MİM`den sonra her zaman NUN gelir!
Riyad Makaev - Doğruhaber/Analiz
Körfez ülkelerindeki kriz her gün farklı boyutlara ulaşarak devam ediyor. BM`lerden ABD`ye kadar, Rusya`dan İran`a kadar, İran`dan Türkiye`ye kadar her ağızdan açıklamalar ve üstü örtülü suçlamalar duyuluyor. Katar krizi ile dünya ekonomisine olası etkisi ise tüm dünyayı endişelendiriyor.
Katar krizi aniden ortaya çıkan bir kriz değil. Kriz Katar yerine herhangi bir Körfez devletinde çıkabilirdi. Ama krizin Katar`da çıkması çok manidardır. Bölgede Arap devletlerinin siyaseti adeta “Arap saçına” dönmüş kim neyin peşinde ve kiminle ne yapmak istediğini kestirmek çok güç haline gelmiştir. Ancak, açık olan tek şey sorunun sadece Katar ile alakalı olmadığıdır. Krizi tam olarak analiz edebilmek için bölgenin resmini tam görmek gerekir. Bölgede ciddi ekonomik sıkıntılarıyla hâkimiyetini kaybetmeye başlayan Suud ailesi ve Birleşik Arap Emirlikleri`nin geleceğe yönelik endişeleri, bölgede DEAŞ`ın varlığı, artan İran`ın etkisi ve tüm bunların üzerine ciddi bir güç haline gelen Türkiye`nin hedeflerini ve ayrıca bölgede Batı`nın yapmak istediklerini ele almak gerekir. Dolaysıyla günlerce, aylarca hatta senelerce konuşulacak ve analiz yapılacak bir krizdir şuanda yaşanan Arap Körfezindeki kriz. İşte bu açıdan krize yaklaşırsak bir portre çizebiliriz.
Yaklaşık bir sene önce Türkiye`de bir darbe teşebbüsü yapıldı. 15 Temmuz darbe teşebbüsü sadece mevcut hükumeti devirmek değil aynı zamanda bölgedeki tüm siyaseti değiştirmek adına yapılan bir müdahaledir. Neden darbe ile mevcut hükumetini değiştirmek istesinler diye sorarsak, şöyle bir cevap verebiliriz. Türkiye eskisi gibi Batı`nın piyonu değil artık kendisi oyun kurucu bir ülke haline geldi. Bölgede süper güç haline gelen Türkiye Batı`nın Ortadoğu oyunlarına eskisi gibi meclisten tezkere geçirerek destek vermemektedir. Batı Türkiye`nin davranışlarından çok rahatsız oldu. Türkiye`deki değişimler sadece Türkiye ile sınırlı kalmadı diğer İslam ülkelerine de yavaş yavaş yerleşmeye başladı. Yüz yıl önce İngilizlerin çizdiği haritalar ve işbaşına getirilen Arap aileler bundan çok rahatsız oldu. Batı açıkça gördü ki yüz yıldan beri kontrol ettiği İslam alemi yavaş yavaş kontrolden çıkmaya başladı ve bunun sebebi de Türkiye. Dolaysıyla, Türkiye`nin başına bin türlü çorap örmeye başladılar. Durum öyle karışık ki bilerek karıştırdılar. DAEŞ bu sebeplerden dolayı ortaya çıktı. PKK bu sebepten dolayı yeniden gündeme getirildi. Dolaysıyla, Katar Hamas`ı ve Müslüman Kardeşleri destekliyor diye diğer ülkelerin Katar`a yönelik yaptırımlar uygulaması çok gülünç. O halde Türkiye`ye yönelik te yaptırımlar uygulaması gerekir. Çünkü Türkiye de hem Hamas`ı hem de Mısır Müslüman Kardeşlerle diyaloğa devam eden bir ülke.
ASIL HEDEF TÜRKİYE
Körfez ülkelerinin Katar`ı seçmesi çok manidar dedik. Çünkü, Katar çok küçük bir ülke olmasına rağmen, ekonomik güç olarak çok büyük bir ülke. Son dönemlerde Türkiye ile yakınlığı gözle görülür bir şekilde arttı. Ata kızmaya cesaret edemeyen eyere kızar derler. Bu iş yavaş yavaş Türkiye üzerine getirilmeye çalışılıyor. Eğer, Katar bu krizde atılan iddiaları kabul ederse Türkiye`de otomatikmen terörü destekleyen ülke haline gelecektir. Bu krizi ortaya çıkaranlar bir taşla iki kuşu vurmaya hedeflemiş. Krizi çıkaranlar ise ABD ve Katar`a yaptırımlar uygulayan Suud ailesi ve BAE. ABD Katar ile Türkiye`nin kabul etmediği PYD/YPG işbirliğini meşrulaştırmaya çalışacak, Suud ailesi ve BAE ise bölgede kaybettiği hakimiyetini ve İhvanlar`dan duyduğu derin endişesini bertaraf etmiş olacaklar. Katar ile Türkiye arasında jandarma eğitimi için işbirliği anlaşması ve Türk askerinin Katar'da konuşlandırılmasına dair tezkere kabul edilişi de bu açıdan çok yerinde olmuştur. Daha bugüne kadar eline silah aldığını tespit edemediği İhvanları bir “terör örgütü” olarak gören ABD ve Suud ailesi, Türkiye`nin terör örgütü olarak gördüğü ve delilleri gösterdiği PYD/YPG ile ABD`nin işbirliği yapması nasıl izah edecektir. Neresinden bakarsak bakalım Katar krizi Türkiye`yi güçsüz kılmak adına ortaya çıkarılmış bir kriz olarak görünüyor. ABD`nin işin içine girmek istediği ve BM`lerin de krizle alakalı arabulucuk teklifler yapılması da krizi daha da karıştırmak ve bölgede çıkmaza girecek daha büyük kriz oluşturmaya çalıştıklarının alametlerindendir. ABD ve BM`nin bugüne kadar çözdüğü bir kriz de yoktur.