açığa çıkardığınızı da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur. ‘

‘Şayet onlar sizi ele geçirirlerse size düşman kesilecekler size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten inkâr edivermenizi istemektedirler.`

‘Kıyamet günü çocuklarınız ve yakınlarınız size fayda vermezler. Çünkü Allah aranızı ayırır. Allah yaptıklarınızı görendir.`

‘İbrahim`de ve onun yanında olanlarda sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki; biz sizden ve Allah`ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah`a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir. Şu kadar var ki İbrahim babasına: “Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah`tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” demişti. (O müminler şöyle dediler) Rabbimiz! Ancak sana dayandık sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.` (Mümtehine 1-4)

Mekke`nin fethini anlatanlardan gelen rivayetlere göre o gün Rasulullah`ın dört kişi hariç herkese eman verdiği zikredilir. Bu dört kişiden biri de bu kıssada adı geçen cariye Sare`dir.

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir