"Zenginler zekâtını verse fakirler aç kalmaz"
Zekâtın İslam dininde büyük öneme sahip olduğunu belirten İttihadul Ulema üyelerinden Abdurrahman İçlek, zenginlerin bu noktada görevlerini yapmaları durumunda ihtiyaç sahiplerinin aç kalmayacağını söyledi.
Zekâtın İslam'ın bir rüknü olduğunu belirten İttihadul Ulema üyelerinden Abdurrahman İçlek, zekâtın aynı zamanda Allah tarafından insanlar üzerine yazılan farz bir ibadet olduğunu söyleyerek, herkesin bu konuda görevini yapması halinde ihtiyaç sahiplerinin aç kalmayacağını ifade etti.
Zekâtın inkârının insanı küfre götürdüğünü dile getiren İçlek, bunun terkinin ise büyük günahlardan olduğu bilgisini verdi.
Akli baliğ kişilerin üzerine zekâtın farz olduğunu belirten İçlek, "Yani nisaba bağlıdır. Para değerinden söylersek 60, 70, 85 gram altını varsa o kişiye zekât düşer. Eğer üzerinden bir sene geçerse artık zekât o kişiye farz oluyor. Zekâtın İslam'da mühim bir yeri vardır. Cenabı Allah Kur'a-ı Kerim'de 'Ey Muhammed! Onların mallarından sadaka (zekât) al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin.' buyuruyor. Eğer insan zekât verirse günahlardan temizlenecek." dedi.
Allah'a ve Peygamber'e inanıp, mallarını Allah yolunda harcayanlara büyük mükâfatlar olduğunu söyleyen İçlek, insanların, sahip oldukları nimetlere vekil olduklarını dile getirdi.
"Müslümanların zekâtlarını verdiği asırlarda hiçbir fakir kalmamıştır"
Zekâtın mutlaka verilmesi gerektiğinin altını çizen İçlek, şunları söyledi: "Mutlaka bu maldan verilmesi gerekir. Mesela İslam tarihine bakıyoruz. Müslümanların zekâtlarını verdiği asırlarda hiçbir fakir kalmamıştır. Bir gün Hz. Peygamber Efendimiz Muaz bin Cebel'i Yemen'e gönderiyor. Ona Yemen'de zekât toplamasını ve toplanan zekâtı fakirlere dağıtmasını emrediyor. Muaz bin Cebel bu vazifeyi yerine getiriyor. Hz. Ömer devrinde Muaz bin Cebel, bir miktar zekât parası Hz. Ömer'e gönderiyor. Hz. Ömer çok kızarak, 'Biz seni vergi toplayasın diye Yemen'e göndermedik. Zenginlerden zekâtı alıp, fakirlere dağıtasın diye gönderdik.' deyince Muaz bin Cebel de 'Ey Ömer, Yemen'de fakir kalmadığı için o zekât paralarını Medine'ye gönderdim.' diye cevap veriyor."
Ömer bin Abdülaziz döneminden misaller veren İçlek, "Zekât memurları Ömer bin Abdülaziz'e 'Fazla kalan zekâtı ne yapalım?' diye sorduklarında o, 'Gücü olmayıp, evlenemeyen bekâr gençleri evlendirin. Yetmezse zanaatkârlara dükkân açın ve malzeme alın, sanat yapsınlar. Yetmezse kör olanlara hizmetçi tutun, onlara maaş bağlayın. Yetmezse hasta hayvanları bir yerde toplayın, onlara veteriner getirin ve veterinerleri maaşa bağlayın.' diye cevap verir." ifadelerini kullandı.
"Zenginler zekâtlarını verseler fakirler aç kalmazlar"
Son olarak İçlek, "Cenabı Allah, fakirler aç kalmayacak kadar zenginlerin mallarından zekâtı farz kılmıştır. Eğer gerçekten zenginler zekâtlarını verseler fakirler aç kalmazlar. Ancak zenginler vazifelerini yapmazlarsa fakirler aç kalırlar. Eğer herkes zekât görevini hakkıyla yerine getirirse hiçbir fakir kalmaz. Yani zekât çok mühimdir." şeklinde konuştu. (M. Sıddık Bilge, M. Hüseyin Temel - İLKHA)