İnsanlık ayı Ramazan
RUMEYSA ÜLSEN / DOĞRUHABER
“Ey iman edenler! Allah`a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (2/183)
Çoğu zaman mutluluğu uzaklarda ararız, ancak o bizim hemen dibimizdedir. Ramazan ayını yaşamak da böyle bir şeydir. Asıl mutluluğun kaynağı senede bir defa uğrarken bize kimileri bu uğrayışın değerini bilir, kimileri ise bu mutluluktan kaçmanın yollarını arar...
Bahar gibidir Ramazan ayı... Bahar ayında nasıl ki kurumuş toprak yeşerir, tabiat ve insanlık huzur dolar, yeniden doğum ve canlanışa şahit oluruz... Ramazan ayında da insanlığın kurumuş kalpleri yeşerir ve maneviyatın yeniden canlanışına şahit oluruz...
Ramazan ayının yanına birçok iyi sıfat yakıştırabiliriz “Sevgi ayı Ramazan, merhamet ayı Ramazan, adalet ayı Ramazan...” bana göre bu sıfatlardan daha güzel ve en çok yakışanı budur “insanlık ayı ramazan...”
İnsan dinin merkezinde olan mahlûktur. Ramazanı insanlığın güzel sıfatlarıyla yaşayabilmek içinde sevgiyi, şefkati, adaleti ve yardımlaşmayı da barındırır...
Ramazan ayında karşılaştığımız en üzücü manzaralardan birisi belki de açın halinden anlaması gereken! İnsanların iftar vaktinde kırk çeşit yemek yapıp/yiyip Allah aç olanlara yardım etsin demesidir... Ya da bazı insanların bunu yapmaktan bile acziyet duyup oruç tutmamak için fetva arayışlarına girmeleridir...
Sonuç olarak Orucu sadece midemiz değil tüm bedenimiz ve ruhumuz ile tutmalıyız. Ramazanın kalbimizi canlandırmasına izin vermeli ve ramazan ruhuna uygun yaşamalıyız. En önemlisi ise sadece bir ay değil tüm ömrümüzü Ramazan bereketi ve maneviyatı ile geçirmeliyiz...
Ramazan sadece aç Kalmak değil, aç kalan gönüllerimizi doyurabilmektir. Şu kısacık ömrümüzde güzel olan hiçbir şeyi elimizde tutamadığımız gibi bu güzel ayı da elimizde tutamayız... Ramazan senede bir defa geliyor, bu kısacık ayı tüm senemize yayabilmek ve tüm manalarını kavrayabilmek temennisiyle...