• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
"Sahurda tüketilen bal susuzluğa karşı etkilidir"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Balın faydaları üzerine değerlendirmelerde bulunan Diyarbakır Arıcılar Birliği İkinci Başkanı Cuma Tunç, balın birçok rahatsızlığa karşı şifa olduğunu belirtti.

İftarda asitli ve hazır içecekler yerine bal şerbetinin tüketilmesinin faydalı ve hesaplı olduğunu ifade eden Tunç, sahurda tüketilen balın susuzluğa karşı ve kan şekerinin sabit duruşunda etkili olduğunu söyledi.

Balın insan sağlığına faydasının çok olduğunu dile getiren Tunç, "İnsanlıkla beraber bal da o günden bugüne devam eden bir besin ürünüdür. Balın insan sağlığının her safhasında önemi ve faydası vardır. Balın, cilde, bağırsağa ve mideye faydası vardır. Hatta son dönemlerde alternatif tıpta balın birçok faydası konuşuluyor ve deneniyor. Geçenlerde Muğla'da bir konferansa katılmıştım. Orada bununla ilgili çok gelişmiş bilgiler sundular. Bal, yaraların iyileşmesinde, mide, cilt, öksürük, akciğer ve bağırsak hastalıklarında kullanıldığında faydalı olur. Hangi hastalığı düşünürseniz düşünün muhakkak onun tedavisinde balın faydaları vardır. Ne kadar zengin floradan bal elde edilmişse şifası o kadar fazladır. Buna bir sınırlama getirilmiyor. Bal, işte şuraya kadar faydalıdır ya da şuradan sonra zararlıdır diyemiyoruz. Ne kadar araştırıyorsak araştıralım insan sağlığının üzerinde balın faydaları çoktur. Daha da araştırılırsa balın faydalarının çok olduğunun ispatı olacaktır." dedi.

"İftar sofrasında bal şerbetinin tüketilmesi faydalıdır"

İftarda asitli ve hazır içecekler yerine bal şerbeti içilmesi tavsiyesinde bulunan Tunç, sözlerine şöyle devam etti: "Ramazan ayında oruçlu insanların kan şekeri düşüyor ve halsiz duruma düşüyorlar. Bazen gıdalardan kaynaklanan kabızlık da oluşabiliyor, sinir sistemi, eklem sistemi bozulabiliyor. Yani insan vücudundaki aksayan her türlü veya rahatsız olan her organın şifası baldadır. İnsanlar iftar sofrasında kola ve hazır içecekler tüketiyor, bunun yerine bal şerbeti ile iftarını açarsa onlardan daha çok faydalı ve daha hesaplıdır. Bal sahurda da tüketildiği zaman susuzluğa ve kan şekerinin sabit duruşunda etkilidir."

Ramazan ayında bala rağbetin olduğunu dile getiren Tunç, "Bala rağbet her zaman vardır ama balı tüketici alırken hangi balı kimden nasıl alacağının bilinciyle alması gerekir. Rastgele kaldırımlarda, cami köşelerinde, yol kenarlarında satıcısı ve nereden geldiği belli olmayan kişilerden veya menşei bilinmeyen bal almasının kendisine fayda sağlamadığı gibi aynı zamanda sağlığına ve ailesine de zarar vereceğini iddia ediyoruz. Çünkü kaldırımlarda, yollarda, cami önlerinde satılan balların çoğu balla hiç alakalı değildir. İsmi bal ama sanayi balıdır, diğer adıyla glikoz dediğimiz mısır özü şurubundan elde edilen kaynatılmış mısır özü şurubunun tatlısıdır. Bu insan sağlığına zararlıdır. Bilimsel olarak bunun ispatı vardır. Glikoz ile doğal balı ayırt etmek tüketici açısından çok zordur. Bunu ancak laboratuvar ortamında tespit edebiliriz. Bunu yapanlar hem rehasını hem de bal ve petek kırıntılarını balla karıştırıyorlar. Onun için bunu tüketicinin normal olarak kanıtlaması biraz zordur." şeklinde konuştu.

Her yerde bir denetleme mekanizması olduğu gibi gıda üzerinde de denetleme mekanizmalarının olduğunu ifade eden Tunç,  bu denetleme işinin belediyelerin, gıda kontrol müdürlüklerinin, sağlık müdürlüklerinin ve halkın görevi olduğunu hatırlattı.

Hakiki bir balın maliyetinin 17-20 TL arasında değiştiğini sözlerine ekleyen Tunç, "Yani ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyi kaldırımdan alıyoruz. Fiyatına bile baktığınız zaman gülünç geliyor. 5-8-10 liraya bal adı altında satılan ürünün bal olma ihmali yoktur. Çünkü bir balın sadece üreticiye maliyeti 17-20 lira arasında değişiyor. Bu sadece maliyettir. Şimdi bir insan eğer bu sektörde ekmek yiyeyim diyorsa 17-20 liraya mal ettiği bir ürünün üstüne bir de geçim payı koyup satışa kalkarsa 30-40 liraya satması gerekir. Öyle eskisi gibi bir insan 10 ton bal da üretemiyor. Bir üreticinin yıllık elde edeceği bal 3-4 ton baldır. Bir ailenin geçimini hesapladığımız zaman bu balı 30-40 liradan aşağı satan bir insanın aile geçindirmesi imkânsızdır. Bunun maliyeti 17-20 lira arası değişiyor, bu sadece üretimdir, nakliyesini hesapladığımız zaman bunu getirip piyasaya sürerken ambalajlanması ve masraflarını kattığımız zaman 30 liradan aşağı satılmaması gerekiyor ama halk bunu düşünmüyor. Bir çamaşır makinesi alırken ya da bir gömlek ve ayakkabı alırken bunun garantisini, güvencesini sorar ama kendi öz sağlığını düşünmeden 10 liradan satılan bir balı alıp evine götürüp çocuğuna yediriyor. Bu konuda halkın bilinçlenmesi lazım." ifadelerini kullandı. (M. Hüseyin Temel, M. Sıddık Bilge - İLKHA)










 

Bu haberler de ilginizi çekebilir