`Bir avuç siyoniste yenilenler izzetli duranları terörist ilan et
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, partisinin Kayseri İl Başkanlığı tarafından düzenlenen iftar programına katıldı.
Partisinin Kayseri İl Başkanlığı tarafından düzenlenen iftar programına katılan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Suud rejimi öncülüğünde Katar'a karşı yürütülen diplamatik taarruzda Müslüman Kardeşler ve HAMAS'ın "terörist" olarak nitelendirilmesini eleştirerek, "1967`de bir avuç siyonistin karşısında yenilip köşelerine çekilenler, 50 sene sonra siyonizme karşı izzetli bir mücadele veren kardeşlerini terörist ilan etme densizliğine düştüler." dedi.
İftar programına STK temsilcileri, kanaat önderleri, iş dünyası temsilcileri, yurtdışından gelen misafirler ve vatandaşlar yoğun bir katılım gösterdi.
Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başlayan iftar programında İl Başkanı Mahmut Sami Göktaş`ın selmalama konuşmasından sonra kürsüye gelen Yapıcıoğlu, Ramazan ayının bir rahmet iklimi olduğunu; başının rahmet, ortasının mağfiret ve sonunun ise cehennem ateşinden kurtuluş olduğunu hatırlattı.
"Birbirimize karşı öfke ile hareket etmeyi, ordular hazırlamayı, yüz milyarlarca dolara silah almayı çok iyi beceriyoruz"
Rahmet iklimine rağmen bazı İslam beldelerine gazap yağdığını ve bu gazabın neticesi olarak büyük acılar yaşandığını ifade eden Yapıcıoğlu, “İslam beldelerinde ateş yağıyor, insan parçaları havada uçuşuyor. Rahmet duygularının kabarması gereken yerde ümmetin bazı evlatlarının öfkeleri kabarıyor. Üstelik bu öfke Allah için kabarmıyor. Üstelik bu öfke darp edilen, hakları gasp edilen mümin kardeşleri için kabarmıyor. Üstelik bu öfke kendi kardeşlerine zulüm edildiği için kabarmıyor. İslam coğrafyası bir baştan bir başa öbek öbek farklı farklı yerlerde zulümler altında inlerken Arakan`da Budist çeteler tarafından, Orta Afrika`da Hristiyan çeteler tarafından, Filistin`de Siyonist çeteler tarafından, Doğu Türkistan`da ateistler, inançsızlar tarafından zulme uğratılırken o zalimlere sesimizi çıkarmıyoruz, çıkaramıyoruz veya cılız bir tepki şeklinde birkaç kelam ediyoruz. Ama birbirimize karşı hiddetlenmeyi, birbirimize karşı öfke ile hareket etmeyi, birbirimize karşı ordular hazırlamayı, birbirimize karşı kullanmak üzere yüz milyarlarca dolara silah almayı çok iyi beceriyoruz.” şeklinde konuştu.
"1967`de bir avuç siyonistin karşısında yenilip köşelerine çekilenler, 50 sene sonra siyonizme karşı izzetli bir mücadele veren kardeşlerini terörist ilan etme densizliğine düştüler"
Yaşanan bu acının tüm sebebinin Müslümanların yolunu kaybetmesinden kaynaklandığını belirten Yapıcıoğlu, ümmetin Kur`an`dan uzak düştüğünü söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Kur`an`ı anlamaz olduk; onun bize gösterdiği, bize tarif ettiği yolu terk ettik. O, bize, 'müminlere karşı şefkatli olmamız gerektiğini, küfre karşı ise onurlu, dik durmamız gerektiğini' söylerken biz, küfre gücümüz yetmiyor diye zillet elbisesi giydik, kardeşlerimize karşı hiddetlenmeyi marifet bildik. O, bize 'Yahudileri ve Hristiyanları asla dost edinmeyin' dedi; biz her birimiz bir Hristiyan ülke bulup ona sırtını yaslamayı bir marifet bildik. Her birimiz küfrün bir çeşidine sırtımızı yaslayarak öbür kardeşine sırtını döndü veya namlusunu çevirdi veya öfkesini yöneltti, onu düşmanı bildi. 1967`de bir avuç siyonistin karşısında yenilip köşelerine çekilenler bundan tam 50 sene sonra siyonizme karşı izzetli bir mücadele veren kardeşlerini terörist ilan etme densizliğine düştüler; onu terörist kabul etmiyor diye başka bir ülkeye topyekûn savaş açtılar.”
“Maskeler çabuk düştü oyunlar deşifre oldu”
İslam NATO`su adı altında kurulan oluşumun maskesinin çabuk düştüğünü, gerçek yüzlerin ortaya çıktığını ifade eden Yapıcıoğlu, “Bazılarımız zannetti ki gerçekten İslam düşmanlarına karşı ortak bir ordu kuruldu. Maskeler çabuk düştü, oyunlar deşifre oldu. Dünyevi makamlarını kaybetmemek için Müslüman kanı dökmekten, İslam`ın evlatlarını birbirine düşürüp karşı karşıya getirip bir biriyle savaştırmaktan çekinmeyenler, ümmetin onurunu, izzetini muhafaza etmek için en zor şartlarda bile siyonizme karşı izzetli bir direniş ortaya koyanlara terörist diyenler er veya geç İslam ümmetinin nazarında da Allah katında da mahkûm olacaklardır. Bundan hiçbirinizin şüphesi olmasın.” dedi.
