`Türkiye`nin Afrika açılımı altın değerinde`
Nijerya`nın uluslararası alanda tanınan diplomatı Gambari, Türkiye`nin son yıllarda yürüttüğü Afrika Açılımı politikasını da "altın değerinde bir çaba" ifadeleriyle nitelendirdi.
LAGOS - (AA) - Nijerya'nın eski Dışişleri Bakanı ve Birleşmiş Milletlerin (BM) eski Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Gambari, Afrika'nın eski sömürge yönetimlerinin izlerini silmekte olduğunu belirterek, Türkiye'nin son yıllarda yürüttüğü Afrika Açılımı politikasını da "altın değerinde bir çaba" ifadeleriyle nitelendirdi.
Nijerya'da 1984-1985 yıllarında şimdiki Devlet Başkanı Muhammed Buhari'nin askeri yönetiminde Dışişleri Bakanı olarak görev yapan, daha sonra uzun yıllar çeşitli görevlerde bulunduğu BM'de Genel Sekreter Yardımcılığına kadar yükselen Gambari, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Nijeryalıların ülkeyi Afrika'daki en kalabalık ülke olması nedeniyle "Afrika`nın devi" olarak tanımladığını aktaran Gambari, ülkede yaklaşık 200 milyon kişinin yaşadığını, bunun da Afrika kıtasındaki her 5 kişiden birinin Nijeryalı olduğu anlamına geldiğini söyledi.
Gambari, Nijerya'nın Güney Afrika ile Afrika'daki en büyük iki ekonomiden birini oluşturduğunu dile getirerek, ülkenin kıtada ırk ayrımına karşı mücadele ve sömürgecilik dahil birçok konuda siyasi olarak da liderlik rolü üstlendiğini ifade etti. Nijerya'nın 1960'ta bağımsızlığını elde etmesinden sonra askeri darbeler, iç savaşlar gibi sıkıntılar yaşadığını hatırlatan Gambari, şu andaki sorunların başında kuzeyde faaliyet gösteren terör örgütü Boko Haram ve petrol zengini Delta bölgesindeki silahlı örgütlerin geldiğini aktardı.
Gambari, bunlara rağmen halkın ülkede birlik istediğini, 1970'te sona eren iç savaşın tekrarlaması ihtimali bulunmadığını, uzun yıllar süren askeri yönetimlerin ardından 1999'dan beri ülkenin siviller tarafından yönetildiğini söyledi.
Nijerya'nın sorunlarının başında ekonominin geldiğini vurgulayan Gambari, "Çok uzun süredir petrol gelirlerine bağımlıyız. Petrol fiyatları düşünce sıkıntıyla karşılaşıyoruz ve fiyatların uzun süre daha düşük seyretmesi bekleniyor. Ekonomimizi çeşitlendirme önümüzdeki en büyük sorun." dedi.
Bir başka sorunun da güvenlik olduğuna işaret eden Gambari, Boko Haram'ın son yıllardaki askeri operasyonlar sayesinde büyük darbe aldığını bildirdi.
İbrahim Gambari, 1960'larda Afrika'da birçok ülkenin bağımsızlık kazanması sırasında Afrikalılarda sorunların çözümü için büyük bir umut doğduğunu ancak durumun istendiği gibi yürümediğini kaydetti.
Gambari, şöyle devam etti:
"Büyük bir heyecan ve umut vardı. Afrika'nın devasa mineral ve doğal zenginlikleri halkın refahını artırmada kullanılacak, Afrika sömürgelikten kurtulacak ve ırk ayrımı bitecekti. Sömürgeciliği, özel bir durum olan Batı Sahra dışında bitirmeyi başardık. Irk ayrımcılığı bitti ancak halkın refahını artırma rüyası gerçeğe dönüşmedi."
"Yeni sömürgeciliği de bitirmeliyiz"
Bu başarısızlığa gerekçe olarak uzun yıllar süren askeri yönetimleri ve iç savaşları gösteren Gambari, ayrıca Afrika ile yapılan ticarette şartların Afrika ülkelerinin aleyhinde seyrettiğini vurguladı.
Gambari, artık Afrika'nın büyük bölümünün askeri yönetimlerden kurtulduğuna dikkati çekerek, bir zamanlar "Afrika kötümserliği" olarak adlandırılan durumun yerini "Afrika iyimserliğinin" aldığı değerlendirmesinde bulundu.
Gambari, şunları söyledi:
"Afrika halkı sömürgeciliğin izlerini siliyor. Afrikalılar, sömürge güçlerinin kıtadan ayrılmasına rağmen başka sorunların devam ettiğini düşünüyor. Gana'nın ilk Başbakanı Kwame Nkrumah'ın yıllar önce 'yeni sömürgecilik (neocolonialism)' dediği şey de işte bu. Sömürge yönetimlerinin arkalarında bıraktığı yeni sömürgeciliği de eski sömürge sistemini bitirdiğimiz gibi bitirmeliyiz. Sömürge yönetimlerinin bayraklarının yerine yenileri çekildi ama onların ekonomik kontrolü buraya nüfuz etmiş durumda. Bu sorunu çözmenin yolu da Afrika'nın entegrasyonundan geçiyor."
Gambari, sömürge güçlerinin Afrika ülkelerine tazminat ödemesi fikrini desteklediğini ancak bu konuda iyimser olmadığını kaydetti.
Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Yahudilere tazminat verdiğini, oysa iki dünya savaşı arasında Alman sömürgesi olan Namibya'nın tazminat talebini reddettiğini hatırlatan Gambari, "Avrupalı güçler ya da ABD'nin, Afrika'nın en üretken insanlarını köle olarak götürüp Karayipleri, Batı Hint Adalarını ya da ABD'yi geliştirmek için kullanmalarından dolayı gerçekten tazminat ödeyecekleri konusunda hiç iyimser değilim." diye konuştu.
"Türkiye'nin açılımı altın değerinde"
Uzun bir diplomatik kariyeri bulunan Gambari, Türkiye'nin "Afrika Açılımı" politikasını değerlendirirken de bunun çok önemli bir çaba olduğunu ve özellikle zamanlamasını çok doğru bulduğunu belirtti.
Gambari, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bence Türkiye'nin Afrika'ya açılımı altın değerinde bir çaba. Ayrıca Afrika Açılımı'nın Afrika'nın yükselişi olarak adlandırılan olguya rastlamasından dolayı da mutluyum. Bir başka deyişle Afrika'nın kendisine ve dünyaya açıldığı sırada Türkiye de Afrika'ya açılıyor. Bu açılımın zamanlaması çok iyi çünkü Afrika'daki büyüme oranı yüzde 3 ila 6 olarak dünyada en yüksek oranlardan biriyken ve gelişmiş ekonomiler küçülürken gerçekleşiyor."
Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle ilişki kurmasının iki seviyede olabileceğini ifade eden Gambari, bunlardan ilkini halklar arasındaki temasın sağlanması, diğerini ise altyapının geliştirilmesine yardımcı olunması şeklinde sıraladı.
Gambari, Türk Hava Yollarının (THY) Afrika seferlerini artırmasını örnek göstererek, artık Afrika'nın birçok başkentinden İstanbul'a doğrudan uçuşlar bulunduğunu ve THY'nin de kıtada çok bilinen bir marka haline geldiğini aktardı.
Gambari, Afrika'nın ekonomik ve ticari önceliklerinin Türkiye tarafından belirlenmesinin yanı sıra terörle mücadele gibi güvenlik konularında ortaklığın da ilişkilerin gelişmesine yardımcı olacağını söyledi. Gambari, "Türkiye'nin Afrika Açılımı ile Afrikalıların yerel sorunlara yerel çözümler bulduğu Afrika'nın Yükselişi'nin anlamlı bir iş birliği oluşturması için buluşması gereken alanların bunlar olduğunu düşünüyorum. Bence bu her iki taraf için de kazan-kazan çözümü olacaktır. Afrika ile kalıcı olacak bir ilişki kazan-kazan formülü ve karşılıklı çıkar ile saygı temeline dayanmalı." ifadesini kullandı.
BM reformu
Gambari, uzun yıllar BM sistemi içinde görev yapan bir diplomat olarak BM reformunu da değerlendirdi.
Afrika'nın BM Güvenlik Konseyinde (BMGK) daimi temsil hakkı bulunmayan tek kıta olduğunu vurgulayan Gambari, Afrika ülkelerinin BM içinde 192 üyenin 53'üyle en büyük grubu oluşturduğuna işaret ederek, "Afrika, BMGK'da olmayı hak ediyor. Ayrıca, BM 1945'te resmen kurulduğunda biz orada değildik. 1945 yapılan bir düzenleme 2017 ve sonrasında sürdürülmemeli. BMGK'nın daimi üyeliği İkinci Dünya Savaşı'nı kazananlara verildi ama bu son savaş 1945'te bitti, dünya değişti, Afrika'nın üye sayısı arttı." diye konuştu.
Afrika ülkelerinin son yıllarda birçok güvenlik sorununun üstesinden geldiğini, dünyanın dört bir yanındaki BM barış misyonlarına asker verdiğini, BM Genel Sekreterleri çıkardığını hatırlatan Gambari, BM sisteminde neden reform yapılamadığını şöyle açıkladı:
"Gücün doğası gereği, gücü elinde bulunduranlar sahip olduklarını zorda kalmadıkça ya da gücün maliyeti çok yükselmedikçe kolay kolay bırakmıyor. Yani aslında cevap çok basit. Orada oturanlar ne derlerse desinler aslında değişim istemiyorlar."
İbrahim Gambari
Nijeryalı diplomat İbrahim Gambari, 1984-1985 yıllarında Nijerya Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. Daha sonra uzun yıllar BM içinde çeşitli görevlerde bulunan 72 yaşındaki Gambari, 2005-2007 döneminde BM Genel Sekreter Yardımcısı görevini sürdürdü. Gambari, bu dönemde aynı zamanda BM Siyasi İşler Bölümünün başında yer aldı. Gambari, bu görevlerinin yanı sıra BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs, Zimbabve ve Myanmar Özel Temsilcisi olarak çalıştı.
Nijerya ve ABD'de çeşitli üniversitelerde dersler veren Gambari, ABD'de Brookings Institute ve İtalya'da Rockefeller Vakfında çalıştı. Gambari, ülkesi Nijerya'nın yanı sıra Güney Afrika, ABD ve İngiltere'de çok sayıda onur ödülüne layık görüldü.
İbrahim Gambari, Nijerya'nın başkenti Abuja'da kurduğu ve Afrika'da diplomasi, demokrasi ile gelişme konularında araştırmalar yapan düşünce kuruluşu Savannah Center'ın yönetim kurulu başkanı olarak görev yapıyor.