On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayında meslekleri gereği yüksek sıcaklıkta çalışmak zorunda olan demir döküm işçileri, bin 500 santigrat derecelik sıcaklığa ulaşan ocakların başında çalışarak, zor koşullara rağmen oruçlarını tutuyorlar.

Kor ateşlerin yandığı ocakların önünde zorlu mesailerini sürdüren işçiler, hem ibadetlerini yerine getiriyorlar hem de bin 500 derece sıcaklık karşısında ekmeklerini çıkarmaya çalışıyorlar.

Oruç ibadetinin yerine getirilmesi için sıcaklığın bahane olmadığına dikkat çeken işçiler, müşterilerinden aldıkları siparişleri yetiştirmek için ara vermeden çalışmak zorunda olduklarını söylediler.

Küsget Sanayi Sitesi'nde demir dökümü işletmelerinde çalışan işçiler, bin 500 derecede eritilen demiri kalıplara döküyorlar. Ramazan ayının başlamasıyla sıcaklığı bin 450 ile bin 500 derece arasında değişen ve görüntüsüyle yanardağ lavlarını aratmayan ocağın karşısında oruçlarını tutmaya çalışan işçiler, aşırı sıcaklara rağmen oruçlarını tutarak büyük bir sabır ve azim örneği ortaya koyuyor.

Sıcak ortamlarda çalışmanın oruç tutmaya engel olmadığını, Ramazan dolayısıyla günü hem oruçlu hem de yoğun bir mesaiyle geçirmelerine rağmen Allah'ın kendilerine yardım ettiğini bildiren Hasan Döner, bu sayede oruç ibadetini yerine getirmeye çalıştığını söyledi.

Şartlar ne kadar zor olursa olsun hiçbir şartın Allah'ın emrini yerine getirmeye engel olamayacağına değinen Döner, "Oruç tutmak bize farzdır.  Oruç tutmaya hiçbir şey engel olamaz. Yalnızca Allah'ın dileğiyle her şey olur. Zorlukları bir tek Allah geçirir. O yüzden orucumuzu tutmaya çalışıyoruz. Bazı insanlar tutmuyor ama bazı insanlar da Allah'ın verdiği inançla oruç emrini yerine getirmeye çalışıyor. Ne kadar zorluk da olsa orucumuzu tutacağız." dedi.

Çalıştıkları ortamın aşırı derecede sıcak olduğunu dile getiren Döner, şunları söyledi: "Şu anda bu ocakların sıcaklığı bin 500 derecedir. Dışarının ısısı 38 derece ise şu anda içerisi de 70 dereceyi buldu. Tabi bu ortam sıcaklığı. Ocağın üstündeki sıcaklık bin 500 derece. Zor oluyor. Orucun kolayı yok. Ama Allah`ın verdiği bu farzı da yerine getirmek zorundayız. Günlük 8 saat çalışıyoruz. Burası ne kadar sıcak olursa olsun cehennemden sıcak olamaz. Ama o cehennemden bir kaçış yolu var. O da dünyada iken Allah'ın farz kıldıklarını yerine getirmek, kaçının dediklerinden de kaçınmalıyız. Kişi istedikten sonra Allah kişinin niyetini biliyor. Ona göre de sana yardımcı oluyor. Sen istedikten sonra hangi zorluklar olursa olsun Allah yardım ediyor."

"Şartlar ne kadar zor da olsa orucumuzu tutuyoruz"

Bin 500 derece ısısı olan körük demir ocakların başında çalışmak zorunda olduklarını ve sıcağın bazen dayanılmaz bir hal aldığını anlatan Mehmet Döner, şartlar ne kadar çok zor da olsa oruçlarını tutmaya çalıştıklarını belirtti.

Ramazan ayında oruç tutmanın Allah'a kulluk görevi olduğunu dile getiren Döner, "Bu ortamda oruç tutmaya çalışıyoruz. Normalde işimiz zaten çok zor. Bu zor ortamda ibadetimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Çünkü bu Allah'ın bize bir emridir, bizim kulluk görevimizdir. Oruç tutmamak bir bahane değildir. Eğer tutmamak için bahane yapmak gerekiyorsa böyle bir ortamda bahane olması lazım. Biz tutabiliyorsak herkes tutar. İster istemez oluyor ama bu bizim kulluk görevimizdir. Bu Allah'a olan bir borçtur. Biz Allah`a olan borcumuzu ödüyoruz. Ortalama olarak 8 saat çalışıyoruz. Döküm esnasında içerisinin sıcaklığı 70 derece oluyor. Demir ise bin 500 derece eriyor." şeklinde konuştu.

"Zor oluyor ama orucu tutmamız lazım"

Allah'ın yardımıyla oruç ibadetini yerine getirdiklerini ifade edem Yusuf Yılmaz da "Burası demir döküm işletmesi olduğu için hep toz var. Burada sıcaklık ortalama 70 derecedir. Burada bizim şartlarımız çok zor. Oruçlu günde sıkıntı oluyor. 70-80 derece içerisinde ocağın önünde döküm döküyoruz. Madeni erittiği zaman ocağın sıcaklığı bin 500 dereceyi buluyor. Zor oluyor ama orucu tutmamız lazım." ifadelerini kullandı.

Suriyeli Muhammed Alluç ile Hüseyin Altun ise çok zor şartlar altında olsa da Ramazan ayında oruç tutmanın Allah'a kulluk görevi olduğunu belirtti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)