“Bu dar günler geçici, belki tasaffi edeceğiz. Belki saflarımızın sıklaşması için şu uzun süredir genişlikle imtihan edildiğimizden dolayı gevşememiz var ya belki bu sıkıntılar bizi kendimize getirecektir.” diyen Yapıcıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Belki saflarımız sıklaşacak, belki yeniden Allah`ın o hablul metin olan sağlam ipine, Allah`ın kelamına yeniden sarılacağız. Onun bize ne söylediğine yeniden kulak kabartacağız. Yeniden özümüze döneceğiz, yeniden dostumuzun ve düşmanımızın kim olduğunu düşüneceğiz. Allah`ın bize emrettiği gibi bütün müminler olarak birbirimize kardeşler olacağız, yekvücut olacağız. O zaman şu an içinde bulunduğumuz halden kurtulmanın yolunu bulmuş olacağız. Rabbim bu ümmete tez zamanda uyanmayı nasip eylesin. Cümlemize dostunun düşmanının kim olduğunu idrak etmeyi nasip etsin.” temennisinde bulundu.
“Sorunlarımızı kendi içimizde çözemezsek birileri dışardan gelir müdahale eder”
Müslümanların birbirini sevmemesi ve kardeşliğini yeniden tesis etmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, aksi durumda neticenin kötü olacağını söyledi.
Yapıcıoğlu, “Şunu da ilave edeyim; birbirimizle kardeşler olmak, sadece böyle platformlarda, böyle kürsülerde veya davetlerde bu işin edebiyatını yapmakla olmuyor, olmayacak. Eğer gerçekten aramızda kardeşliğin yeniden tesis edilmesini istiyorsak mutlak surette bozulan adalet terazisinin tamir edilmesi gerekir. Eğer biz adaleti kendi aramızda tesis edersek, en yakınımızın aleyhine bile olsa doğrudan şaşmaz adaleti ayakta tutarsak ancak o zaman kardeş oluruz. Birbirimize haksızlık edersek, birbirimizin hakkına geçmeyi çok küçük bir şeymiş gibi algılarsak, durmadan kardeşlerimizin hakkını gasp eder ve bunu kendimiz için bir hak olarak görürsek… birileri o kardeşlerimizi bize karşı çok kolay bir şekilde kışkırtıp bizim aleyhimize kullanacaktır. Eğer biz dışardan birilerinin bizim içimizi karıştırmasını istemiyorsak, eğer biz dışardan birilerinin bizi birbirimize karşı kışkırtmasını istemiyorsak, eğer biz kardeşlerimizin bize karşı hiddetlenmesini, öfkelenmesini istemiyorsak adalet terazisini doğru tutmak zorundayız. Biz kendi sorunlarımızı kendi içimizde adalet temelinde çözemezsek birileri dışardan gelir müdahale eder, aramızdaki çelişkileri kullanıp bizi birbirimizin aleyhinde silahlandırıp sonra da savaştırır.” ifadelerini kullandı.
“Sattıkları silahlarla kendileri zengin olurken biz onlar adına birbirimizi öldürüyoruz”
Küfür cephesinin İslam ve Müslümanlara olan savaşına değinen Yapıcıoğlu, dünden bugüne rollerin değiştiğini, Müslümanlara karşı daha önce bizzat kendileri savaşan ve bunun için ağır masraflar yapan küfrün, bugün Müslümanlar arası kavgadan para kazandığını söyledi.
Yapıcıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Daha önce kendileri gelip savaşıyorlar, masraf ediyorlardı, can kaybı yaşıyorlardı, askerleri ölüyordu. Şimdi ise asker göndermiyorlar, çünkü biz bize karşı savaşıyoruz. Üstelik şimdi masraf da etmiyorlar. Tam tersine bu savaşlardan para bile kazanıyorlar. Bize silah satıp, sattıkları silahlarla kendileri zengin olurken biz namluları birbirimize çevirip onlar adına birbirimizi öldürüyoruz. Rabbim içinde bulunduğumuz bu halden tez zamanda kurtulmayı nasip eylesin bütün müminlerin birbirlerine kardeş nazarıyla baktığını dünya gözüyle görmeyi bizlere nasip eylesin.”
"Mazlumların başlarına evlerini yıkan, dünyanın en zalim terörist örgütü değil de onlara karşı kendi vatanını muhafaza edenler terörist öyle mi?"
Yaptığı grup toplantısında İhvanı Müslimin ve HAMAS ile ilgili olarak “Terör Örgütü” ifadesi kullanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu`na göndermede bulunan Yapıcıoğlu, “Memleket içerisinden de talihsiz bir açıklama oldu. Bir partinin Genel Başkanı olan zat hükümeti eleştireceğim diye öyle bir laf etti ki; Neymiş? Terör örgütünün 4 parmağını Türkiye`ye getirip kendi partilerinin simgesi haline getirmişler. Bununla neyi kast ettiğini her halde hepiniz anladınız. Rabia işareti var ya, hani şu Rabia Meydanından dolayı yapılan Rabia işaretleri. Rabia Meydanında, sadece sivil itaatsizlikle Mısır`ın çağdaş firavununun görevi bırakmasını talep edenler namaz esnasında kurşuna dizilerek, binlerce Müslüman katledildi. Katledenler değil, bütün o katliamlara rağmen dahilde kılıç çekilmez prensibi gereği hiçbir şekilde şiddete başvurmadıkları halde katledilenler terörist öyle mi? 1948 yılından bu yana durmaksızın sınırlarını genişletmek için o mazlumların başlarına evlerini yıkan, o dünyanın en zalim terörist örgütü değil de onlara karşı kendi vatanını muhafaza edenler terörist öyle mi? Tarih bunu da kaydetmiştir. Emin olun, buna yeterli tepki göstermeyenleri de kaydedecektir.” dedi. (Mehmet Bozdaş – İLKHA)