"Çocuklarınızı başkasıyla kıyaslamayın"
2016-2017 eğitim-öğretimin sona ermesiyle ailelere uyarılarda bulunan uzmanlar, çocukların başkasıyla kıyaslanmaması gerektiğini belirtiler.
Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi Rehberlik Bölüm Başkanı Emine Açar, 2016-2017 eğitim öğretim yılını değerlendirerek, velilere önemli tavsiyelerde bulundu.
2016-2017 eğitim-öğretim yılının sona ermesiyle birlikte yüzbinlerce öğrenci ve velisi hem karne hem de tatil heyecanı yaşadı.
Eğitim sürecinin sorunlarını, karne notlarına karşı öğrenci ve velilere düşen görevler ve yaz tatilinde yapılması gerekenleri İLKHA mikrofonuna değerlendiren Rehberlik Bölüm Başkanı Emine Açar ailelere önemli tavsiyelerde bulundu.
Okulların kapanmasına yaklaşık bir ay kala öğrencilerin dersi bıraktığını söyleyen Açar, "Tabii ki eğitim sadece derslerden ibaret değil. Öğrenci okulda akademik başarısının yanı sıra ahlaki değerler açısından, bir takım hukuk kurallar açısından da etkilenmektedir. Öğrencilerimizin mümkün mertebe okulda tutulması gerekir. İki dezavantajımız var. Özelikler 8`inci sınıflar TEOG sınavına giriyorlar ve TEOG sınavına girdikten sonra okula gelmemeye başlıyorlar. 12'nci sınıflar içinde bir LYS süreci var. Bu sınav süreçleri özellikle ortaokuldaki son sınıfların ve lise son sınıfları olumsuz yönden etkilemektedir. Bu bağlantıda okul müdürü olabildiğince öğrencileri okulda tutmaya çabalıyorlar. Biz de Rehberlik Ve Araştırma Merkezi olarak çalışmaların devamı için süreci takip ediyoruz. Biliriz öğrencilerimiz devamsızlık konusunda birazcık daha dikkatli davranmaya başlarlar. Ailelerin çok dikkat etmesi gerekiyor." dedi.
Aileler çocuğuna hissettirmeden onu takip etmeli
"Rehber öğretmeni okulda çocukları iyi bir şekilde takip edebilmeli ve onları dinleyebilmelidir." Açar şöyle konuştu: "Onun dışında kendini ispatlama noktasında öğrenci kendini eğer gerçekleştiremiyorsa akademik durumu eğer düşük ise az önce bahsettiğim stres faktörü ortaya çıkıyor. Neden yapamıyorum diye. İlgi ve yeteneklerine yöneliyor ama bir taraftan da ilerde ne olmak istediğini düşünüyor. Bir taraftan başaramadığını görünce gelecek kaygısı var. Aile toplumun yüklediği bir rol var ve bunu yapması gerekiyor. Bir şeylerin üstesinden gelmesi gerekiyor. Bir taraftan bunları düşünüyor geleceği için… Ailelerin, okul rehber öğretmenlerin, sınıf rehber öğretmenin ve ailenin kesinlikle sürekli irtibatlı bir şekilde çocuğa hissettirmeden onu takip etmelidir. Ona yardımcı olarak gerçek ve zorlukları göz önüne alarak çocuğa yardımcı olması gerekmektedir."
"Sosyal medya kullanımı çok küçük yaşa yayılmış"
Sosyal medyanın beraberinde getirdiği tehlikeye dikkat çeken Açar, Öğrencilere verilen değerler konusunda eğer bir sıkıntı yaşanıyorsa, gerek aile tarafından, gerek okul tarafından okul tarafından birçok zaman her şeyle karşılanıyor onu da ekleyeyim. Çocuklar bir takım yozlaşmaya gidebiliyor. Farklı şeyleri örnek alabiliyor. Biliyorsunuz artık günümüzde iletişim inanılmaz bir derecede ilerlemiş durumda. Sosyal hesaplar açılıyor, çok küçük yaşa yayılmış bu bakıyorsunuz bir ortaokul öğrencinin facebook, instagram, gibi bir sürü hesabı var. İşte televizyon sürekli izleniyor. Bu aslında toplum yapımızdan uymayan bir takım yozlaştıracak şeyleri çocuklara zaten zaman içerisinde enjekte edildiğini görüyoruz. Bu noktada çocuk mevcut bir ortamda oluşturduğu zaman kızlı-erkekli bir takım problemler baş gösterebiliyor. Tabii ki okul müdürlerimiz, rehber öğretmenlerimiz, öğretmenler öğrencileri çok güzel takip ediyorlar. Karma okullar bu tehlikenin farkındalar onlara yönelik çalışmalarda sürdürüyorlar." şeklinde konuştu.
Çocukların başkasıyla kıyaslanmaması gerektiğini vurgulayan Açar, "Kıyas kesinlikle yapılmaması lazım. Çocuk hayatı boyunca herkes kendini bir düşünür geriye alırsa, çocukluğumuz boyunca kiminle kıyaslandıysak büyüdüğümüzde aramızda her hangi bir problem olmasa bile mutlaka o kişi hakkında iyi biri hissetmeyiz yani kötü duygularımız olur. Yani eğer iyi bir insansak bile böyle bir soğukluğumuz olur. Yani o açıdan çocuğun karakterinin de biz yetiştiriyoruz. Sadece büyümek, okuldan, dersten ibaret değil çocuk ahlâken de değer yargılarıyla da güzel şekilde büyümelidir. Kıyasın iki olumsuz nedenlerinden bir tanesi çocuk asla kendini bir şeye kıyaslaması gerekiyorsa bu onun kitaplarıdır, ders notlarıdır, karnesidir. Bu yılın karnesiyle gelecek yılın karnesini kıyaslamasını isteyebilir." ifadelerini kullandı.
"Yazın neler yapmalı?"
Yaz tatilinde yapılması gerekenlerle ilgili tavsiyelerde bulunan Açar, "Özellikle çocuğundaki yetenekleri keşfetme noktasında çok güzel bir süreç. Karne açıklamayı geçtik. Artık bundan sonra yani yazın neler yapmalı? Çok fazla tepkili 'hadi derse başla' diye çocuğu derse götürmek yerine eğer çalışması gereken varsa çocuğu içsel olarak güçlendirmek gerekir. Sorumluluk bilincini yerleştirmesi gerekir. Yani çocuk için gün içerisinde oyun oynamak ne kadar gerekliyse ders çalışmanın da gerekli olduğunu bilerek derse gitmelidir. Rehber öğretmenlerimiz, bu konuda veliler gidip rehber öğretmenlerimizden bilgi alabilirler. Çocuk nasıl yani ne yaparsak ne edersek çocuk kendiliğinden kişisel olarak güçlenir ve derse gider. Hani bir anne babanın oğlum hadi derse git demesine gerek kalmadan nasıl başlar? Bunların tabi ki hepsinin tüyosu var." diye konuştu.
Açar son olarak şunları kaydetti: "Çocuk hiçbir zaman büyümenin çocuk için ön koşulu oyundur. Çok küçük bir çocukla konuşmaya kalktığınızda ismini sorsanız söylemeyebilir. Ama çocuğa, 'hadi oyun oynayalım, bu oyunu oynayalım mı?' dediğinizde hemen size cevap verir ‘evet oynayalım`. Yani oyun çocuk için inanılmaz gerekli bir şeydir. O yüzden ailelerin doyabildiğince çocukların, rahatlayacağı bir zaman geçirmelerini sağlaması gerekir. Sokakta oynayabilirler, top oynayabilirler, her hangi bir şey yapabilirler ama şu da kesinlikle yapılmaması gerekir. Çocuk o gün mesela bayağı bir oyun oynayıp geldiği zaman, bu kadar oynadın dersin yarım kaldı şeklinde kesinlikle denilmemesi gerekiyor. Bu, çocuğu dersten soğutan bir usuldür. Nedir sadece şöyle şu söylenebilir: Bugün dışarıda fazla vakit geçirdiğini düşünüyoruz senin için endişelendik. Yani çocuğu suçlamadan onu karşınıza almadan… O yüzden bunlara dikkat edilmesi gerekiyor." (Hüseyin Sayhar-İLKHA)